English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ Y ] / Yaptığım bu

Yaptığım bu traduction Espagnol

8,728 traduction parallèle
Benim de tek yaptığım bu.
Eso por todo lo que estoy aquí,
Burada yaptığımız bu zaten.
Es básicamente lo que hacemos aquí.
Haklısın. Yapmam gereken bu. Çünkü bu iyi yaptığımız bir şey.
Tienes razón, eso es lo que debería hacer, por que es lo que se nos da bien.
Unutmadım bu yaptığını.
No lo he olvidado.
Ayrıca, son kez burada olduğumdan bu yana yaptığın şeylerden hiç hoşlanmadım.
También me gusta lo que le has hecho al lugar desde la última vez que estuve aquí.
İyi bir şeyler yaptığımızı düşünüyorduk. - Bu yüzden memnuniyet duyuyorduk.
Lo hice porque creía que estaba haciendo un bien, logrando un efecto positivo en toda la humanidad.
Aslında ayrılmadan önce son yaptığım şey bu oldu.
Eso fue lo último que hice antes de irme.
Paige, bu kilisede giriştiğimiz bütün siyasi eylemlere tüm kalbiyle katılıyor ister Başkan Reagan Güney Afrika'daki insanlık dışı ırk ayrımcılığına desteğini çeksin diye Beyaz Saray'a yazdığımız mektuplar olsun isterse de nükleer silah yarışındaki çılgınlık ve israf için yaptığımız greve gözcülük yapmak olsun Paige daima ön saflarda oluyor karşı çıkıyor, sorguluyor, bağırıyordu.
Paige ha entregado su corazón... en cada acción política en la que esta iglesia ha tomado parte... bien redactando cartas a la Casa Blanca... exigiendo al Presidente Reagan que cese su apoyo... a la deshumanizante segregación racial en Sudáfrica... protestando contra la insensatez y el derroche... de la carrera armamentística nuclear... Paige siempre está en primera línea... desafiando, cuestionando, gritando.
Yaptığım şeyin bu olduğunu mu düşünüyorsun?
¿ Es eso lo que crees que hago?
- Yani bu yaptığım şeyleri sevdiğim, güzel olan bu şeyleri, bırakacağım izlenimden korktuğun için öylece çöpe mi atacağız?
¿ Así que todas estas cosas que hice, que amo, que son preciosas, vamos a tirarlas a la basura porque tienes miedo de lo que parezca?
Bu konuşmayı yaptığımız için mutluyum.
Me alegra haber hablado de ti.
Bu yüzden ilk yaptığım şey, döşemeyi değiştirmek oldu.
Es por eso que la tapicería fue lo primero que sustituí.
sen benim oğlumsun bu bozuk dünyada sahip olduğum tek iyi şeysin ve benim yaptığım hataları yapmanı öylece durup seyretmeyeceğim son kez söylüyorum anne nişanlım beni asla ama asla aldatmaz
Eres mi hijo. La única cosa buena que tengo en este mundo miserable, y no voy simplemente a verte cometer los mismos errores que yo. Por última vez, mamá, mi prometida nunca me engañó.
Kullanacağım kelime bu olmazdı ama evet yaptığım tam olarak bu.
Bueno, no lo diría con esas palabras, pero sí, es lo que estoy haciendo.
Buraya taşınmış otopsisini yaptığım balığın bu göle nasıl geldiğine dair kanıt.
Pruebas de que el pez al que le hice la autopsia fue transportado y capturado en este lago.
Çünkü bu yaptığım tesisat tamirini ötesinde birşey.
Porque lo que he hecho es algo más que solo reparar la fontanería.
Bu yüzden laboratuvardaki serverdan çalıştığı her şeyi indirdim, ne yaptığını anlamaya çalıştım.
Me he descargado todo su trabajo de los servidores del laboratorio, intentando averiguar qué es lo que estaba haciendo.
Preston Trail'de bu sabah erkenden ne yaptığına dair bir fikrin var mı?
¿ Sabes por qué había subido al Sendero Prescott esta mañana temprano?
Sana hiç amcamın Camero'sunda kaza yaptığımı ve bu yüzden dayak yediğimi anlatmış mıydım?
¿ Te he contado cuando en cierta ocasión tuve un accidente con el Camaro de mi tío, y me dio una golpiza por ello?
Yaptığım tercihler yüzünden bu duruma geldik.
Cada decisión que tomé condujo a lo que pasó.
Benim yaptığım şey bu.
Esto es lo que yo haría.
Arkadaşım bu yaptığımı duysa kesin şok geçirir, fakat başka bir yere gitmek ister misin?
Mi amigo estaría completamente... impresionado por que haga esto, pero... ¿ Quieres ir a algún lado?
Kontrolün sende olacağını biliyorum ve bir gün değişiklik zamanı geldiğinde, benim babanla yaptığım gibi sen de kendinde bu gücü bulacaksın.
Oh, ya sabes, sé que estarás al mando, y sé que algún día, cuando sea tiempo de hacer un cambio como lo hice con tu padre, tú también encontrarás la fuerza.
Benim problemim bu, yaptığım hata bu.
Ese es mi problema, eso es lo que no estoy haciendo.
Bütün yaptığımız bu değil.
Eso no es todo lo que hacemos.
Bize para vereceklerse bu, yaptığımız işe inandıkları için olmalı ancak en azından dinleyebiliriz, değil mi?
Si la gente quiere malgastar su dinero en nosotros porque cree en el trabajo que estamos haciendo, al menos deberíamos escucharlos, ¿ no?
Bu sabah Joe sağlık bölümü için hazırladığım haberin aynısını yaptı.
"Morning Jo" ha tratado el mismo tema que produje para el segmento de salud de esta noche. Lee.
Tahminimce senin için yaptığım veya seninle paylaştığım her şeyden daha çok seni olduğun kişi yapacak olan şey bu parça.
compartís algo que nunca llegaré a saber del todo, y... supongo que... quizá sea algo superior a lo que yo haya hecho o compartido con vosotros, esas son las cosas que te convierten en lo que eres.
Gene'e Mariott'ta bu işi yaptığımı söyledim.
Le dije aquí a Gene que yo solía trabajar en esto en el Marriott.
İşte tam da bu... Bu iyilik tam olarak yaptıklarımızı neden yaptığımızdır.
Y eso mismo, esa bondad es precisamente por qué hicimos lo que hicimos.
Demek istediğim, bu resmin olduğu hikaye, benim... hiç yazma fırsatı bulamadığım başka bir kitap için yaptığım küçük deneysel bir yazıdan.
Quiero decir, la historia con este dibujo en ella, de mi... Bueno, un poco de escritura experimental que hice para otro libro que nunca tuve la oportunidad de escribir.
Şimdi, bunun ne yaptığını biliyorsun, ya hemen cevap verirsin ya da bu kapıyı tekrar açarım ve yepyeni bir son alırsın.
Ahora, sabes lo que hace esto, así que o me das algunas respuestas o abro esta puerta de nuevo y obtienes final completamente nuevo.
İlk albümümüzden bu dünyada yaptığımız ilk albümden yani, en az 25 yıllık.
Es del primer álbum que grabamos en este mundo. Tiene más de 25 años.
Ne yaptığımıza inancım tam, ama bu durum ikili ilişkileri yürütmede yardımcı olmuyor.
Y yo creo en lo que hacemos, pero no lo hace más fácil. manteniendo amigos o relaciones.
Evet ama Mona'nın ne yaptığını kime yardım ettiğini söylersen bu işi gelir seni bulur. Her zaman öyle olur.
Sí, pero si dices lo que Mona hizo, a quién estaba ayudando, esto podría volver en tu contra.
Tanıştığımızdan beri yaptığımız tartışma bu.
Hemos tenido esta discusión desde que nos conocimos.
Bu yaptığımız çok yanlış bence.
Me parece que esto está muy mal.
İşte bu! Eminim burada ne yaptığımı merak ediyorsundur.
¡ Ese es el espíritu! Bueno, seguro que te preguntas qué estoy haciendo aquí.
Lucifer ile Habil'i öldürmek için anlaşma yaptığımda dünyaya bir hastalık yaydım. Bu ilk olmaktan daha derin bir hastalıktı.
Cuando hice mi pacto con Lucifer, mató a Abel, solté una mancha sobre la tierra, una mancha más profunda y mucho más duradera que la simple precedencia.
Bunu yaptığımızda seni bu binadan kurtaracağız Laverne. Beni duyuyor musun?
Y cuando lo hagamos te sacaremos de este edificio, Laverne. ¿ Me oyes?
Yaptığım şeyleri bu şekilde telafi ediyordum.
Era mi manera de hacer expiación.
Yoksa tüm bu yaptığın şeyler eşin ve çocuğunun yasını tutmanın bir parçasını mı oluşturuyorlar?
¿ O fue todo parte de tu duelo por tu esposo y tu hija?
Sonra bu adamın--kıçını kurtardım, onunla evlenmeyi kabul ederek, ve düğün gecemizde ne yaptığını tahmin edin.
Así que este sujeto... lo saqué de apuros por completo, accedí a casarme con él, y adivinen qué hicimos en nuestra noche de bodas.
Sanırım bu insanların yaptığı bir şey.
Supongo que eso es lo que hacen los humanos, ¿ eh?
Bu süreyi yeniden toplanıp ne yaptığımızı ve neden burada olduğumuzu anlamak için kullanalım.
Así que aprovechemos este tiempo para reagruparnos y entender qué estamos haciendo y por qué estamos aquí.
Bu arada, yarın gece için yaptığım hazırlıklar hoşuna gidiyor mu? Çok güzel.
Por cierto, ¿ os gustan mis preparativos para el evento de mañana por la noche?
Ama bu şekilde yaptığım takdirde nasıl bir tepki verebilir diye çok korktum.
Pero tenía miedo de que quizás reaccionaras así.
Ağlamak mı istersin yoksa kendini bu yaptığımıza gömmek mi?
¿ Quieres llorar o meterte de lleno en un proyecto?
Bütün gece kendimden nefret ederek nerede yanlış yaptığımı ve nasıl bu noktaya geldiğimizi düşündüm..... şimdi fark ettim ki, o tamamen ben değildim yaptığım her şey Langston'lar içindi hayatımı onlara verdim babam onların yüzünden mahvoldu, insanları öldürmek zorunda kaldı ve karşılığında o ne aldı, ben ne aldım?
Tuve toda la noche para pensar cómo llegué a esto. ¿ Dónde me equivoqué? Para odiarme a mí misma.
Bu kadar kısa sürede bu iyiliği yaptığın için minnettarım.
Agradezco que me hagas este favor habiéndote avisado con tan poco tiempo.
Çabucak bir ilham almam gerekirse ona ihtiyacım var. Bu arada bir sürü kısaltma yaptığımı sana söyledim mi?
Me gusta tenerla siempre conmigo en caso de precisar un rápido "inspo sesh".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]