Var traduction Espagnol
1,156,163 traduction parallèle
Görünüşe göre ikinci kata giden bir grup silo var.
Parece como que hay un grupo de silos que llevan a la segunda planta.
Bu orada doğru bir yol olduğu gerçeğini değiştirmiyor ve Tasha orada işleri yapmak için yanlış bir yol var.
Eso no cambia el hecho de que hay una manera correcta y que hay una manera incorrecta de hacer las cosas, Tasha.
Sadece şunu söylüyorum ki, her T'yi kesiştirip her I'yı noktalayamadığımız bir dünya var.
Solo estoy diciendo que hay un mundo en el que no se cruzan todas las "T" y no se pone punto a todas las "I".
Sadece bir veri taşıma için sürücülerimi hazırlıyorum. Neye ihtiyacın var?
Solo preparando mis discos para una migración de datos.
Shepherd'ın planları, kimlikleri, mali bilgileri, çalınan hükümet belgeleri, hepsi var.
Los planes de Shepherd, identidades, información financiera, documentos robados al gobierno, todo está allí.
Site üzerinde yapılması gereken, zorunlu bir donanım güncellememiz var.
Tenemos una orden de actualización de los equipos que necesita hacerse "in situ".
Zihinsel sağlık raporuna ihtiyacım var, böylece...
Necesito un certificado de buena salud mental, así que...
Sadece Ajan Patterson'un labaratuarına ihtiyacım var. Bana yönetici kodunu ver yeter.
Solo necesito pedir prestado el laboratorio de la agente Patterson.
Silahlara ihtiyacımız var.
Necesitamos armas.
Shepherd'tan önce cephaneliğe giriyoruz, Bir dövüş şansımız var.
Llegamos al arsenal antes que Shepherd, tendremos una oportunidad de luchar.
Alt katın altında bir subasman betonu var.
Hay un subsótano debajo de la planta baja.
Ancak bu erişim tüneli hala var.
Pero ese túnel de acceso todavía existe.
Ve sonra dörtlü saat dilimlerinde hedeflerimiz var.
Tenemos objetivos en cuatro zonas horarias.
Onun yolunda ilerleyen bir Sandstorm ekibi var. Devam etmek zorundayız.
Hay un equipo de Sandstorm dirigiéndose hacia aquí.
Açıkçası orada onun herhangi bir terminalden alamadığı bir şey var.
Está claro que hay algo allí que no puede conseguir desde ningún otro terminal.
Bununla ilgili bir problemin mi var?
¿ Tienes algún problema con eso?
- Yedi dakikaya ihtiyacım var.
- Vamos fuera de tiempo. - Necesito siete minutos.
Tek çıkış yolu var.
Solo hay una salida.
Weller, Tasha vuruldu, kanaması var...
Patterson, somos Weller y Jane.
Weller'den haber var mı?
¿ Sabe algo de Weller?
- bir yer altı sığınağındayız.. - Elimizde başka ne seçenekler var.
¿ Qué otra opción tenemos?
Yapabileceğim bir şey var mı...?
¿ Hay algo que pueda hacer para...?
- Var olanları bile bilmiyordum.
- Ni siquiera sabía que eso existía.
Burada ne işi var?
¿ Qué demonios está haciendo él aquí?
Yeni bir etkinlik var mı?
¿ Alguna actividad reciente?
- Bekle, başka bir şey var mı...
- Espera, hay algo más...
Peki ya Colorado? 356 00 : 15 : 46,538 - - 00 : 15 : 48,138 Orada ziyaret edeceğim çok şey var.
¿ qué hay de Colorado?
Denver'un bir saha ofisi var, değil mi?
Denver tiene una oficina de campo, ¿ verdad?
Bazı ön teorilerim var, ancak açıkçası, uzay kaptan köşkümün biraz dışındadır.
Tengo algunas teorías preliminares, pero obviamente, el espacio está un poco fuera de mi especialidad.
Uydunun güç altsisteminde düzensiz hareket var.
Tenemos movimiento irregular en el subsistema de energía del satélite.
Tasha, elinde ne var?
Tasha, ¿ qué tienes?
Bizim altılıdan 2 polis var.
Tengo dos policías a nuestras seis.
Uydu, bir kez belirli gökyüzü koordinatlarına kilitlendiğinde ateşlemeye programlandıysa, o koordinatlara varışını geciktirmek yeterlidir.
Si el satélite está programado para disparar una vez que alcance ciertas coordenadas celestes... Entonces solo tenemos que retrasar su llegada a esas coordenadas.
Houston, Soyuz'u uydu yolunda konumlandırmana ihtiyacım var.
Houston, necesito que se posicione la Soyuz en la ruta del satélite.
Başkenti vurana kadar 30 dakikamız var.
Tenemos treinta minutos hasta que alcance el Capitolio.
Bu güdümlü sinyali klonlayabilmemiz ve planörü okyanusa gönderebilmemizin bir yolu var mı?
¿ Hay algún modo de que podamos clonar el localizador y enviar el planeador al océano?
Ne kar zamanımız var?
¿ Cuánto tiempo tenemos?
Geri dönülmez noktaya kadar 29 dakikamız var.
29 minutos hasta el punto de no retorno.
Tamam, Washington D.C'nin hemen dışında kapanmış bir demiryolu tüneli var.
Vale, hay un túnel de ferrocarril cerrado a las afueras de Washington.
Onunla ne yapmak istiyorsun? Zapata, şimdi Ward'y geri döndüm. Sırada ne var?
¿ Qué quieres hacer con ella?
Zapata, şimdi Ward'a döndüm. Sırada ne var?
Zapata, acabo de pasar Ward. ¿ Y ahora?
Şimdi ne var?
¿ Qué pasa ahora?
Bir fikrim var.
Tengo una idea.
Kefaletim var.
Tengo que pagar una fianza.
Bir teorim var.
Tengo una teoría.
Bütün amfilerde ne var?
¿ Qué haces con todos esos amplificadores?
MAN : Burada kırık bir şeyler var mı?
¿ Tienes algo roto ahí?
Demek istediğim, insan eti için doyumsuz bir iştahı var, Ve onlar sadece peşinizde ve sizden sonra gelmeye devam ediyorlar, Onlar seni bulana kadar
Tienen un apetito insaciable por carne humana y no pararán de perseguirte hasta que te cojan.
Düğmeye baslayan pantolonlar var mı? Onlar Al Capone'un kasasına mı,
Así que me preguntaba dónde estaría ese pantalón mágico de botones saltarines.
Devon'un Londra'da ailesi var.
Meterla en un avión. Devon tiene familia en Londres.
Öğrenmek için tek bir yol var.
¿ Está cargada esta vez?
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19