Uyar traduction Espagnol
18,821 traduction parallèle
Her türlü uyar bana.
De cualquier modo está bien.
"Ceza Muhakemesi Federal Yönetmelik'in 11.maddenin 4.bendi uyarınca İddia Pazarlığı mahkemenin onayına tabidir."
"La sentencia anticipada está sujeta a aprobación judicial, de conformidad con la regla 11 de las Reglas Federales de Procedimientos Criminales".
Herkese uyarımdır.
Todos aquí están bajo aviso.
Böyle anlarda beni uyar.
Bueno, por favor alármame, carajo.
Wells işlemleriyle ilgili uyarı almış, üzerinde oynama yapmış.
Tomé una antigua notificación Wells y la manipulé.
Seni uyarıyorum.
Te lo advertí.
Ve sizi uyarıyorum Myers'e verilen en ufak zarar ABD'ye yapılan saldırı olarak kabul edilecektir.
Y debo advertirle que cualquier daño que sufra se considerará un acto de agresión contra los Estados Unidos de América.
Amonyum nitrat kullanmak istiyorsan bana uyar!
¡ Si deseas utilizar nitrato de amonio, está bien para mí!
Albinizm doğada son derece nadir görülür. Tüm dünyaya bir uyarı mahiyetinde.
El albinismo es extremadamente escaso en la naturaleza, una señal de peligro para el mundo.
Sadece İyonosfer girişiminin ölü doğduğu konusunda seni uyarıyorum.
Solo intento advertirte que esta empresa Ionosphere está condenada.
Lakin sizi uyarıyorum, Ragnar Lothbrok ya da onun gibi olan diğerlerinin her an bu kıyılara geri dönme olasılığına karşı bu bir gerekliliktir.
Pero os prevengo, es algo necesario, porque Ragnar Lothbrok, u otros como él, podrían regresas a nuestras costas en cualquier momento.
Kendisi silahlı ve tehlikeli olduğu için halka, Melly'ye yaklaşmama uyarısı yapıldı.
Se advierte al público no acercarse a Melly, pues está armado y es peligroso.
Koridora giren birisi olursa bir uyarı, sonra öldürün.
Si alguien entra a este pasillo, den una advertencia, luego disparen a matar.
Silah yok uyarısı bir tek bize mi yapıldı?
¿ Somos los únicos que recibimos el mensaje de "nada de armas"?
Benim evim senin evin değil, anladın mı? * Tamam ama uyarıyım, küflenmeye başladığında ikimiz de koklamak zorunda kalacağız.
Está bien, pero cuando empiece a tener moho, las dos lo oleremos.
Uyarılıyoruz.
Somos nosotros siendo notados.
"Ayrıca, pencereye Richardson bisküvilerini yarı fiyatına sattığınızı ve diğer siparişlerin de teslim edileceği uyarısını asarak 50 bin pound ödeyeceksiniz."
"Indicará que está preparado para pagar 50.000 libras poniendo un anuncio en el escaparate ofertando galletas Richardsons a mitad de precio y se le entregarán más instrucciones."
... onun suçlarını ve hain yolunu örnek alanlara bir uyarı olsun diye!
... sus crímenes, y como una advertencia a otros de ustedes, ¡ a quien se le seguirá en su peligroso camino!
Sağlık bakanlığı, FEMA ( federal acil yönetim kurumu ) tarafından viral bir enfeksiyonun insanlar arasında ciddi şekilde bulaştığı konusunda uyarıldı.
La Agencia Federal de Emergencia notificó al Departamento de Salud de que una infección viral afectó gravemente a la población.
Belki de bu bir uyarı ateşiydi.
O fue un tiro de advertencia.
Evet, uyar.
Sí, está bien.
Bunu onaylatamıyoruz. Anayasa'nın 25. maddesi uyarınca Başkan vekili olarak görevi devralıp almayacağını da bilmiyoruz.
No podemos confirmar que, ni tampoco sabemos si lo hará asumirá el cargo de presidente en funciones, asumiendo las funciones de la presidencia bajo los términos de la Enmienda 25 a la Constitución.
- Seni uyarıyorum.
Te lo advierto.
- Beni ne için uyarıyorsun ki?
¿ De qué me adviertes?
Duygular çok ham olabilir, seni uyarıyorum.
Las emociones pueden ser muy intensas, se lo advierto.
Gerçi hep bir striptizci arıyorduk ama böyle bir komiklik de bize uyar.
Estamos como para una historieta. Siempre en busca de strippers, sin embargo.
Son uyarım. Ne?
Estás avisado.
Bir masa uyarıcı cihazı.
Un dispositivo de trucado.
Bir uyarı ışığı yandı.
Se encendió una señal de advertencia.
CAPCOM 7, bir uyarı ışığı yandı.
Comando 7, se encendió una luz de advertencia.
Efendim, bir uyarı ışığı yandı.
Señor, se encendió una luz de advertencia.
Şu an biraz çekirdek için sana sonradan Ovaltine tozu verebilirim. Uyar bana.
Después te doy mi polvo si me das unas semillas. ¿ Trato?
Uyar mı?
¿ Justo?
Bu bir uyarı.
Es una advertencia.
Bak, bunun bir uyarı gibi görünmesini hatta bir tehdit gibi görünmesini istemiyorum.
Mira, no quiero que suene como una advertencia, y desde luego no quiero que suene como una amenaza.
Füze Saldırı Uyarı Merkezi. Kaliningrad, Rusya.
CENTRO DE ALERTA DE MISILES KALININGRADO, RUSIA
- Ben tatil yapma niyetindeyim. - Ufak bir uyarı daha : Köpeğimiz insanları sevmez.
Oh, y solo para que sepa, al perro no le gustan los hombres.
- Sizi uyarıyorum Bay Griffin.
Cuidado, Sr. Griffin.
Sen mi beni uyarıyormuşsun?
¡ ¿ Oh, me estas advirtiendo? !
Asıl ben seni uyarıyorum!
¡ Yo le advierto a usted!
Seni bir uyarıyla saldığım için şanslısın.
Tienes suerte que te dejo sólo con una advertencia.
Evet. Uyar mı sana?
Sí. ¿ Está bien?
- Seni uyarıyorum.
- Te lo advierto.
Bak, seni buna karşı uyarıyorum.
Mira, lo desaconsejo encarecidamente.
Size uyar mı?
¿ Les parece bien a todos?
Bir uyarı. Oradaki kelime...
Esa palabra...
Evet, uyarı için teşekkürler.
Sí, gracias por el cara a cara.
Bregan uyarı ateşlerini yakmadı.
Bregan no ha encendido sus fuegos de advertencia.
- Seni uyarıyorum.
Diré esto una vez.
Adil bir uyarı yakışıklı.
Un aviso es lo justo, niño bonito.
Uyarı ateşi yanmasın.
No. Deja la señal de fuego sin encender.