Ölmüş olmalı traduction Espagnol
464 traduction parallèle
Oh, Hans, ölmüş olmalı.
Hans, está muerto.
Yere çakılınca ölmüş olmalı.
Habrá sido el choque.
Çoğu ölmüş olmalı.
Muchos deben de haber muerto, también.
Ölmüş olmalıydım.
Debería estar muerto.
Kan kaybından ölmüş olmalı.
Se ha desangrado.
Hemen ölmüş olmalı.
Murió... al instante.
- Sen ölmüş olmalısın.
- Debes estar muerta.
- Şu tipe göre ölmüş olmalıyım. - Ne tipi?
Según ese personaje debería estarlo.
Ailen senin için ölmüş olmalı. Alçakgönüllü olmalı ve dua etmelisin.
Y estarás entre los humildes para predicar, trabajar.
av tüfeği yok ölmüş olmalı her taraftan yaklaşıyorlar ona yaklaşık 5 dk daha vereceğim.
Han debido de matar a los guardas. Llegan por todos lados. Les doy cinco minutos.
Ölmüş olmalı.
Debe estar muerto.
Şoktan ve kan kaybından ölmüş olmalı, başka bir açıklaması yok.
Debió morir de conmoción y hemorragia.
Ölmüş olmalıydım.
- Yo debería estar muerto...
Gardiyanlar ölmüş olmalı, ama mahkumlar değil.
Los guardias deben haber muerto pero no los prisioneros.
Cenazeci izleri kapatmıştı. Kan kaybından ölmüş olmalı. Doktor öyle söyledi.
Según el médico, debió sangrar antes de morir.
Anında ölmüş olmalı.
Debió morir instantáneamente.
Ölmüş olmalı. Nerede bu adam?
Debe estar muerto. ¿ Dónde está?
Çok genç ölmüş olmalı.
Era joven para morir.
Yanılmıyorsam, çoktan ölmüş olmalılar.
Si no me equivoco, ya están muertos.
Öyleyse... ölmüş olmalıyım.
Entonces yo debo... debo estar muerto.
Ölmüş olmalı.
Debe de estar muerto. Yo...
Biri ölmüş olmalı.
¿ Crees que alguien murió?
Sen ölmüş olmalıydın.
Se suponía que estaba muerto.
Şimdiye kadar ölmüş olmalı.
Ya debe de estar muerto.
Birisi ölmüş olmalı.
Debe haber muerto alguien.
Bana göre kalp krizi. - Zavallı korkudan ölmüş olmalı.
Este pobre hombre debió morirse de miedo.
Bir yerlerde ölmüş olmalı. Belki bir çalışma kampında.
Murió o desapareció en algún lugar o en un campo de trabajo.
Stronsiyumlu kemikleri yemiş ve bu yüzden ölmüş olmalı.
Comió sus huesos y por eso murió.
Ölmüş olmalı.
Debe de estar muerto.
Korkudan ölmüş olmalılar. - İnanılır gibi değil.
Murieron del susto.
Ölmüş olmalı artık.
Quizá ya esté muerto.
Güçleri de kendisiyle ölmüş olmalı.
Sus podéres deben haber muerto junto con él.
- Ölmüş olmalı.
- ¿ Tienes testigos?
Ölmüş olmalı.
Habrá muerto.
Anında ölmüş olmalı.
Debe haber muerto casi instantáneamente.
- Ölmüş olmalı, değil mi?
- Entonces, se moriría, ¿ no?
Hemen ölmüş olmalılar.
¿ Ellos?
Toramatsu, açlıktan ölmüş olmalısın, Toramatsu!
Toramatsu, debes estar hambriento.
- O halde senin milyonlarca hücren ölmüş olmalı!
Tú debes perder un millón, por lo tonto que eres.
Yanılmıyorsam, çoktan ölmüş olmalılar.
O mucho me equivoco o ya los han liquidado.
Bay Jadot şimdiye kadar ölmüş olmalı
El Sr. Jadot tal vez ya esté muerto.
Ölmüş olmalılar.
Deben estar muertos.
Yazarken ölmüş olmalı.
Debiö de morirse mientras lo grababa.
Çalılarda bir hafta,... şimdi ölmüş olmalılar.
Llevan allí una semana Ya estáran muertas
Eğer öyleyse, Josey Wales ölmüş olmalı.
En ese caso, Josey Wales está muerto.
Ölmüş olmalı... Biliyorum...
Tiene que estar muerto.
Ölmüş mü olmalıydım?
¿ Muerta?
- Ölmüş olmalı.
- Debe estar muerta. No se mueve.
Ölmüş olmak ne kadar güzel olmalı.
Debe ser estupendo estar muerta.
Ölmüş olmalı!
Debe estar muerto!
Koryu ölmüş olmalı.
Ya estará muerta