Vanı traduction Espagnol
85,129 traduction parallèle
Onu tekrar gördüğünüzde kabalık etmeden üstünkörü bir şekilde "günaydın" deyip geçin.
Cuando la vuelvan a ver, no hace falta ser groseras le dicen "buenos días" secamente y se van.
Evet, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşar.
Sí. Las mujeres vivimos más tiempo los hijos se van.
Bu yenilikçiler uzun zamandır güneyden gelip güneye gittiler.
Estos reformistas llegan y se van de la zona sur constantemente.
Kötü adamların da oyuncakları var mı?
¿ Los malos también van a llevar armas de juguete?
Şu drone'u çek. Bizi duyacaklar.
Quita ese dron de ahí, van a oírte.
Benim için kapıyı tutmazlar.
No me van a sujetar la puerta.
Birileri erkeklere soylarının tükendiğini söylese mi?
¿ Debería alguien decirles a los hombres que se van a extinguir?
Carol'la Michael evlenecek ve kimse buna engel olamayacak!
¡ Carol y Michael van a casarse y nadie va a detenerlo!
Ben William Castle. İzlemek üzere olduğunuz filmin yönetmeniyim.
Soy William Castle, el director de la película que van a ver.
Bu saatte rahatsız ediyorum, kusura bakma ama Charlotte'un ödemeleri geldi mi, merak ettim.
Sí, siento molestar a estas hora. Quería preguntarte si los pagos de la película van a llegar pronto.
Film çekiyorlar da.
- Van a grabar una película.
Sana dava açacaklar, kimse onlara engel olamayacak.
Van a demandarte. Nadie los detendrá.
Ana butona giden kablolar... ikisinin de aynı anda kes, yani demek istediğim... tamı tamına aynı anda.
Los cables que van al interruptor principal... corta ambos al mismo tiempo, y quiero decir, al mismo tiempo exactamente.
Bana dokunamazlar.
A mí no me van a tocar.
Onlar bizi takip edeceklerse, yayan bunu başaramayız.
Si nos van a perseguir no hay forma de que lo logremos a pie.
Kapıyı patlatacaklar.
Van a volar la puerta.
Lanet olasıca sirenler kasabadaki herkesi uyandıracak.
Las malditas sirenas van a despertar a todo el pueblo.
Hedef insanların yerine geçmek için ajanlara estetik ameliyat yapıp, eğittikleri bir program.
Uno que entrena agentes, les hace cirugía para que sean exactos a la gente que van a reemplazar.
Howard'ı geri almaya çalışacaklar.
Van a tratar de recuperar a Howard.
Howard'la konuşacaklar.
Van a hablar con Howard.
Sanırım onu serbest bırakacaklar.
- Creo que van a liberarlo.
- Taktik ekiple birlikte takipteler.
- Van tras él, junto a una unidad táctica.
Nereye gidecekleri ile ilgileniyorum ve tam olarak neresi olduğunu biliyorum.
Me interesa dónde van y sé exactamente dónde es.
Bizim için çok uzun bir gece olacak.
Van a ser muchas noches largas.
Her yeri dümdüz edecekler.
Van a demoler todo el lugar.
Bazıları, Xylda gibi, ara verir ve devam ederler.
Algunos, como Xylda, toman un respiro y se van.
O bozuk paralar...
Estas monedas les van a...
Her şey halledilecek.
Se van a ocupar de todo.
Gitmiyorsunuz.
Ustedes no se van a ningún lado.
Ve Dakota her zamanki tesisatçıların orada olmayacağını söyledi, değil mi?
Y Dakota llamó y dijo que los que van siempre no irán, ¿ no?
- Nereye gidiyorsunuz?
- ¿ Adónde van?
Olacak olan şu, elinizdeki her şeyi bana vereceksiniz yetkililere verme işini ben halledeceğim.
Esto es lo que va a pasar. Van a darme todo lo que tienen a mí, y me encargaré de devolverlo a las autoridades.
O gölde kaç ceset bulacaklar?
¿ Cuántos cuerpos van a encontrar en el lago?
Belki de sana işlerin nasıl yürüdüğü hakkındaki gerçeği söylememeliydim.
Tal vez no debería haberte dicho la verdad sobre cómo van las cosas.
Soruşturacaklar ve radarlarında olacağız.
Van a investigar y estaremos bajo su radar.
Formalite böyle ama gördüğüm kadarıyla seni duruşmaya götürecekler.
Es protocolo, pero, por lo que he visto, van a llevarte a juicio.
Annemden kalanları bir cenaze evine veriyorlarmış.
Van a llevar los restos de mi madre a una funeraria.
♪ Ne zaman buradan gidecekler?
? ¿ Cuándo van a ir desde aquí?
♪ Ne zaman duracaklar?
? ¿ Cuándo van a parar?
Nereye gidiyorsun?
¿ A dónde van?
Ve sıcaklıklar hafta içi boyunca da herkes için ılık olacak.
En cuanto al resto de días laborables, las temperaturas van a ser templadas aún, prácticamente para todos.
Bu işler ne alemde?
¿ Cómo van las cosas por aquí?
- Ne? Senin peşinden gelecekler.
Van a ir por ti.
Nereye gidiyorsunuz?
¿ A dónde van?
Teğmen Van Warmerdam'ın ekibinin çoğu tuzağa düşürülüp öldürüldü.
La mayor parte de la unidad del teniente Warmerdam fue asesinada en una emboscada.
- Gitmeyecekler, Görüntüler.
- No se van, las visiones.
Tıbbi Yardım görevlileri size bakacaklar.
Lo paramédicos van a cuidar muy bien de usted.
Bir kanıt döngüsü var, araştırma ekibi ile başlıyor, Kıdemli detektife... gidiyor, Kıdemli Detektif, onu Baş Savcıya veriyor.
Hay una serie de pruebas, que empiezan en el equipo de investigación, van al agente jefe de la investigación, que las presenta a la fiscalía.
İş hayatında hızlı yükseleceksin.
Te van a llover ofertas de negocios.
Fabrikaya mı gidiyorlar?
¿ Van a La Fábrica?
Cüzdanı kabarık beş milyon turist her yaz oraya akın ediyor.
Cada verano, van cinco millones de turistas con efectivo.