Zararın traduction Espagnol
6,361 traduction parallèle
Her zaman "Charlie, mahkumlara yarardan çok zararın var." diyen kim?
- ¿ Y quién se la pasa diciendo "Charlie, les haces más mal que bien a esos prisioneros"?
Çocukların birçoğu, saldırgan mahallelerden geliyor. Böyle bir şeyi kimse itiraf etmek istemez. Zamanınız çok kısıtlıdır ve zaman işini halletseniz bile kanunlar zararınızı 20.000 dolarla kapatıyor.
Y la mayoría son de vecindarios difíciles, nadie quiere admitir este tipo de cosas, así que... están jodidos con el límite de tiempo y si consiguen evitar eso, el estatuto de inmunidad fija la fianza para eso, en 20 mil.
Parasını antiklara harcadı ve sonra aldığı fiyatın zararına sattı.
Gasta el dinero en antigüedades y luego, las vende por una fracción de lo que pagó.
Karavanın 47.50 dolar benzin parasının zararını karşılarım.
Te reembolsaré las 47.50 libras de la gasolina.
Sözleşmemize göre zararının üçte birine kadarını tazmin edebiliriz.
Te podemos indemnizar hasta un tercio, está en tu contrato.
Altın yumurtluyoruz be dostum. Zararını karşılayabiliriz.
Estamos navegando en oro, amigo, quizás deberíamos recuperarlo.
Bıçağın bana zarar vereceğini düşünmemiştim.
- No pensé que una navaja pudiera herirme de verdad.
Birinin kocanıza zarar vermesi için aklınıza bir sebep geliyor mu?
De acuerdo. ¿ Y se le ocurre alguna razón por la que alguien querría hacerle daño a su marido?
Zararı olmadığından eminim ama Lawrence'ın asistanı Alexis Sherman çok tutkuludur ve Lawrence'ın bulmaca hazırlamasına izin vermemesi hoşuna gitmiyordu.
Daño no, pero estoy segura que Alexis Sherman, la secretaria de Lawrence, es muy ambiciosa, y siempre ha estado resentida por el hecho de que nunca le haya dejado publicar sus propios crucigramas.
- Karımın kılına zarar vermedim.
Miren. Nunca le he puesto un dedo encima a mi esposa.
Kai, eğer onun sinir bozucu cadı saçlarının kılına bile zarar verdiysen... -... seni öldürürüm ve...
Kai, si le tocas un pelo de su pequeña y molesta cabeza de bruja, te mataré y...
Kızıma, zararı karşılayacak ve hatasının farkına varmasını sağlayacak bir ceza verdim.
Un castigo produjo reparaciones e hizo entender a mi hija el error de sus métodos.
Aklınıza ona zarar verebilecek biri geliyor mu?
- ¿ Se les ocurre alguien que quisiera hacerle daño?
Bize zarar vermek isteyen insanların olduğu doğru mu?
¿ Es cierto que hay personas que quieren hacernos daño?
Anne ve babamın daha fazla zarar görmesini istemiyorum.
No quiero que mis padres se lastimen.
O yerlerdeydim çünkü insanlar birbirleri ile kavga ediyorlardı birbirlerine zarar veriyorlardı. Benim, onların, hiç kimsenin Noel'de doğruya çeviremeyeceği şeyler yapıyorlardı.
Estaba ahí porque la gente estaba peleando, hiriéndose, haciendo cosas que yo, ni ellos, ni nadie podría hacer en Navidad.
Eğer merkezdeki kara deliğe çok yakın olsaydınız yaşama zarar verecek bir sürü olayla karşılaşırdınız.
si usted está demasiado cerca de los grandes agujero negro en el centro, hay mucho que va el que pueden lastimar realmente vida.
İnsan vücudu, dünyanın çekim gücünde yaşamak için evrilmiştir. Dünyanın çekim gücü olmadan uzayda geçen her ay için kemikler kütlesinin % 2'sini kaybederler. Kalp ve damar sistemi de zarar görmeye başlar.
huesos pierden dos por ciento de su masa por todos los meses pasó en el espacio cuando el sistema cardiovascular sufre a fluidos corporales enfriaron frecuencia cardíaca subida de la presión arterial entrenamiento de resistencia ayuda a reducir el síntomas se programaron durante dos horas de ejercicio de ellas estación espacial para mantener nuestra
Ve en önemlisi DNA'ları ışınımdan zarar gördüğünde kendi kendini onarır. Küçücük, minnacık, mikroskobik bir şey bir fil sürüsünü öldürecek kadar çok ışınımda bile hayatta kalabilir. Bir şekilde DNA'sı kendini nasıl onarması gerektiğini biliyor.
Lo microscópico título puede sobrevivir más radiación ellos matarán desarrolló de alguna manera el ADN no repararse a sí mismo que estamos tratando de figura cómo podríamos modificar el ADN humano a hacer lo mismo cosa un día
Sakın zarar verme.
No lo arruines.
Bu durum Müdür Sung'a epey zarar verecek. Bu ölüm belgesi, Müdür Sung'ın hayatına yön verecek.
Sí, pienso que esa es la razón que no puede ser un demanda o cambiar lo que ha dicho.
Böyle dolaşsaydınız imajınıza zarar gelir diye düşündüm.
Pensé que arruinaría su imagen si iba por ahí con esto.
Arabana zarar verdiğim için ve eski fotoğraflarını yüklediğim için ve alerjini bilerek tetiklediğim için özür dilerim.
Siento haber pintado tu auto... y subir las fotos antiguas... y causarte una reacción alérgica... lo siento.
Bakın. Kocam kimsenin kılına zarar vermez.
Oigan, mi marido nunca hizo daño a nadie.
Hor görüp eğlen insanın gücüyle. Zarar veremez Macbeth'e kadından doğmuş hiçbir insan evladı.
¡ Búrlate del poder del hombre pues ninguno dado a luz por mujer puede dañar a Macbeth!
Kılına zarar gelirse, onların gözlerini oyarım!
¡ Cuando los veo, me dan ganas de sacarles los ojos!
Zarar için kusura bakmayın.
Siento los desperfectos.
Lütfen yapmayın, karıma zarar vermeyin!
Por favor, no la lastime. ¡ Se lo pido por favor!
Bu oyuna giriyorsan zarar görmek kaçınılmazdır.
Salir lastimado es inevitable, si quieres jugar a este juego.
İçki bir gün mutlaka sana zarar verecek. Ne zaman olduğunu fark etmeyeceksin, anladın mı?
Porque el jugo te sorprende y te muerde el trasero y no sabes cuándo, ¿ entiendes?
Mallara zarar verme sakın.
No dañe los bienes.
Çocukların biraz daha iyi geçinmeyi öğrenmesinden de zarar gelmez.
Y no haría mal que los chicos aprendieran a llevarse mejor.
Orada Unvanınızdan feragat edeceksiniz ve karşılığında Lordum size ve ailenize zarar gelmemesi için elinden geleni yapma güvencesi verecek.
Ahí abdicará su Título y a cambio, mi señor garantiza que hará todo en su poder para asegurarse de que su familia no sufra daño alguno.
Barışsever ve kimseye zarar verme niyetinde olmadıklarını yazmışlar.
Dicen que están solos y no quieren hacer daño a nadie.
Dünyanın kalanı için tehlike teşkil ediyor olabilirim ama çocuklarımın kılına bile zarar vermem. "
"Puede que sea un peligro para la visión del mundo de algunos, pero no soy un peligro para mis hijos".
Bir insanın çocuğuna zarar vermek istemesine inanamayacağınıza eminim.
Es decir, no pueden creer... que un padre podría realmente dañar a un niño.
Binlerce dolarlık zarar vardı öyle kızmıştım ki sana vurup saçını kazıdım.
Miles de dólares en daños, y yo estaba tan enfadado que... te golpee y te corte el cabello.
Yani Japonlar bombanın intikamını almak için babana zarar vermeye çalışmış olabilirler.
Quiere decir que los Japoneses pueden herir a tu papa. en venganza por la bomba.
Baban arabaları satabilsin diye arabaların zarar görmemesi lazım.
Papi necesita los autos bonitos para venderlos.
Onlara zarar vermeme yönünde emir aldınız.
Tienen órdenes de no atacarlos.
Kulak zarınız zarar görmüş.
Tímpano perforado.
Nancy, bunu yaparsan sonunda zarar gören sen olacaksın.
Nancy, si haces esto, vas a salir lastimada.
Mike, bunun bu çocuklarla çalışan hayır kurumlarına ne kadar zarar vereceğini anlamak zorundasın.
- Entonces, eso no es investigar. Mike, no entiendes lo perjudicial que esto podría ser para las organizaciones benéficas que trabajan con estos niños.
Şöyle güzelinden, büyük bir hit çıkarmanın zararı olmazdı hani sana.
Firmar un lindo éxitazo no te perjudicaría.
Ortada zarar ziyan yok ama onun içine boşaldın mı?
Sin daño no hay ofensa, pero ¿ eyaculaste en ella?
İkiniz bu adamı bulmalı ve ailemize daha fazla zarar vermeden durdurmalısınız.
Tienen que encontrar a este hombre y detenerlo antes de que lastime más a nuestra familia.
Yani Kuşkusuz dostlarınıza veya Fedakarlar'a asla zarar vermediniz.
¿ Alguna vez le hizo daño a sus pares de Osadía o Abnegación?
Bana yakın olan insanlar ya zarar görüyor, ya da ölüyorlar.
Salen heridos o mueren.
Başka birine zarar vermesine izin veremeyiz, anladın mı?
No podemos dejar que lastime a nadie más, ¿ entendido?
Aklıma üstü kapalı bir anı geliyor aslında gönülsüzce tabii ki korkutucu güçte ve ses tınısında osurduğunu hatırlıyorum ve kendisine bu korkunç zararı verdiği için korkmuştum.
Apenas. Tengo un vago recuerdo de ella, en cierta ocasión que involuntariamente, quiero suponer se tiró un pedo tan aterradoramente poderoso y sonoro que temí que se hubiera hecho un daño terrible.
Zarar görmesin diye. Pung Chun kardeşin biricik kızı olarak babasının kanını yerde bırakmasın diye.
Para que ella no se inquiete como la única hija de Pung-chunr... de vengar la sangre de su padre.