Yunanistan traduction Espagnol
1,236 traduction parallèle
Pire-Yunanistan
Puerto del Pireo - Grecia
Yunanistan'da "REMBETIKO" limanlarda batakhanelerde, kenarda kalmış insanların, doğru yoldan sapanların şarkılarıdır. Filmin hikayesi 1919-1956 yıllarında geçiyor. Diktatörlüklerin, büyük kararsızlıkların sürdüğü bir devirdi 1922 yılı..
La música rembétika tradicional fue siempre la música por excelencia de los marginales, los rebeldes y los fuera de la ley.
Biz de Yunanistan'a döneceğiz
Y nosotros vamos a volver a Grecia.
Yunanistan'ın büyük felaketi... İzmir değildi, göçmenlerdi
" La Gran Catástrofe de Grecia no fue la de Esmirna...
Bilir misin, Yunanistan'da kötü haber getiren habercinin kafasını keserlermiş.
Sabes, en Grecia le cortaban la cabeza al mensajero que traía las malas noticias.
Yunanistan'daki olay nedir bilmem, ama bu eyalette bu konuda çok açık kanunlarımız var.
Pero en este estado, tenemos leyes muy definidas sobre eso. Segundo, no soy un mensajero.
Bir şeye tutunmak zorundasın... başta, Yunanistan'ı düşünüyorsun... geride bıraktıklarını... ama sonunda, kalbin rahatsızlanıyor.
Tienes que agarrarte a algo... Al principio, piensas en Grecia... en todo lo que has dejado atrás. Pero al final, tu corazón enferma.
O iyi, Yunanistan'a onu görmeye gidiyoruz.
Va reunirse con nosotros en Grecia en cuanto esté bien.
O zanab bayım, bir ülke seçecekseniz o Yunanistan olmalı... İlgi çekici zeytin yağlarının ve tanrıların ülkesi.
Entonces, señor, si debe elegir un país, debe ser Grecia... la tierra de los dioses, las aceitunas y la intriga.
Yunanistan.
Grecia.
Benimki Yunanistan'a tahrik oluyor.
Yo me voy a Grecia.
İşler zorlaştığında, zor olan Yunanistan'a gidiyor.
Cuando las cosas se ponen duras, los tipos duros se van a Grecia.
Yunanistan gitgide daha iyi gözüküyor.
Cada vez me apetece más ir a Grecia.
Yunanistan kendime olan nefretimi söktü benden ve içimde sağlıklı olma arzusu uyandırdı.
Grecia curó mi mismo-odio y despertó un testamento a la salud.
O zaman siz bu Yunanistan seyahatinin romantizmini anlayamazsınız.
Entonces no puede apreciar la aventura romántica que se encuentra implícita en esta visita que mencionan.
Ben hiç Yunanistan'a gitmedim, gitmek gibi bir planım da yok.
Nunca he ido solo, ni tampoco he realizado planes para ir.
Yunanistan küçük grubumuza göre değil.
Grecia no es para nuestra pequeña comunidad.
Yunanistan'a gitmeyi planlıyorlar.
Están yendo hacia Grecia.
Elbette Summer Caddesinde dedikodu olmamalı ama bunun için Yunanistan'a kadar gitmek!
¡ Piensas que no debe haber rumores ni chismes en "Summer Street", sin embargo deseas irte a Grecia!
Senin anneme gidip Lucy Yunanistan'a gitmeli diyecek ilk insan olduğunu sanmıştım.
Lucy debería ir a Grecia.
Sadece senin için doğru olanı yapmak istiyorum. Ama ta Yunanistan'a gitmek!
Yo sólo deseo hacer lo que es correcto para tí, ¿ pero Grecia?
- Bayan Alanlar Yunanistan'a gidiyorlar.
- Las Srtas. Alan están yendo a Grecia.
Neden Yunanistan?
... ¿ Por qué Grecia?
Ben Yunanistan'a gidiyorum.
Yo pronto me iré a Grecia.
Neden Yunanistan'a gidiyorsunuz?
¿ Por qué se está yendo a Grecia?
Bence Yunanistan'a gitmenizin nedeni ve nişanınızı bozmanızın nedeni - Bayan Bartlett söyledi bana - bunların nedeni... George'u sevmeniz.
Creo que la razón por la que se va a Grecia y por la cual ha roto su compromiso la Srta. Bartlett me lo dijo, es que... usted ama a George.
Ama artık Yunanistan'a gitmek zorundayım.
Pero tengo que irme a Grecia ahora.
- Bir hafta İtalya, ondan sonra da Yunanistan.
- Una semana en Italia, luego Grecia.
- Yunanistan planı iptal olmuş olabilir.
- Grecia puede ser cancelada.
1948 yılında Yunanistan'a taşınma kararını.
Su decisión de venir a Grecia en 1948.
Yunanistan'a gidecektim ama iptal oldu.
Iba a ir a Grecia, pero se ha anulado.
- Gidip Yunanistan'da yedin.
No aguanto las noches islámicas.
Meksika'ya gitmiştim. Tunus'a, Yunanistan'a ve Karayipler'e de gittim.
He ido a Méjico, a Túnez, a Grecia y a las Antillas.
Kadınların Zorba'ya benzedikleri Yunanistan'dan geliyorum.
Vengo de Grecia, el paraíso de Zorba.
Gideceğinizden eminim, ama Yunanistan'a gitmeyin, Bay. Hall.
yo confío que tú quieres, pero no a Grecia, Sr. Hall.
Evet.Şimdi de Yunanistan'a gideceğini söylüyor.
Sí. Y ahora dice que irá a Grecia.
Bay Hall, Yunanistan'a hiç bir faydanız olmayacakmış gibi görünüyorsunuz.
Parece que para usted ir a Grecia fuera inútil en absoluto, Sr. Hall.
Bay Durham Yunanistan'dan geri döndü.
Madre, Ada, El Sr. Durham regresa de Grecia.
Yunanistan nasıldı?
Le gustó Grecia?
- İngiltere'de olmanın ne demek olduğunu bilseydiniz. - Yunanistan hoş bir yer değil mi?
- Si supiera lo bueno que es estar en Inglaterra.
- Maurice, Yunanistan'ı sevdiğinizi söylemişti.
- Horrible. - Maurice dijo que le gustaría Grecia.
Onların inançları bizden bir adım ileride. Yunanistan gezilerini bitiremediler!
Sus creencias están sólo a un paso del espiritismo.
Yunanistan'dan geldi, Paros mermeri.
Es Paros, de Grecia. Tenga cuidado, es muy frágil.
Yunanistan 1965
GRECIA, 1965
Çocukken Yunanistan'da aynı adada yaşardık.
Vivíamos en la misma isla griega cuando éramos niños.
Yunanistan'a hoşgeldin Jacques.
Bienvenido a Grecia, Jacques.
İnatla hep aynı gösteriyi sergileyerek tüm Yunanistan'ı gezdiler...
Y ellos, burlados por el tiempo, testarudos, recorren sin cesar los caminos de Grecia representando siempre lo mismo.
Yunanistan'ın veya Türkiye'nindir diye düşünmüştüm.
Pensábamos que era griego o tal vez turco.
- Yunanistan mı?
- Exacto.
Onu Yunanistan fikrinden vazgeçirin.
Disuádalo de Grecia.
Onunla Yunanistan'da tanışmış.
Puedes leerlo después por ti misma.