Uzaklardan traduction Espagnol
477 traduction parallèle
Grand Hotel'de yaşamak için çok uzaklardan geldim.
He venido desde un lugar lejano a vivir en el Gran Hotel.
Dilencilerin uzaklardan getirdiği süt, sadece ölüm döşeğindeki hastalara ekmeğe banılıp verilmek üzere saklanıyor.
Se reserva su leche para los enfermos graves que mojan en ella el pan que los mendigos traen de lejos y que también se guarda para los enfermos.
Onlara düşmanın çok uzaklardan geldiğini söyle...
Diles que el enemigo viene de lejos...
Uzaklardan gelen yeni gelinimiz sonsuza dek mutlu olsun ve biz Rusların kalplerinde onun için taşıdığımız sevgiyi ve bu büyük ve ölümsüz imparatorluk için taht varisi bekleme umudumuzu öğrensin.
Que nuestra nueva consorte de tierras lejanas sea feliz para siempre y aprenda a apreciar el amor de nuestros corazones rusos y la esperanza que este vasto e imperecedero imperio tiene en un heredero al trono.
Adımı böyle söylediğinde sanki çok uzaklardan beni çağırıyorsun, sanki ufacık bir çocukmuşum gibi.
Cuando me llamas así, Nelly, es como si vinieras a buscarme de muy lejos cuando era niña.
Uzaklardan geliyor.
Muy lejos.
- Baksana, İngiliz, neden ta uzaklardan buraya döğüşmeye geldin?
Está borracho. - Dinos, Inglés, ¿ por qué has venido desde tan lejos para luchar por nuestra República?
Bazıları çok uzaklardan gelmiş.
Algunas de las gentes sobre el puente viene de lugares lejanos
İnsanlar onu görmek için çok uzaklardan gelirler.
La gente viene a verlo de lejos.
Kocaman hüzünlü gözler... Çok uzaklardan gelir gibi bir hali vardı.
Ojos grandes y tristes... y tenía algo que parecía de otro mundo.
Bakınız, çok uzaklardan buraya geldim.
Mire, he recorrido un largo camino para parar todo esto.
Uzaklardan, ta Cathay'dan Semerkant yoluyla geldi!
Traído del remoto Cathay por Samarcanda.
Uzaklardan akrabaların olmasının yarattığı ihtişam çocuğunu kucaklıyor!
Era una satisfacción para la familia... que un gran número de parientes venidos de tan lejos acompañaran ala niña.
# Seni çok... # #... uzaklardan gördüm #
Te veo De lejos
Çok uzaklardan gelen bir ilahi.
Es como un canto leiano.
Uzaklardan gelen sizler. Ambarı kurmaya geldiğiniz için Henry teşekkür etmek istiyor.
A todos los que habéis venido Henry os agradece que le levantéis el granero.
Ve güzel bir günde, uzaklardan Hayvan Çiftliği'ne gelen domuz delegeleri yeni bir çağın başladığını müjdeliyorlardı.
Un buen día, cerdos Delegados de todo lo ancho y largo de la región llegaron a la Granja Animal para celebrar el advenimiento de una nueva era.
Oğlumu öldürmek için uzaklardan gelmedi.
No vino de lejos para matar a mi hijo.
Seni öldürmek için çok uzaklardan geldim.
He recorrido un largo camino para matarte, Hansbro.
Ve soğuk New England güneşi yavaşça levazımatçının ofisinin arkasından battı... Gizemden uzaklaşıp, uzaklardan,... cazibeli Sheridan Falls'dan ayrılıyoruz.
Mientras el frío sol de Nueva Inglaterra se hunde lentamente tras la oficina del forense nos despedimos de la misteriosa y lejana Sheridan Falls tierra de encantos.
Bana çok uzaklardan geldin. Bilsen seni ne kadar çok bekledim.
Has venido de tan lejos y yo he esperado tanto.
Genç adam çok uzaklardan geldi.
El joven ha venido de lejos.
Uzaklardan, batıdan.
De un pueblo al oeste de aquí.
Sandpiper onu çok uzaklardan getirdi.
Sandpiper lo trajo de muy lejos.
Bu yumurtalar uzaklardan geliyor, Sour Creek'ten.
Estos huevos vienen nada menos que de Southcreek.
O uzaklardan gelen bir yunustu.
Era un flipper por sus modos y salidas.
Aynaya baktığımda, bana benzeyen birine bakar gibi oluyorum,.. ... ama sanki uzaklardan gelen birine,..
Cuando me veo en el espejo siento que estoy mirando a alguien que se parece a mi, pero que proviene de más allá.
... uzaklardan.
de más allá...
- Uzaklardan geliyorum.
- Vengo de muy lejos.
Sana çok uzaklardan meyan köklü şekerleme getirtmiştim.
Te traje todo un cargamento de dulces de licor.
Şimdi elimde kalan, beni rahatlatan tek şey, onun sesinin uzaklardan gelen yankısı.
Todo lo que me reconforta es... el eco distante de su voz.
Çok uzaklardan geliyorum.
Vengo de lejos...
Bu kadar uzaklardan gelmeniz ne güzel.
Qué amables son por venir desde tan lejos.
Bizi çok uzaklardan fark ederler.
- Nos reconocerán de lejos.
Büyük lider. Büyük lider, biz sizin Kontrolcünüzü öğrenmek için uzaklardan geldik.
Gran líder venimos de un lugar lejano para aprender de su Controlador.
Bilge Kişiler bizleri uzaklardan buraya getirdiler.
Los Sabios nos trajeron desde muy lejos.
Arkalarında, uzaklardan, bir ateşin ışığı yansıyor.
Detrás de ellos, lejos, arde la luz de una fogata.
Uzaklardan ve yakından,
Podrás oír de lejos y de cerca
Uzaklardan ve yakından
Podrás oír de lejos o de cerca
Uzaklardan geldi.
Ha viajado.
Çok uzaklardan yalnızca bizi görmeye geldi.
Viene de tan lejos... Sólo para vernos...
Seni denemek için uzaklardan geliyorlar.
Vienen de quién sabe dónde buscando pelea.
Rüzgar doğru yönde eserse, onu ta uzaklardan işitebilirsin.
Se puede oír en la distancia con el viento a favor.
Hepimiz uzaklardan geldik.
Todos somos de lugares distantes.
- Uzaklardan geliyorsunuz.
- Venís desde muy lejos.
Çok uzaklardan siren seslerini işittim.
Oí sus sirenas desde lejos.
Tulum çok çok uzaklardan da duyulabilir.
Ah... la gaita se oye más lejos.
Çok uzaklardan geldik.
Mi nombre es Fotis.
Hâlâ iddia makamının tanık olarak çok uzaklardan getirttiği aptal takımının sözlerinin teyidini ihtiyati kayıtla dinliyoruz.
Señor Procurador del Rey.
Onu yakalamak için çok uzaklardan geldim.
¿ Dónde está?
uzaklardan geldi... ve bir anlaşma yapmak için.
Y a hacer un trato.
uzaklaşın 97
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklarda 21
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzaklaş oradan 25
uzaklaş buradan 43
uzaklaşıyorlar 24
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklarda 21
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzaklaş oradan 25
uzaklaş buradan 43
uzaklaşıyorlar 24