Yürümek mi traduction Espagnol
253 traduction parallèle
- Yürümek mi?
- ¿ A pie? ¿ Por qué?
Oraya yürümek mi?
¿ De caminar hasta ahí?
Yani şimdi de yürümek mi istiyorsunuz?
Ahora quiere caminar.
- Yürümek mi?
- ¿ Caminar?
Geriden yürümek mi?
¿ Caminar detrás?
Eve kadar benimle yürümek mi istiyorsun?
¿ Te acompaño?
Yürümek mi?
¿ Caminar?
Suyun üzerinde yürümek mi?
¿ Caminar en agua?
- Yürümek mi? Delirdin mi?
- ¿ Está loco?
Yürümek mi istersin?
¿ Prefiere ir a pie?
Kendi çocuk ve kadınlarınızın cesetlerinin üzerinde yürümek mi istiyorsunuz?
" ¿ Quiere tropezarse con los cuerpos de mujeres y niños?
Ne yapmak istiyorsun? Yürümek mi istersin?
- ¿ Qué prefieres?
Çıkıp yürümek mi istiyorsun, ahbap?
Ey viejo... ¿ Quieres seguir caminando, viejo?
- Yürümek mi?
- Caminar!
Eve yürümek mi? Eve yürümek istemiyorum anne.
No quiero volver andando a casa, mamá.
7 saat yürümek mi?
¿ Un paseo de 7 horas?
Kalasta yürümek mi?
¿ La pasarela?
Yürümek mi? Gözümü zor kırpıyorum.
Apenas puedo pestañear.
- Yürümek mi?
- ¡ Oigan!
Yürümek mi?
¿ Caminar? Maldición.
- Yürümek mi?
¿ caminar?
Ben mi? Yürümek mi?
¿ Andar?
Yürümek mi istiyorsun?
¿ Vas a ir a pie?
Yürümek mi?
¿ Qué?
- Yeniden yürümek istiyorsun, değil mi?
Tú quieres volver a andar, ¿ verdad?
Toprakta yalın ayakla yürümek annemin teninin sıcaklığını hissettiriyor.
Caminando descalza en la tierra, siento el calor de la piel de mi madre.
New York'a yürümek mi istiyorsun?
¿ Empeñar tus pieles y ese sombrero?
"Sessizlik kabuğumu ver bana, Yürümek için inanç asâmı, Mutluluk pusulamı, ebedi perhizimi, Ver kurtuluş şişemi, Mutluluk cüppemi, umudu ver, Ver ki haçça gideyim."
"Dadme mi concha de paz, mi equipo de fe para andar,..... Mi guión de alegría, mi dieta inmortal, mi dosis de salvación..... Mi traje de gloria, y así empiezo mi peregrinación."
Buradan Chicago'ya yürümek ve sırtım halılarımı iyi yapmaz.
No es bueno para mi alfombra que vayas y vengas.
Sence hiç konuşmadan yürümek eğlenceli mi?
¿ Crees que es divertido pasear sin decir nada?
Artık akıllı davranıyorum çünkü şartlı tahliyem kasımda geliyor ve nalları dikmeden önce sokakta yürümek istiyorum, anlıyor musun?
Últimamente me he portado bien, porque mi libertad condicional se revisa en noviembre, y voy a salir de estos muros antes de palmarla, ¿ sabes?
Papağan gibi yürümek için mi?
¿ Para caminar como un papagayo?
Orada, rüzgarda yürümek ne harikadır, değil mi? Ya da evlerin etrafında, mavi arazileri görmek için koşmak.
Piensas que grande sería caminar en aquel viento, o de correr por las casas para ver a dónde se fue aquel parche azul.
Evet. İlk dediğinde duyduk. Ama yürümek istemiyoruz, değil mi?
- Sí, te escuché la primera vez, pero no nos sentimos como en movimiento, ¿ no?
Kirli ayakkabılarla pahalı kilimler üzerinde mi yürümek istiyorsun?
¿ Es que quieres manchar estas alfombras?
Beyaz gelinlik ve duvağımla... koridor boyunca yürümek ve... herkesin orada olmasını istiyorum.
Quiero caminar por el pasillo... con mi vestido blanco y el velo... y quiero que todos estén allí.
Eğer yürümek isteseydim, buraya gelmezdim, değil mi?
Si quisiera pasear, no estaría aquí, ¿ verdad?
Meydanda bir ileri bir geri yürümek hoşuna gitmedi mi?
¿ Eres demasiado fino para desfilar alrededor de la plaza?
Kadın o kadar yaşlı ki kapıdan masama kadar yürümek bile ona zor geliyor o yüzden bir kocakarının hazırladığı yemeği tek başıma yemektense sizinle yemeyi tercih ederim.
Es tan vieja que incluso el camino desde la puerta... hasta mi mesa le resulta difícil... y yo, mientras tanto... puedo reclinarme en mi sillón, si quiero observarla en esa caminata.
Meslektaşım biraz yürümek istiyor!
¡ Mi colega quiere dar un paseo!
Yürümek mi?
No caminaré por aquí.
Öldükten sonra yürümek ister mi sence?
¿ Crees que él querrá andar después de morir?
Bence ellerinin üzerinde yürümek korkutucu bir şey.
En mi opinión... creo que caminar con las manos es horrible.
Doğruyu uygulamak, yürümek değildir.
Es mi derecho no caminar.
Eve dönmek için 25 km yürümek zorunda kaldım.
Tuve que caminar 24 km hasta mi casa.
- Yürümek mi?
- Caminar?
Yürümek mi?
¿ A pie?
Ne zaman bir şeyleri yürümek için ufacık bir şans olsa kafamda bir şimşek çakıyor.
Y en cuanto surge alguna posibilidad de arreglo algo se enciende en mi mente.
Yürüyordum. Yürümek için ehliyet mi gerekiyor?
Iba caminando. ¿ Necesito carnet para caminar?
Katırım çamurda yürümek istemedi.
Mi mula se negaba a caminar en el lodo.
O bankadan dışarı yürümek hayatımın en kötü anıydı.
Salir de ese banco fue el peor momento de mi vida.