Zorunlu traduction Espagnol
1,882 traduction parallèle
Onlarla Koç Jackson'ın zorunlu manastır inzivalarından birinde tanıştım. Evet, iç varlıklarıyla iletişime geçmiş olmalılar, değil mi?
Les conoci en uno de los Autobuses de Jackson monasterio de retiro obligatorio
Zorunlu emeklilik, emekli maaşım kesildi ön bahçemin ortasında bir çamur çukurunda dikiliyorum çünkü tesisatçıya verecek param yok?
Retiro forzoso, me revocaron la pensión estoy parado en un agujero de barro porque no puedo pagar un plomero.
Yahudiler için zorunlu bu.
Es obligatorio para los judíos.
Bu oyunun son sınıf öğrencileri için zorunlu olduğuna inanamıyorum. ... ya da Chuck kendine akut sahne korkusu teşhisi koyan bir doktor buldu.
No puedo creer que esto sea un requerimiento de último año o que Chuck consiguiera que un doctor lo diagnosticara de fobia al público.
Zorunlu olarak eski Yugoslavya'da çatıştı ve göğsüne bir mermi isabet etti.
No voluntariamente, pero en la ex Yugoslavia con una bala en el pecho.
İlk zorunlu inişimizi yapmamız, 10 yılımızı aldı.
Bueno, hemos tardado 10 años, pero hemos conseguido nuestro primer aterrizaje forzoso.
Devlet medeni hukuk davalarına da zorunlu müdafii mi atıyor?
¿ La corte designa abogados para un juicio civil?
Kahvaltıda zorunlu dondurma.
Helado obligatorio para el desayuno.
Cezaevi, yüksek seviyede disiplinin olması zorunlu bir yerdir.
Una prisión es un entorno que requiere el nivel más alto de disciplina.
Burası ile birlikte toplam beş ilçe zorunlu tahliye yapıyor.
Ordenaron evacuar cinco condados, incluido éste.
Zorunlu tahliyeyi hatırladın mı?
- ¿ Recuerdas la orden de evacuar?
Kıl payı kurtulduktan sonra, Kahramanlarımız uzaktaki Maridun sistemindeki uzak bir gezegene zorunlu iniş yaptılar.
Después de escapar con lo justo nuestros héroes aterrizaron de emergencia en el remoto Maridum.
Buna zorunlu değilsin.
Tú no tienes que hacerlo.
Resmi kıyafet giymek zorunlu.
Es una cena de etiqueta.
Bütün öğrenciler için zorunlu dolap araması yapılmasını istiyorum. - Danielle'in gazetecilik sınıfı için.
Quiero que anuncie un registro de las taquillas de todos los que estaban en clase de periodismo con Danielle.
Sonra uçağın zorunlu iniş yaptığını duydum.
Y escuché que el avión tuvo problemas al aterrizar.
Bu ciddi bir eylemi zorunlu kılar.
Wow, esto requiere algunas acciones muy radicales.
Günde 6 saat fazla çalışacak hemşireye, öğle yemeğinde zorunlu olarak martiniye, ve bir de yattığım adamın niçin başka bir kadınla yaşadığını - Bugün St. Ambrose'da programlanmış bir ameliyatı olan küçük bir kız var. - bilmeye ihtiyacım var.
Y yo, tres enfermeras más, días de 30 horas, almuerzos con martini y saber por qué vive con otra el hombre con quien dormía.
Zorunlu bir ordu.
Es un ejército de conscriptos.
Sadece zorunlu olmadıkça başka insanları kızdırmamaya çalış, tamam mı?
Solo intenta no cabrear a más gente de la necesaria. Entonces estas, ¿ ok?
Kendilerini buna zorunlu hissederler.
Sentirán que es su deber hacerlo.
Kan testlerini hazırlarken yetkililer 3 hafta önce çalışanların zorunlu tatile gönderildiğini söyledi diğer 50 çalışan ve Hansen, Lowenthal ve Charlie Wease de aralarındaydı.
Cuando estaba preparando los análisis de sangre, el de recursos humanos dijo que los empleados tuvieron un retiro obligatorio hace tres semanas. Hansen, Lowenthal y Charlie Wease estaban ahí, junto con otras 50 personas.
Görünüşe göre virüs sadece derinin dış yüzeyine yerleşmiş ve ilçe yetkilileri de yayılmasını önlemek için zorunlu test ve aşılama yapıyor.
El virus parece sólo colonizar las capas exteriores de la piel, y el condado ha autorizado análisis obligatorios y vacunaciones que deberían impedir que se siga esparciendo.
- 1 aylık zorunlu tedavi programı...
- Un mes obligatorio de tratamiento.
Bana kalsa iki haftada bir, zorunlu dolap kontrolü yapmazdık.
Mira, si por mí fuera, no se revisarían por obligación las taquillas cada dos semanas.
Zorunlu dersleri bitirene kadar gece derslerine şimdilik.
Clases nocturnas por ahora, hasta que obtenía todos los requisitos necesarios.
Ve Bj's zorunlu mu?
¿ Y las mamadas son obligatorias?
Zorunlu bir nedenden dolayı hizmetçi oldu.
Una situación inevitable surgió así que la estoy ayudando.
UFO zorunlu iniş yaptı.
Se ha estrellado un OVNI, señora.
Bu kanal sadece zorunlu iletişim için açılmıştır.
El canal está abierto sólo para comunicaciones esenciales.
Tek problem var o da benim zorunlu askerlik görevim.
Sólo tengo un problema, el servicio militar obligatorio.
Yani çete biriminin dengesiz patronu zorunlu izinde.
Así que el líder volátil de la Unidad Anti Pandillas está dejando el mando.
Katılım zorunlu, Kimmy.
La asistencia es obligatoria, Kimmy.
O idman zorunlu, istisna yok!
Esa práctica es obligatoria, sin excepciones.
Ama zorunlu muydunuz?
Pero, ¿ Tenías que hacerlo?
Spor ayakkabılar şirketimin zorunlu giysisi, Isabel.
Las zapatillas son el calzado de mi opresor corporativo, Isabel.
Yeni Zelanda civarındaki kuşlar devletin kanunla zorunlu kıldığı kuş dostu avlanma yöntemleri sayesinde avantajlı.
Las aves de alrededor de Nueva Zelanda se benefician de una ley que establece Que todos los barcos palangreros deben utilizar métodos amigables con las aves.
Herkesin katılmasının zorunlu olduğunu söylediler.
¡ Dijeron que saliéramos todos!
Tüm hava hekimlerinde zorunlu.
Todos los pilotos lo tienen.
Artı, zorunlu olarak uyuşturucu terapisine gidecek.
Y participar en terapia antidroga obligatoria.
Danışmanlık, çatışmaya karışan CBI ajanları için neden zorunlu biliyor musun?
¿ Sabes por qué la terapia es obligatoria para los los agentes que han estado en un tiroteo?
Ve bu yüzden ben bu formları imzalayana kadar zorunlu kalmaya devam ediyor.
Y es por sigue siendo obligatorio hasta que yo firme la ficha de este formulario.
İlk iki oyunda yağmurluk giymek zorunlu.
Las dos primeras filas tienen que llevar ponchos puestos.
Öncelikle, katkının zorunlu olduğuna dair olan yanılgıyı düzeltmek isterim.
En primer lugar me gustaría negar el rumor de que es obligatorio hacer una donación esta noche.
Zorunlu bir şeydi.
Fue inevitable.
Zorunlu olan neydi?
¿ Qué fue inevitable?
Zorunlu kalkış sabah saat 07 : 00.
Obligatorio despertarse.
Benim buradan ayrılmam için zorunlu emeklilik ve demir testeresi gerekmişti.
Toma es mi retiro obligatorio y una sierra de arco para salir de este sitio.
Vichy rejimi zorunlu çalışma hizmeti koyarak, Almanya için 600.000 Fransız işçi gönderir.
"¿ Una guerra total y radical " más allá de lo que se pueda imaginar? " ¡ Sí!
Bunu size vereceğim, ama şunu anlamanız zorunlu ki, bu konuda asla konuşamazsınız.
Voy a darle esto, pero es imperativo que entienda que no puede hablar de esto jamás.
Doktor zorunlu gözaltı emri doldurmuş.
El médico qué examinó a Catherine pidió que la hospitalizaran.