Özgürlüğe traduction Espagnol
663 traduction parallèle
Yasaya göre, özgürlüğe bir günü vardı.
Según la ley, tiene derecho a un día de libertad.
Onları daha ileriye taşısak bizi takip etmezler mi? Huzura ve güzelliğe... Barışa ve özgürlüğe...
¿ Nos seguirán a los que los llevemos más allá de ellos mismos... donde haya gracia, belleza, alegría y libertad?
Tüm yelkenleri açın ve bizi özgürlüğe götüren rüzgarla doluşunu izleyin.
Desplieguen esas velas... y vean como se llenan del viento que nos llevara hacia la libertad.
- Bu merdivenler nereye çıkıyor? - Özgürlüğe değil.
- ¿ Adónde conduce esa escalera?
İkinci Dünya Savaşının yaklaşmasıyla tutsak Avrupa'daki gözler, umutla veya umutsuzlukla Amerika'daki özgürlüğe çevrilmişti.
Con la llegada de la Segunda Guerra Mundial la Europa prisionera volvió los ojos con esperanza o desesperación hacia la libertad de EE. UU.
Ama eğer bana Ali Baba ve haramilerinin nerede saklandıklarını söylersen,... belki özgürlüğe giden bir yol bulunabilir.
Pero si me dices dónde está el escondite de Alí Babá habrá un camino hacia la libertad.
Babanın intikamını al ve halkını özgürlüğe kavuştur.
No puedes escapar a tu destino. Venga a tu padre y libera a tu pueblo.
Güzel, çünkü özgürlüğe taparım.
Mejor, porque a mí me encanta la libertad.
İlk uçuş,... özgürlüğe doğru gideni, bu sefer çokçaydı.
Volar por primera vez, y hacerlo hacia la libertad, resulta ser mucho.
Bu, sözde adam. Siz ikiniz beni tuzağa düşürdünüz, ben kodese, o özgürlüğe!
Usted y este hombre este supuesto hombre me han incriminado a mí para que él quede libre.
Senin için tam bir özgürlüğe kavuşma partisi yapacağım.
¡ Taxi! Ya verás qué fiesta de bienvenida.
Sonra aşk geldi ve ruhumu özgürlüğe kavuşturdu. "
Fue entonces cuando el amor vino a liberar mi alma ".
Özgürlüğe inandığın gibi.
Me gustaría que creyeses en la libertad.
özgürlüğe inanıyorsun.
Cree en la libertad.
ortada olan tek şey tek suçu özgürlüğe aşık olan... bir Fransız vatandaşının... bilinçli olarak öldürülmek istenmesidir.
Uno que, en su arrogancia y altivez... no tuvo pudor en asesinar a un hijo de Francia... cuyo único delito fue su amor por la libertad.
Özgürlüğe kavuşmamız için silah ve mermi gerekli.
Necesitamos armas para salir de aqui.
Özgürlüğe saygı duyarım. Dahası özgürlüğe aşığım.
Respeto la libertad, aún más, amo la libertad.
Ölümümden önce tüm insanları özgürlüğe ulaştıracak kurtarıcıyı görmek istedim.
La de que antes de morir, veré al libertador, que dára la libertad a todos.
Özgürlüğe susayan herkes bizimle gelebilir.
Todos aquellos sedientos de libertad pueden venir con nosotros.
O sırada kuzeyde Paris'i özgürlüğe kavuşturuyorlardı.
En ese entonces, en el norte, estaban liberando a París.
Anlaşılan, kaçmamak özgürlüğe giden tek güvenli yol.
Esperar parece ser la única salida segura que nos queda.
Bana göre, bu mezarlık.. .. özgürlüğe giden yol.
Para mí, aquel cementerio era las afueras de la libertad.
Yol uzun ve karışık ama özgürlüğe çıkıyor.
Ha sido difícil pero... al final está la palabra libertad.
Düşen her bomba onları sona daha da yaklaştırırken bizi de özgürlüğe yaklaştırıyor.
Cada bomba que cae les acerca al final y a nosotros más cerca de la libertad.
Özgürlüğe ve istediğin gibi yumurtalarına git.
Sed libre y comed los huevos como màs os gusten.
"Özgürlüğe ve insanlığa bağlı bir Almanya."
"Una Alemania de determinación, de libertades, de humanidad".
Gazeteler yazacak ; dürüst Mazzuolo, hapsi, çarpık özgürlüğe tercih etti.
- ¡ Llévenselo! Los periódicos lo contarán. Mazzuolo, un hombre honesto, prefiere la cárcel a la libertad corrompida.
Ben huzura kavuşacağım acılardan özgürlüğe kavuşacağım
Es hacia la paz adonde voy... hacia la libertad de este dolor espantoso.
- Fransa bize her zaman özgürlüğe giden yolu göstermiştir
Francia siempre nos ha mostrado el camino de la libertad.
Özgürlüğe inanır mısın?
¿ Crees en la libertad?
Onlar özgürlüğe inanan herkesin ortak düşmanıdır.
Son el enemigo común de todos cuantos creemos en la libertad.
yalnızlığa ve özgürlüğe.
soledad y libertad.
Çünkü istediğimi yapacak özgürlüğe sahip değilim.
Pues porque no soy libre para hacer lo que quiera.
Biraz özgürlüğe, biraz- -
En parte en la libertad, en parte...
Ama tüm içgüdülerim diyor ki Bay Flint'in özgürlüğe karşı olan antika hisleri, bir aksaklık olursa, yeniden ortaya çıkabilir.
Pero mis instintos me dicen que el arcaico sentido de la independencia del Sr.Flint puede reemerger eventualmente, con resultados catastróficos.
Ama bu insanlar çok fazla özgürlüğe gereksinim duyarlar.
Pero esta gente necesita mucha libertad.
Seks partileri özgürlüğe açılan kapıdır.
¡ Las orgías son el camino hacia la libertad!
... özgürlüğe, kuş seslerine ihtiyacım vardı.
... de libertad, del pecado original, del canto de los pájaros!
"İnsanlık tarihi zorunluluktan özgürlüğe süreğen bir devinimdir." Kötü Unsurlar : Gerici Tepki Revizyon Polis-Yankiler-TAPON EJDERLER
La historia de la humanidad... va siempre del reino de la necesidad hacia el de la libertad.
Eğer bu işkence sona erecekse özgürlüğe kavuşacaksak zorluklara göğüs germeliyiz, kendimizi feda etmemiz gerekse bile.
Si nuestro tormento debe cesar, si la libertad tiene que volver, debemos coger el toro por los cuernos, a costa de sufrir.
Özgürlüğe, deli damgası vurularak esir alınmaya değil.
Libertad, no que me encerraran por estar loco.
Gelirsiniz, kalırsınız, gidersiniz. Tam özgürlüğe sahipsiniz.
Tranquilo, está usted en su casa.
Şunu bil ki, özgürlüğe giden yol lekesiz olmalıdır.
que debe comprender el camino de la libertad debe ser pura.
İki hafta önce, özgürlüğe gerek yoktu.. ama şimdi buna çok ihtiyacın olmalı.
Dos semanas atrás usted no necesitaba Ia libertad, pero ahora Ie es muy necesaria.
"çürümüşlüğe karşı ve liberalizme karşı " ve ayrımsız özgürlüğe karşı! "
"Haz la guerra a la corrupción, la guerra al liberalismo y a la libertad dada a tontas y a locas."
Neden özgürlüğe ihtiyaç duyuyorsun?
¿ Para qué necesitas libertad?
Adım adım özgürlüğe çıkıyordum.
Subí y subí hacia la libertad.
Bilim insanları için... savaş... en yaratıcı ve en parlak girişimlerini hayata geçirebilekleri gerçek özgürlüğe kavuşulması anlamına gelmektedir. Örneğin :
Para el científico, la guerra significa que tiene campo libre para llevar a cabo sus más brillantes y extraordinarios experimentos.
Özgürlüge aliºiksiniz.
Están acostumbrados a mucha libertad.
Özgürlüge gel.
Ven a la libertad.
Farklı gruplardan oluşan şehirdeki Fransız Direnişi, Müttefikler'in kapı eşiğinde olmasıyla birlikte can havliyle özgürlüğe giden yolda çabalıyorlardı.
CON LOS ALIADOS PRÁCTICAMENTE A SUS PUERTAS, LA RESISTENCIA FRANCESA EN LA CIUDAD, COMPUESTA POR MUCHOS GRUPOS DIVERGENTES,
özgür 86
özgürlük 258
özgürsün 105
özgürüm 106
özgür adam 18
özgürsünüz 27
özgürüz 59
özgürlük anıtı 18
özgür değilsin 19
özgür mü 21
özgürlük 258
özgürsün 105
özgürüm 106
özgür adam 18
özgürsünüz 27
özgürüz 59
özgürlük anıtı 18
özgür değilsin 19
özgür mü 21