Yunanlılar traduction Espagnol
457 traduction parallèle
Yunanlılar erken dönemde kilt giyerlerdi.
Verá, los antiguos griegos solían llevar este tipo de falda.
Yunanlılar ve Romalılardan sonra, burası kaleye dönüştürüldü.
Después de los griegos y los romanos esto se convirtió en una fortaleza.
Evet, biz, Yunanlılar! Bir milyona karşı, on bin!
¡ Diez mil contra un millón!
Yunanlılar gibi...
Si fueran los griegos...
Bana söylendiğine göre Yunanlılar Corinth'e bir ekip koymuşlar.
Me han dicho que los griegos están reunidos en Corinto.
Yunanlılar Corinth'te isteklerimi konuşmak için toplandılar.
Los griegos están en Corinto, considerando mis condiciones.
Yunanlılar'a ne gördüğümü söyleyebileyim diye.
Para que contara a los griegos lo que he visto.
Bunda yeni bir şey yok. Antik Yunanlılar bu gerçeğe dair bildiklerini, farkında olmadan babasını öldürüp annesini eş olarak alan Oedipus'un hikayesinde ortaya koymuşlardır.
Esto tiene poco de nuevo, los antiguos griegos revelaron estos conocimientos en la historia de Edipo, que, sin saberlo, mató a su padre y se casó con su madre.
- Yunanlılar. Bir oyundaki bir kaç Yunanlı.
- Dos griegos de una obra de teatro.
Yunanlıların güzelliğe karşı büyük bir zaafları var.
Los griegos tienen debilidad por lo bello.
Türklerin ve Yunanlıların hiç konuşmadığını sanırdım.
Pensé que los griegos y los turcos no se hablaban.
Yunanlılar, acıyı hafifletmek için meyveden daha iyi bir şey olmadığını söylerler.
Dicen los griegos que nada calma el dolor como la fruta.
" Norveçliler öğrenir Norveççe, Yunanlılar bilir Yunancayı
'Los noruegos aprenden noruego, a los griegos se les enseña el griego
Önce taş, sonra, Yunanlılar'ın "ışık taşı" olarak tabir ettiği mermeri yontmayı, zorlukları yaratıcılığa dönüştürmenin yollarını öğrendi.
"la piedra de la luz" como lo llamaban los griegos... aprendiendo a descubrir sus defectos para sondear sus posibilidades.
Ustanın kabahati, Yunanlıların yolundan sapmış olmak.
Tiene la culpa de haberse alejado demasiado de los griegos.
Doğru dedin, hiçbir çağdaş sanatçı Yunanlıların mertebesine erişemez.
Cierto, ningún artista moderno iguala a los griegos.
Şüphesiz özel haberciler ve ilk olarak antik Yunanlılar ve Mısırlılar tarafından kullanılmış olan duman ile haberleşme vardı. Kızılderililerin bunu onlardan nasıl aldıklarının hiç bir önemi yok.
Por supuesto, había mensajeros, y señales de humo, usadas por los antiguos griegos y hebreos.
Öyle sanıyorum ki, Yunanlılar, "nepenthe" nin, uyuşturucunun... neden olduğu bir ruh durumu olduğunu düşünüyorlardı, muhtemelen haşhaşın.
Creo que los griegos describían al nepente... como un estado mental inducido por una droga... probablemente el hachís.
Peki tüm bu Yunanlılar ve uzo mevzusu dönerken kocanın nerede olduğunu sorabilir miyim?
¿ Y dónde, si me permites la pregunta, estaba tu marido mientras se desarrollaba todo este asunto de los griegos y el ouzo?
Engels'e göre ; sosyal toplum anlayışı ve sınıflar arası bağların oluşması Batı tarihinde Yunanlılar ile başlar ve Endüstriyel Kapitalizm ile sonlanır.
Para Engels, los pasos típicos en una sociedad de clases y la evolución de las relaciones de clase caracterizan la historia occidental desde los griegos hasta el capitalismo industrial.
Kahramanlar devrindeki Yunanlılar'ın, kralların zamanındaki Romalılar'ın "Gentes" tarafından boylar ve kavimler boyunca geliştirilen yaşadıkları militer demokrasi gibi.
Los griegos en la época de los héroes, los romanos en la época de los reyes, vivían en una democracia militar a partir de "gens", fratrías y tribus que le servían de base.
Yunanlılar aşiretten konfederasyona, oradan da militer demokrasiye geçmişlerdir.
Los griegos pasaron de la tribu a la confederación de tribus y, luego, a la democracia militar.
Böylelikle ; Kolomb-öncesi büyük medeniyetler : İnkalar, Mayalar, Aztekler özerklik devirlerini, Yunanlılar'ın kahramanlık çağını bitirdikleri dönemde tamamlamış ve sosyal toplum dönemine başlamışlardır.
Las grandes civilizaciones precolombinas, los incas, los mayas, los aztecas, habían alcanzado, en su historia autónoma, el punto en que acababa la era heroica de los griegos y donde empezaba la historia de la sociedad de clases.
Çok kibarsın bana yardım ettiğin için.Yunanlılar ve truvalılar hakkında kafam karışıktı.
Eres muy amable al ayudarme. Me pierdo con estos griegos y troyanos.
Sam Amcanın istihkamcıları Yunanlılarla, omuz omuza savaşıyor. Anzaklar... buldozerleri bazuka olarak kullanıp dünyaya savaş öğretiyorlar, süngüleri bazuka gibi, kurşunları...
Los ingenieros de combate del Tío Sam a la carga junto a los griegos australianos y neocelandeses enseñándonos a luchar con excavadoras bayonetas como bazucas... balas.
Yunanlılar, Romalılar, Kartacalılar.
Griegos, romanos, cartagineses.
İtalyanlar, Yunanlılar, Polonyalılar, Porto Rikolular, Şilililer.
Italianos, griegos, polacos, puertorriqueños, chilenos.
Antik Yunanlılar Afrodit'in ayaklarının dibinde ibadet ettiler.
Los antiguos griegos rendían culto a los pies de Afrodita.
Savaş kabinesi ve Savunma Komitesi'nin görüşüne göre, eğer Yunanlılar Almanlara karşı kendilerini savunabilirlerse, onlara her türlü yardımı yapmalıydık. Wawell'in zaferinden sonra,
El punto de vista del Gabinete de Guerra y del Comité de defensa, era que si los Griegos se defendían por si mismo de los Alemanes, tendríamos que ayudarlos con todas nuestras fuerzas
Yunanlılar bunu hızlandırmak istiyordu.
Para muchos Griegos, parecía ser inminente.
İngilizler, Avustralyalılar, Yeni Zelandalılar Hindistanlılar, Güney Afrikalılar Yunanlılar, Lehler, Çekler ve Özgür Fransızlar.
Gran Bretaña, Australia, Nueva Zelanda, los indios, Los sudafricanos, griegos, polacos, Los checos y los de la Francia Libre.
Bütün Yunanlılar eşcinseldir.
Aquellos griegos eran todos homosexuales.
Varkiza Antlaşması bir maskaralıktır. Yunanlılar, tek demokratik duruş, seçimleri boykot etmektir.
¡ Griegos... la única postura democrática... es la abstención!
YUnanlıların bütün bunlar için tek sözü var.
Los griegos tienen una palabra para todo esto :
Yunanlılar o kadar uzun yayın yapmıyorlar.
Y los griegos nunca transmiten tanto tiempo.
Duydunuz mu? Yunanlılar mukaddesmiş.
Benditos sean los griegos.
- Yunanlılar mı?
- ¿ El griego?
Eski Yunanlılar ve Amerika'nın yerlileri kızılderililer ise, saplı bir tava yerine büyük bir ayının kuyruğunu gördüler.
La cola de un gran oso. Lo que para griegos e indios americanos era el asa del cucharón.
Antik Yunanlılar insani olayları Fates isimli üç tanrıçanın ördüğü bir kilimin belirlediğini düşünmüşler.
Los antiguos griegos creían que los eventos eran un tapiz bordado por tres diosas : las Parcas.
İyon Yunanlıları'nın bilimsel geleneği ortaya çıkıp gelişmeseydi ne olurdu?
¿ Y si la tradición científica de los antiguos griegos jonios hubiera prosperado y florecido?
Eski Yunanlılar gücün mekanizmasını anlamışlardı.
( Americano ) Los griegos entendían los aspectos prácticos del poder.
Onları Yunanlılar yakaladı.
Los griegos les pillaron.
- Yunanlılar yakaladı.
- Los griegos les pillaron.
Yunanlıların bununla ilgisi ne?
¿ Qué tienen que ver los griegos con todo esto?
Siz, Yunanlılar beni ilgilendiriyor mu sandınız?
¿ Creéis que me interesan los griegos?
Kayaların üzerinde Antik çağdaki Yunanlılar gibi yürüdük
Paseamos por los acantilados, como los griegos en la antigüedad.
Orta çağda Yunanlılar.
Los griegos de la Edad Media.
Yunanlılar... kalkın!
¡ Griegos... en pie!
Fenikeliler, Asurlular, Persler, Makedonyalılar fethetti. Ayrıca Romalı, Bizanslı, Yunanlı ve Türkler de fethetti.
Por los fenicios, los asirios, los persas, los macedonios, los griegos, los romanos, los bizantinos y los turcos.
Bu sefer hangi Yunanlıları seyrediyoruz, Fritz?
¿ Qué maravilla vamos a ver hoy, Fritz?
- Eski Yunanlıların ezeli sorunu. - Oh, hadi ama!
- "El viejo problema de los antiguos griegos..." - "¡ Oh no, por favor!"