Çay mı traduction Espagnol
5,362 traduction parallèle
- Buzlu çay mı istersiniz kola mı? - Fark etmez.
- ¿ Quieren té frío o una gaseosa?
Çay mı?
¿ Té?
Kahve mi tercih eder yoksa çay mı?
¿ Prefiere café o té?
Kalkmalı mıyım çay, pasta ve dondurmadan sonra? Yaşadığımız ânı sürüklemeye bir çıkmaza?
Debería después del té y pasteles y hielos... tener la fuerza de forzar el momento a su crisis.
Bu nadir Seylan çayı biz doğum günü için aldım.
El té raro de Ceilán que te compramos en tu cumpleaños.
Kobrayı çayıra salarım.
Mortadela con aceitunas.
Yani bu çay yapraklarını okuduğunuz anlamına mı geliyor?
¿ Entonces usted lee las hojas de té?
- Hay sıçayım!
- ¡ Mierda!
Hay sıçayım!
¡ Carajo!
Hay sıçayım içine.
Mierda. Mierda.
Bir bardak çay alır mısın?
¿ Quieres una taza de té?
Sıçayım.
Mierda.
Hay sıçayım. Harika!
Oh, mierda. ¡ Genial!
Çayır mı?
¿ Pradera?
Biz arkadaş değiliz, ben senin yeni güvenlik battaniyen değilim ve kesinlikle senin yeni Çayır'ın olmayacağım.
No somos amigas, no soy tu nuevo manto protector, y definitivamente no voy a ser tu nueva Pradera.
Sana bir fincan çay yapayım mı?
¿ Quieres que te prepare una taza de té?
- Sıçayım Gallinger ya.
Mierda, Gallinger.
Ben bir fincan çay bulacağım, oturup rahatlayacak ve bu gazeteyi okuyacağım.
Voy a tomarme una taza de té, a sentarme y a relajarme, y a leer este periódico.
Kahvaltı yapacağım, bir çay içebileceğim biri.
Alguien con quien desayunar, tomar una taza de té.
Sana papatya çayı yaptım.
Te he preparado un té de camomila.
Ağzınıza sıçayım ulan sizin!
¡ Malditos cabrones de mierda!
Dinle, Red, hiç çayım yok.
Quiero decir, el jurado, que van a comer esto,
- Çay isteyen var mı?
- ¿ Alguien quiere un poco de té?
- Sana bir çay yapayım.
- Te prepararé algo de té.
Sıçayım ya, herkes ölümle burun buruna gelince aslan kesiliyor.
Mierda, todos son valientes si están a punto de morir jodidamente.
Çay hakkımı da daha sonra kullanırım.
Dejamos para después ese té.
- Biraz daha çay alır mısınız?
- ¿ Desea más té?
Tamam, ben biraz çay yapacağım, Siz de çay ister misiniz?
Bueno, voy a hacer té. ¿ Queréis?
Albay, çayınızı aldım.
Coronel, le he traído su té.
Çayını hazırlayacağım.
Le haré su té.
Sıçayım!
Mierda.
Bir buzlu çay alayım.
Yo quiero un té helado.
Hay sıçayım.
Oh, mierda.
Çay yaptım.
Toma un poco de té.
Sanırım mağazada da tek çay içen benim.
Soy el único en la tienda.
Ben size çay koyayım mı?
¿ Puedo traeros té?
Çay alayım Martin.
Té, por favor, Martin.
Yarın onları çayıra taşıyıp satacağım.
La llevaré al campo mañana y la venderé.
Hayır kızım, sen zaten çok şey yaptın. Kızım, çay içelim mi?
No, hija mía, ya has hecho mucho por mí dime, ¿ vas a tomar té?
Neden hayali çay yapmak zorundayım ki?
¿ Por qué tuve que hacer té negro imaginario?
Beni evden dışarı attığında Earl Grey çayı içmeye başladım. Geçmişimi unutmanın ve üst tabakadan biriymişim gibi davranmanın bir yoluymuş gibi görüyordum.
Después ella me echó, me obligué a beber Earl Grey de Fortnum como una forma de olvidar mi pasado y parecer más rico.
Bugün benim çayım!
Hoy yo hice el té.
- Biraz daha çay koyayım mı Bay Rossi?
¿ Le sirvo más te, Sr. Rossi?
Hay sıçayım. Kamera açık mıymış?
Oh, mierda. ¿ La cámara estaba encendida?
Acaba bir fincan çay alır mıydınız?
Me preguntaba si querría una taza de té.
Sıçayım ya.
Mierda.
- Yeni çay yapmıştım.
- Acabo de hacer el té.
Çay yapayım.
Haré un poco de té.
- Sanırım sırada bir fincan çay var.
- Creo que amerita tomarse un té.
Sanırım bu da bir fincan çayı hak eder.
Creo que eso amerita un té.
- Ona bir fincan çay yaparım.
- Le prepararé una taza de té.