Vakti gelmişti traduction Espagnol
430 traduction parallèle
Vakti gelmişti. Anıtı kullanabilir.
Necesita un monumento.
Bizi görmeye gelme vakti gelmişti.
Era hora de que nos visitaras.
- Evet, vakti gelmişti.
- Sí, ha sido mucho tiempo.
Vakti gelmişti. - Önce nereye gideceğiz?
- Bueno, ¿ adónde vamos primero?
- Vakti gelmişti artık.
- Ya era hora.
- Vakti gelmişti, kütük kafa.
- Ya es hora, mamarracho.
Karalar yerine farklı bir şeyler giymenin vakti gelmişti.
Ya era hora que jubilaras ese viejo vestido de terciopelo negro.
- Vakti gelmişti. - Ne oldu? Yaralanmış mı?
¿ Ha pasado algo?
"Üçüncü gündeydik ve birliğin hareket vakti gelmişti..."
" El tercer día comienza el avance y la compañía debe partir...!
- Vakti gelmişti.
Porqué hiciste eso? - Era el momento.
Artık tanışmanızın vakti gelmişti.
Es hora de que os conozcáis.
İşbirliğinin vakti gelmişti.
Era hora de que empezaras a cooperar.
- Vakti gelmişti.
- Ya era hora.
Vakti gelmişti.
Y ya era hora.
O çirkin ortamı terk etme vakti gelmişti zaten.
Era hora de dejar ese mundo podrido.
Düzgün bir iş yapmanın vakti gelmişti.
Ya era hora de que hicieras algo bien.
Fakat zorlu sınavın vakti gelmişti.
Era el momento para la prueba final.
Vakti gelmişti.
Cuestión de tiempo.
Vakti gelmişti.
- A los que quedaron con vida se les devolvió el dinero. - Ya era hora, querida.
Şeytana meydan okumanın ve onu ait olduğu cehenneme göndermenin vakti gelmişti.
Había llegado la hora de mirar al diablo a la cara y mandarlo al infierno, que era donde debería estar.
Bunun üzerine şöyle düşündü belki de artık değişme vakti gelmişti.
Así que pensó que tal vez Tal vez era tiempo de cambiar.
- Artık vakti gelmişti.
- Bueno, ya era hora.
Onlara göre, Halifax'ın görevi devralmasının vakti gelmişti.
Ambos se manifestaron a favor de Halifax pues pensaban que debería asumir el cargo
Herşeyin sona erme vakti gelmişti.
Ha llegado el momento para mí de acabar con todo.
Artık yeni, daha iyi bir ırk yaratmanın, vakti gelmişti. Üstün bir ırk.
Era tiempo para desarrollar una nueva raza, uno mejor - una raza de superhombres.
Buna bir son vermenin vakti gelmişti.
Había llegado el momento de ponerle fin.
Kuzey Afrika ve Atlantik'teki başarıyı kutlamanın vakti gelmişti.
Hemos tenido que celebrar su victoria Norte de África y el Atlántico.
Vakti gelmişti.
Ya era hora.
Birinin onları yıkamasının vakti gelmişti.
- Ya era hora de que alguien las lavara.
- 25 yılın ardından vakti gelmişti. - Mart 1952'de bana dönmem için baskı yapmaya başlamıştı. Temmuzun sonuna kadar da devam etti.
Me empezó a presionar para volver en marzo de 1952 y siguió hasta final de julio.
Ama artık vakti gelmişti ve bunu çok beklemiştik.
Pero ése era el momento y ya habíamos esperado demasiado.
Artık bir medyum çağırmanın vakti gelmişti, istekli bir ruh, Binder'in özlediği ve sevdiği merhumlarıyla iletişime geçmesini sağlayabilirdi.
Era hora de consultar con un medium, un alma voluntaria que le permitiría a Binder comunicarse con la gente que perdió y amó.
- Vakti gelmişti.
Ya Ia tiene dura. - Ya era hora.
Ve gerçeği öğrenme vakti gelmişti.
Necesita saber la verdad.
Devrim yapmanın vakti gelmişti.
Todos los ingredientes para una revolución.
Birilerinin o iğrenç hayvanlara haddini bildirmesinin vakti gelmişti.
Ya es hora de que alguien haga algo respecto a esos animales sarnosos.
Artık bize bu odayı vermelerinin vakti gelmişti.
Ya era hora de que nos dieran este cuarto.
Vakti gelmişti!
¡ Bien, ya era hora!
Vakti gelmişti.
¡ Ya era hora!
Vakti gelmişti. Sizin vaktiniz gelince, siz de öleceksiniz.
Era su hora, y cuando es tu hora, se te acabó el tiempo.
Janero'yla uzlaşma vakti gelmişti.
Por fin alguien ha hecho algo con Janero.
Kazancımı katlamanın vakti gelmişti doğru zamanı bekledim.
Decidí que era hora de aumentar mis ganancias. Así que esperé el momento justo.
Onu uyandırma vakti gelmişti.
Era hora de despertarla.
Teşkilattan birini göndermelerinin vakti gelmişti.
Ya era hora de que trajeran a alguien de la fuerza, ¿ no?
Birkaç iyi haber duymasının vakti gelmişti.
Ya sería hora que tuviera alguna buena noticia.
Vakti gelmişti.
Su tiempo había terminado.
- Çoktan vakti gelmişti.
- Sí, ya era hora, maldita sea.
Bir asker olarak, savaşa gitme vakti gelmişti Zushi'deki mürettebatına katılmak için acele ediyordu
Siendo militar le llegó el momento de ir a la guerra.
Tanışmamızın vakti gelmişti.
Ya era hora de que nos conociéramos.
Kendine bir karanlık oda yapabilirsin Vakti de gelmişti zaten.
Podrás tener un cuarto oscuro. Era el momento de cambiarnos.
Vakti çoktan gelmişti
Ya era hora. Lo siento.