Yaşıyoruz traduction Espagnol
4,957 traduction parallèle
Kaynayan bir kazanın kabuğunda yaşıyoruz.
Vivimos en la corteza de un caldero hirviente.
Artık bambaşka bir çağda yaşıyoruz,... bu çağ sosyal medya,... YouTube gibi platformlar sayesinde avantaj sağlayabileceğin bir çağ.
Vivimos en una era diferente, para aprovechar las redes sociales, aprovechar lo que sucede y utilizar Youtube.
Dört haftadır, Franz Ferdinand suikastından beri Avrupa'da bizler Balkan krizi ile yaşıyoruz.
Durante cuatro semanas, desde el asesinato de Franz Ferdinand, en Europa, habíamos vivido con la crisis de los Balcanes.
Son sınıftan bir öğrencimle akademik sorun yaşıyoruz.
Tengo un problema académico con una de último año.
Biz tam zıttıyız. İkimiz de yaşıyoruz.
Tú y yo, al contrario, estamos vivas.
Ayrı yaşıyoruz!
¡ Llevamos vidas separadas!
Birlikte yaşıyoruz ve ritmin bizi götürdüğü yere gidiyoruz.
Vivimos juntos, y viajamos allí donde el ritmo nos lleve.
İnsanların arasında basitçe yaşıyoruz.
Vivimos humildemente entre estos humanos.
Bu, Ahmet... 3 yıldır burada birlikte yaşıyoruz.
Este es Ahmad. Llevamos 3 años viviendo juntos.
Karantina konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Duydum.
- Tenemos un problema de contención.
- Birlikte yaşıyoruz işte.
Sí, vivimos juntos.
Maren'la ben bir süredir bazı sorunlar yaşıyoruz.
Maren y yo, hemos tenido peleas por un tiempo ahora, y es...
Çok rahat bir hayat yaşıyoruz.
Estamos muy cómodos.
Kraliyet yine kukla bir diktatörün arkasından işleri yürütüyor. Biz de çizburgerlerle yaşıyoruz.
La realeza gobierna detrás de otro títere fuerte, y nosotros vivimos de hamburguesas con queso.
Burada biraz karışık bir durum yaşıyoruz ama endişelenmeni gerektirecek bir şey yok canım.
Tengo un pequeño contratiempo aquí, pero nada que deba preocuparte, querida.
Umudumuz olmadan yaşıyoruz fakat hiç ölmeyeceğiz.
Vivimos sin esperanza, pero nunca moriremos.
Evet, evinde yaşıyoruz.
Sí, vivimos en tu casa.
Ama yaşıyoruz, öğreniyoruz ve devam ediyoruz...
Vivimos, aprendemos y pasamos página...
Şimdi de bunun sonuçlarıyla yaşıyoruz. Başımıza bela almadan kurtulduğumuz için müteşekkir olmalıyız.
Ahora vivimos las consecuencias de eso, y somos afortunados... porhabersahdo Hesos.
Sınırsız olanaklarla dolu bir zamanda yaşıyoruz.
Vivimos en una época de infinitas posibilidades.
- Millet, beni bir dinler misiniz şu an bir sorun yaşıyoruz ve kimsenin yerinden kıpırdamaması gerekiyor.
- Mirad, gente, si puedo tener vuestra atención, tenemos una situación que va a requerir que todo el mundo se quede quieto.
- Çünkü zaten bizi gözetleyen baskıcı bir rejimde yaşıyoruz.
- Porque ya vivimos... en un estado totalitario e invasivo.
Ve bunu bana veren adam dedi ki bir insan ve bir bilgisayarın tercihlerine göre bu dünyayı sonlandıracak ya da kurtaracak gücünün olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
Y el hombre que me lo dió me dijo que vivimos en un mundo donde una sola persona con un ordenador tiene el poder de acabar con este mundo o de salvarlo, dependiendo de cómo decida usarlo.
- Serüven yaşıyoruz.
- Es una aventura.
Farklı yerlerde yaşıyoruz falan.
Vivimos en lugares distintos.
Doğru, şimdi, Austin'de yaşıyoruz, Texas'ın kızıl denizinde mavi bir vaha.
Bien... Vivimos en Austin, un oasis azul en el mar rojo de Texas.
- Yaşıyoruz işte.
- ¿ Cómo estás?
Birlikte yaşıyoruz zaten.
Estamos viviendo juntos.
Demokrasi kılığındaki faşist bir polis devletinde yaşıyoruz.
Vivimos en un estado policial fascista disfrazado de democracia.
Bir gün daha mücadele için yaşıyoruz.
Vivimos para luchar otro día.
Burada birlikte yaşıyoruz.
Tenemos que estar juntos.
Hepimiz bir devin zihninde mi yaşıyoruz yoksa?
¿ Estamos simplemente viviendo dentro de la cabeza de un gigante?
Karmaşık bir dünyada yaşıyoruz Johhny.
Es un mundo complicado, Johnny.
Mucizeler ve şaşkınlıklar çağında yaşıyoruz.
Vivimos en una era de extrañar... Y de los milagros.
Beraber yaşıyoruz.
Vivimos juntos.
Temelde hepimiz sonsuza dek yaşıyoruz.
En esencia, todos vivimos para siempre.
Bak, bu zor ama, hepimiz aynı kasabada yaşıyoruz ve er ya da geç birbirimizle konuşmak zorunda kalacağız.
Esto es raro pero todos nosotros vivimos en el mismo pequeño pueblo I vamos a tener que hablar con otros tarde o temprano.
Gerçekten yaşıyoruz, değil mi?
¿ De verdad vamos a vivir?
Anne, birlikte yaşıyoruz, değil mi?
Madre, vivimos juntos, ¿ no? Trabajamos juntos.
Çok güzel bir evde yaşıyoruz.
Vivimos en una hermosa casa.
Yan taraftaki ana evde yaşıyoruz, burada fırında çalışıyoruz, tüm kazançlar da Lancester'dan daha fazla arsa almaya gidiyor.
Vivimos al lado en la casa principal. Trabajamos aquí, en la panadería, y todos los beneficios van hacia la compra de más tierras en Lancaster.
Biz birlikte yaşıyoruz.
Vivimos juntos.
20.yüzyılda yaşıyoruz.
Estamos en el siglo veinte.
Başka bir gün savaşmak için yaşıyoruz.
Vivimos para luchar otro día.
36 yaşındaki kadının yargılanması yadsınamayacak derecede önemli bir gelişme ve tutuklamaların devamının geleceğine inanıyoruz.
La acusación de una mujer de 36 años de edad es un importante avance, y estamos seguros de que habrá más arrestos.
Oyunculukla ilgilenen 6 ila 16 yaş çocukları arasında ulusal yetenek araştırması yapıyoruz.
Hacemos una búsqueda nacional de talentos para chicos de 6 a 16 años que tengan interés en la actuación.
Ne olursa olsun, biz aşkımızı yaşıyoruz.
Hoy, no importa lo que hagamos, hacemos el amor, cerca tuyo el tiempo parece tan corto.
Amerika'da yaşıyoruz.
Esto es Norteamérica.
Onlarla yaşıyoruz zaman, Onlar size alışması.
Cuando usted está viviendo con ellos, que se acostumbren a usted.
Hale'in en yakın Klan üyeleri onun bedeninin yanında, sessizce yas tutuyorlar ve biz de Sessizlik Günü'ne başlıyoruz zamanı dolan sevgili Siren'imize saygılarımızı sunmak için.
Mientras los miembros más cercanos del clan de Hale se sientan junto a su cuerpo con duelo silencioso... comenzamos el Día del Silencio, en el que veneramos a nuestro amado y difunto sireno.
Burada bir an yaşıyoruz.
Estamos teniendo un momento.