Yumurta traduction Espagnol
7,160 traduction parallèle
Ameliyat geçirdikten sonra artık yumurta üretemezsiniz.
Pero después de tu operación, no puedes producir mas óvulos.
Ama hala kadın iken yumurta bağışı yapmıştım.
Pero doné óvulos cuando aún era mujer.
- Dur bir dakika. Yumurta mı bağışladın?
Espera un minuto. ¿ Donaste óvulos?
İşini yap. Daha fazla yumurta dölle.
Haz tu trabajo.
Brooke'u onun öldürdüğünü düşünüyorum. Brooke, şu yumurta bağışçısı mı?
Creo que él mató a Brooke.
Daha fazla yumurta dölleyemiyorum.
No puedo fertilizar mas óvulos.
Yumurta mı, sperm mi?
¿ Son los óvulos? ¿ El esperma?
Veritabanına erişmeye çalıştım fakat yüz yumurta ve sperm bağışçısıyla ilgili bütün bilgiler silinmiş.
Acabo acceder a nuestra base de datos, pero toda la información... referente a los cien óvulos y a los donantes de esperma fue borrada.
Sanırım daha fazla yumurta döllemeyi başaramadınız.
¿ Supongo que no fue capaz de fertilizar más óvulos?
Daha fazla yumurta döllmeyi başaramamış.
No fue capaz de fertilizar más óvulos.
- Kaç yumurta döllediniz?
¿ Cuántos óvulos ha fertilizado? Cien.
Dondurulmuş Yumurta Bankası
Banco de óvulos criogénicos.
Tesisiniz laboratuvarımıza 100 adet yumurta göndermişti.
Vuestra facilidad envió 100 óvulos a nuestro laboratorio.
Geçen yıl binlerce yumurta gönderdik.
Hemos enviado miles de óvulos en el último año.
O yumurta benden çıktı.
El óvulo era mío.
James, yumurta bağışçılarından biriyle buluştum, ismi Brooke Ashton.
James, encontré a una de las donantes de óvulos, Brooke Ashton.
Daha fazla yumurta dölleyebileceğini düşünüyoruz.
Creemos que puedes fertilizar más óvulos.
Embriyo, döllenmiş yumurta anlamına geliyor.
Es un, uh... un embrión es un óvulo fertilizado.
Bir çocuğun babası olan ve yumurta dölleyen son adam.
Es un hallazgo científico muy valioso... es el último hombre conocido que tuvo un hijo y que pudo fertilizar un óvulo.
- Elizabeth'in Yeri'nden kahve ve yumurta alırız.
Tomaremos café y huevos en el Elizabeth.
Evinde yumurta ve muffin ikram ederek cennete bilet almayı büyük bir olay sayıyor.
Es algo muy importante que ella celebre su billete al cielo con algunos huevos y muffins en su casa.
Kızarmış yumurta yerken sarısını sona saklayıp o altın renkli kubbeyi ekmeğimin köşesiyle patlatmayı severim.
Me encanta comer un huevo frito y dejar que la yema de huevo, por último, y romper esta burbuja dorada con la punta de mi tostada.
Benim mezuniyet balom, dava edilişimin hemen sonrasındaydı o yüzden üstüme yumurta atılmadan evden çıkamıyordum.
Mi baile escolar fue después de desacreditarme si salía de casa, me lanzaban huevos.
İki yumurta ve yanında "Scottie seni hayatımda istiyorum."
Es dos huevos, fritos, con un lado de "Scottie, te quiero en mi vida".
- O zaman çürük bir yumurta.
Entonces tenemos un huevo podrido.
Ben yumurta akıyla yapılmış frittata istiyorum.
Me gustaría una, uh... Me gustaría una clara de huevo frittata.
Yumurta yeme şansımız hiç yok mu?
No hay posibilidad de huevos?
Özellikle senin yaşında. Vücudun birden fazla yumurta üretmeye çok meyilli.
Tu cuerpo tiende a liberar múltiples óvulos.
Uslu davranmaya devam et ki, yumurta kabukları ve kahve atıkları senin olsun.
Sigue portándote bien y todas las cascaras de huevos y restos de café serán tuyos.
Güçlü yumurta bombaları atıyorum!
¡ Conjuro los huevos explosivos!
ANATOMİ... üreme organın ve yumurta kanalın var.
una vulva. Y trompas de falopio.
Bir keresinde tavuk kümesindeydim ve kare bir yumurta buldum.
Una vez estaba en un gallinero... - y encontré un huevo cuadrado.
Çünkü yumurta genelde yuvarlakımsıdır.
Porque los huevos son más bien redondos.
Ama bu daha çok kusursuz bir kareydi, yine de bir yumurta.
Pero este era más... No era un cuadrado perfecto, aún era un huevo.
Kare yumurta hikayemi bile sevdi.
Incluso le gustó la historia de los huevos cuadrados.
- Sağ olun. Yumurta torbamı açıp, kapamayı gerçekten zorlaştırıyor.
Hace muy difícil manipular mi bolsa de huevos.
Boyle, artık yumurta yok.
Boyle, no más huevos.
Ortada fol yok, yumurta yok, o yüzden kafana takma sen.
Porque nadie sabe nada, así que solo... tómatelo con calma.
Yumurta güzel olur.
Unos huevos estarían bien.
- Bana bir masal anlat. - Yumurta kokusu şu an...
Ahora mismo el olor de los huevos no me...
Tam olarak neden yedek yatak odanda bir yumurta çırpıcı bulunduruyorsun?
¿ Por qué exactamente mantienes un batidor en tu cuarto de invitados?
Demek istediğim, bir psikiyatrist nasıl olur da sürpriz yumurta kara borsasına girer?
Quiero decir, ¿ cómo puede involucrarse un psiquiatra en el mercado negro de huevos de caramelo?
Bir yumurta kır.
Y ROMPES UN HUEVO.
Ben yumurta istiyorum. Kötü bir şey yapmadım ki ben.
Quiero un huevo, yo no he hecho nada malo.
Bir yumurta ve bir taş arasındaki fark nedir?
¿ Cuál es la diferencia entre un huevo y una roca?
Yumurta yiyecektir.
El huevo es una comida.
Bugün bazı yumurta kafalılar için kapıda durduğumu mu?
¿ Hoy le he sujetado la puerta a otro lumbreras?
Yoğurtla yumurta.
Yogurt y un huevo.
Yumurta ve pastırma.
Básicamente beicon y huevo.
Pastırma tadında yumurta.
Huevos con sabor a tocino.
- Pastırmayla yumurta.
Huevos con tocino.