Á traduction Espagnol
4,772,869 traduction parallèle
Sırf onu becermek için bin erkeğin aletini bin kez elime alırdım.
Yo le haría mil pajas a mil tíos solo por cepillármela.
Çocukken tanışsaydık seni arkadaşlarımla - göle atardık!
¡ Usted de niño sería de los que tirábamos a un estanque!
Bundan sonra o kadar ünlü olacağız ki çüklerimiz mıknatıs gibi olacak.
Vamos a ser tan famosos con esto que nuestras pollas serán como imanes.
Jimmy'yi öyle fena haklayacağız ki bir daha bize sataşamayacak.
Vamos a dejar a Jimmy tan jodido que no volverá a meterse con nosotros.
Bizden daha ufak ve zayıf birine zorbalık yapmaya başlayacak.
Y se irá a abusar de alguien más pequeño y más débil que nosotros.
Babama geri götürelim yeter. Ki o da dolabında yalnız başına eğlenebilsin.
Siempre que podamos devolvérsela a papá y pueda disfrutar a solas en su armario.
Tamam, planı bir daha gözden geçirelim.
Vamos a repasar el plan una vez más.
Bayan Yer Çekimi onu yokuş aşağı taşırken biz de taş atacağız ve onu son durağına uğurlayacağız.
La gravedad le hará bajar por la cuesta mientras le apedreamos en su viaje a su destino final :
Bu gece bizi aya götürecek. Nasa'daki yalancılar gibi değil.
Esta noche nos llevará a la Luna, no como esos mentirosos de la NASA.
Sahneye çıkabileceğimi sanmıyorum.
Creo que no voy a poder cantar.
Öyle bir çıkacaksın ki!
Claro que vas a cantar.
Bu bizim büyük fırsatımız ve bizi yüz üstü bırakmayacaksın.
Es nuestra gran oportunidad y no nos vas a fallar.
Bunları ben dağıtacağım ama maaşından düşerim.
Voy a repartirlos yo, pero te lo quitaré de tu paga.
Randy'ye yamuk yapma!
¡ Nadie jode a Randy!
Tamam mı? Randy çocuk demez, öldürür!
¡ Randy mataría a un niño!
Eyvah. Jimmy beni öldürecek! Sonra da Randy beni öldürecek!
Jopé, Jimmy va a matarme y luego Randy va a matarme.
İki kere öleceğim!
¡ Voy a morir dos veces!
Phillip'ten özür dileyerek başlayabilirsin.
Pues podrías empezar por pedirle perdón a Phillip.
Bazen onları çizdiğimi hatırlamıyorum.
A veces no me acuerdo de lo que he dibujado.
Bu, arada bir değindiğim bir konu.
Es un tema que abordo a veces.
Evde güvenli bir şekilde havai fişek yapabildiğimi babama gösterebilmek için neler vermezdim.
Lo que daría por una última oportunidad de demostrarle a mi padre que puedo preparar unos fuegos artificiales seguros.
Bana her şeyi kendime saklamam öğretildi.
Siempre me enseñaron a guardarme las cosas.
Dertlerimizle başkasına yük olmazdık.
A no agobiar con nuestros problemas.
Tek bildiğim şu : Eski işimde çalışırken her şey harikaydı ama şimdi boktan bir kulübede sizinleyim ve burası geyik sidiğiyle pipo tütünü kokuyor.
Todo nos iba genial cuando tenía mi antiguo trabajo, y ahora estoy con esta gente en una cabaña que apesta a pis de ciervo y a tabaco.
Ben kahve yapayım.
Voy a preparar un café.
Öyle olursa başka çükleri çekmesinler?
¿ Eso no significa que atraerían a otras pollas?
Bu insanlara gerçeği göstereceksin.
Vais a demostrarle a toda esta gente la verdad.
Çocuklar, bugün zorbaya zorbalık yapacağız.
Chicos, hoy vamos a abusar del abusón.
Bill ve ben kışkırtıcı yorumlarla Jimmy'ye yem atacağız.
Bill y yo provocaremos a Jimmy con comentarios incendiarios.
O yüzden şimdi, "rol yapma" adlı egzersize geçeceğiz!
Por eso vamos a pasar a un ejercicio llamado "juego de rol".
Greg, nasıl yapıldığını herkese gösterelim.
¡ Genial! Vamos a enseñarles a todos cómo se hace.
Çıplak ellerimle taş duvarlar örüyorum ama bende bir şairin ruhu var. Ve Ginny'mi seviyorum. "
Construyo paredes de piedra con mis propias manos, pero tengo el alma de poeta y amo a mi Ginny ".
Harika bir anneyim ve iki şahane oğul yetiştiriyorum.
Soy una madre maravillosa y crío a dos magníficos hijos.
Uzun zamandır evliyiz. Aptal değilim, o soruya cevap vermem.
Llevo tiempo casado y sé que no debo contestar a eso.
Sue'ya evliliğimizi düzeltmek istediğimi söylüyorum ama yüzeysellikten vazgeçip beni aslında neyin rahatsız ettiğini söylemiyorum. "
Le digo a Sue que quiero mejorar nuestro matrimonio, pero no estoy dispuesto a profundizar y decir lo que me molesta de ella ".
" Frank birkaç kez fazla mesai yaptı diye burnundan getirdim, hâlbuki ben de, marul kurutacağım diye çocuklarımı terk etmiştim.
"Le eché una bronca a Frank por trabajar unas horas extras, mientras yo abandonaba a mis hijos para seguir mi sueño de secar toda la lechuga del mundo".
"Karımın sofraya yemek koymak için yaptığı şeye'onun küçük hobisi'diyorum."
" Yo llamo a cómo mi mujer pone la comida sobre la mesa'su pequeño hobby'".
Bütün aileyi geçindirmek için işe girdim!
¡ Me busqué un trabajo para dar de comer a toda la puta familia!
Benden daha çok kazandığın bir iş!
¡ Un trabajo en el que te va mejor que a mí!
Şalom! Hoş geldin evime!
Shalom y bienvenido a mi hogar.
Aslında buraya sana kötü bir haber vermeye geldim.
En realidad, he venido a darte malas noticias.
Seni çıkarmak zorundayız.
Vamos a tener que despedirte.
Beni kovuyor musunuz?
¿ Vas a despedirme?
Uyuşturucu kullanımın performansını ciddi etkiliyor.
Tu consumo de drogas afecta gravemente a tu rendimiento.
Şimdi müsaadenle. Karıma onu boşadığımı söylemeliyim.
Si me disculpas, tengo que decirle a mi mujer que me divorcio de ella.
Rock için hazır olun.
¡ A dar caña!
Herkesin kulağı çınladı mı?
¿ A que se os han destapado los oídos a todos?
Sahneye sağlam heriflerden oluşan müthiş bir üçlü geliyor. Solistlerini gitgide daha çok takdir ettiğim bir grup.
Vamos a escuchar a un potente trío de tíos legales, encabezados por un joven al que he llegado a admirar.
O herifle tanışmak isterdim.
Dios, me encantaría conocer a ese tío.
Sümsükler cezalandırılmaya gelmiş.
Veo que los nenazas han venido a recibir su castigo.
Baban fil mi sikmiş?
¿ Tu padre se folló a una elefanta?