English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ Y ] / Yaptın

Yaptın traduction Espagnol

185,153 traduction parallèle
Neden yaptın, bilmiyorum.
Y sé por qué lo hiciste.
Ash Corrigan'a yaptın.
Lo hiciste con Ash Corrigan.
Ama yine de benim için çok önemli bir şey yaptın.
Sin embargo, hiciste un gran sacrificio por mí.
Ev arkadasıma ne yaptın?
¿ Qué has hecho con mi compañera?
Ve siz de bagısı yaptınız ama Wolfe yine de reddedildi, degil mi?
Así que, ¿ hicieron la contribución y aun así Wolfe fue rechazado?
Ne yaptın?
¿ Qué has hecho?
Davaya adilce yaklaşacağını söyledin ve yaptın da.
Prometiste dirigir esto con justicia, y lo has hecho.
Bu süre içinde hayatınızda değişiklik yaptınız mı?
¿ Hubo algún cambio en su vida en ese momento?
Baştan savma iş yaptın ve suçlayacak birini arıyorsun.
Has sido descuidado y estás buscando a alguien a quien culpar.
Bunu sen mi yaptın?
¿ Se lo ha hecho usted?
Gözlerinle o hareketi yaptın.
Has hecho ese gesto con los ojos.
Dr. Riggs, savaştan zarar görmüş ülkelerde cerrah olarak görev yaptınız.
Dr. Riggs, usted sirvió como cirujano de campo durante la guerra en diferentes partes del mundo.
Bunu ne zaman yaptın?
¿ Cuándo hiciste esto?
Bunu neden yaptın, ibne?
¿ Por qué diablos hiciste eso, maricón?
- Hayır, hayır yeni detoks yaptın.
- No, no, acabas de desintoxicarte.
Yapılması gereken şeyi yaptın, her zaman yaptığın gibi.
Hiciste lo que tenías que hacer, como siempre.
Ama belki hata yaptığını anlamasını sağlarım.
Pero tal vez pueda ayudarla a ver su error.
Bunca şeyi yaptığını bilerek yaşamak zorunda.
Tener que vivir sabiendo que hizo todo eso.
Yaptığın seyahatlarından sonra durumun nasıl peki?
¿ Y cómo te las arreglas desde tus... viajes?
Peki Chloe, Candy'e doğru zak yaptığını biliyor mu?
¿ Y Chloe sabe que has cambiado a Candy?
Ash Corrigan ile yaptığınız yanlı anlaşmadan haberimiz var.
Sabemos lo de tu acuerdo paralelo con Ash Corrigan.
O zaman Lucifer'in ne yaptığını anlamıyorum.
Entonces... no entiendo lo que está haciendo Lucifer.
Bütün gece canlı yayın yaptı.
Estaba en vivo publicando cosas nuestras toda la noche.
Evet, kavraması güc bir sey söyleyip benim anlamamı bekledigin zamanlar yaptıgın surat sekli bu.
Claro, tienes esa mirada en tu cara cuando dices algo perspicaz y esperas que yo lo averigüe.
Onun böyle bir seyi sadece bizi korumak icin yaptıgını düsünmek beni öldürüyor.
- Sí, bueno, me mata pensar que... ha estado actuando solo para protegernos.
İyi Söyle bana, yaptığımın ne olduğunu düşünüyorsun?
Dime, ¿ qué es lo que crees que he hecho?
Yaptığınız şey için ceza çekmelisin
Debes expiar por lo que has hecho.
Bizi buradan çıkarmak için yaptığın büyük plan bu mu?
Así que este es tu gran plan para sacarnos de aquí.
Lütfen bana güzel bir yere rezervasyon yaptırdığını söyleme.
Por favor, no me digas que has reservado en algún sitio elegante.
Yine ne yaptın?
¿ Qué has hecho?
Ne yaptın? Problemle ilgilendim.
Me ocupé del problema.
Sonra bana Zeke'in kaçakçılık yaptığını gösterdi.
Pero entonces él me mostró lo que Zeke estaba contrabandeando.
Ve kimin için yaptığını.
Y para quién.
- Babamızın en sevdiği çocuk yaptığın her şeye rağmen... sendin ve yine sen olacaksın.
- Que el favorito de Papá, a pesar de todo lo que ha hecho, es y siempre has sido tú.
Bak ona ne yaptırdın. Daha yeni ton ayarı yaptırmıştım!
Bueno, ahora mira lo que le has hecho hacer.
Böyle gösterişli şeyler yaptığınızı bilmiyordum.
No tenía ni idea de que fueras tan mañosa.
Bunu nasıl yaptığını ya da ülkenin geleceği üzerinde ne kadar söz sahibi olduğunu bilmek istemiyorum, Ama Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'nın beni affetmesini sağladığın için teşekkür ederim.
No quiero saber cómo lo hiciste o qué dice sobre el destino de nuestro país que fueras capaz de hacerlo, pero quiero darte las gracias por conseguir que el presidente de los EE.
Ve nasıl yaptılarsa, temizlikçilerin onun kanının anısını bile halıdan çıkarmışlar.
Y de alguna forma, tus limpiadores eliminaron hasta el recuerdo de su sangre de esta alfombra.
Şartlı tahliye duruşmasında 3 kişi onun lehine ifade vermiş. Ebeveynleri ve üniversitedeyken staj yaptığı özel hisse senedi firmasının CEO'su.
En la vista por su libertad condicional, tres personas testificaron a su favor... sus padres y el presidente de la empresa de capital privado de la que fue becario en la universidad.
- Yaptıklarını ihanet olarak değerlendirdi.
- Lo consideró una traición.
Yüksek dozda antibiyotik verilerek izolasyon iyileşme odasına alınacak. İkiniz de PPD tahlili yaptıracaksınız.
Le ponen antibióticos en una habitación de recuperación aislada, y vosotros os hacéis las pruebas cutáneas de PPD.
Küçüklüğümde doktorların bana yaptığı gibi.
Tal y como los médicos solían hacer conmigo cuando solo era una niña.
Edwards, kaydını yaptır ve Dr. Webber'ı ara. Ben gidip- -
Edwards, admítela y llama al Dr. Webber.
Ne yaptığımı biliyorum. Bu yüzden senin neyi yapmadığını da biliyorum.
Sé lo que hago y es por eso que sé que usted no lo sabe.
- Atış yaptığın kolun nasıl?
¿ Cómo está tu brazo de lanzadora?
Kadın da aynısını yaptı.
Ella ha hecho lo mismo.
Ben sizin yaptığınızı asla yapamazdım.
Yo nunca podría haber hecho lo que ha hecho usted.
Orospu çocuğunun yaptıkları bu küçük kızın bacağına mal olmayacak.
Ese hijo de puta no merece costarle la pierna a esta niña.
Birine yaptığın en kötü şey nedir?
¿ Qué es lo peor que le has hecho a alguien?
Kimin yaptığını biliyorlar mı?
¿ Saben quién lo hizo?
Hata yaptığın yer burası.
Ahí es donde te equivocas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]