Üstesinden traduction Espagnol
5,938 traduction parallèle
Tamam. Her şeyin üstesinden gelebilirim.
Puedo con todo.
Bir yumruğa davetiye çıkardığında üstesinden gelebileceğini gösterirsin.
Cuando invitas a un golpe, quieres decir que puedes aguantarlo.
Bunu üstesinden gelebilirim.
Puedo ocuparme de esto.
Kontrollü bir deneyde yalnızca bir tane değişken bulunabilir. Bu yüzden seni cinsel yeterliliği bir etken olmayan bir kadınla eş yapmamız gerekiyor. Daha önce böyle sorunların üstesinden gelmiş biriyle.
En un experimento controlado solo puede haber una variable, así que necesitamos que lo hagas con una mujer cuya competencia sexual no es un factor, alguien que haya tratado antes con este problema y tenga algunas ideas de cómo curarlo.
- Bunun üstesinden gelmek istiyorum.
Yo... - quiero acabar de una vez. - Muy bien.
Gemma'ya yardımlarınız ve diğer işlerin üstesinden geldiğiniz için teşekkür ederim.
Gracias por ayudar a Gemma a ocuparse de todo.
Lakin... İkimiz birlik olursak sadece Kuzeyliler karşısında değil, ayriyeten Mercia karşısında da hepsinin üstesinden gelebiliriz.
Pero... si tú y yo nos juntamos, no sólo contra los Norteños, sino también contra Mercia, seguramente lo superaremos.
Biliyoruz ki keşfedilecek daha başka dünyalar da var ve birlikteyken bunun üstesinden geleceğiz aile bağlarıyla daha bir bütün olacağız. Senin sürüsüyle oğlun var ve gördüğün üzere, benim de sürüsüne bereket kızım.
Ya sabemos que hay otros mundos por descubrir, y debemos descubrirlos juntos, unidos aun más por los lazos de familia... porque tienes muchos hijos y, como pueden ver, yo tengo muchas hijas.
Yaşamımızı ve gücümüzü tehdit eden Ragnar Lothbrok'un büyüsünün üstesinden gelmeliyiz.
debemos vencer la magia de Ragnar Lothbrok, la cual amenaza nuestro poder y supervivencia.
Kullan at bir telefon çalışıyor, ama trilyon dolarlık bir robot üstesinden gelemiyor.
Un teléfono móvil de usar y tirar funciona, pero una robot billones de dólares no puede pasar.
Eğer baltayla üstüme gelen herkesi vursaydım evrak işlerinin üstesinden asla gelemezdim.
Si me tiro todo el mundo que vino a má con una hacha, nunca conseguiráa a través de la documentación.
Bu sadece hayatın, ölümün üstesinden gelme şekli.
Sólo es una forma en que los vivos sobrellevan la pérdida.
çok korkunç şeylerin üstesinden geldim.
He superado muchas cosas espantosas.
- Okul, ona yapabildiklerini sanki problemmiş gibi gösteriyor ve sanki üstesinden geliyorlar. Doğru.
- Ella es tan capaz- - y la escuela solo la trata como si ella fuese el problema y como si fuesa algo con lo que tienen que lidiar.
Peter iktidarsızlığının üstesinden gelmene yardımcı olacağım.
Peter, te ayudaré a vencer a la impotencia.
İkinci olarak da, üstesinden geldim.
Segundo, lo manejé.
Ama bir kütle spektrometresinin üstesinden layıkıyla gelebildiğini duydum, Pat.
Pero escuché que manejas muy bien el espectrómetro de masas, Pat.
Ani gidişinin sebebinin, gelin olmanın üstesinden gelemediğinden...
La historia para tu brusca partida es esta :
'Tutku, güç ve hünerinin sınırlarını bilerek,'üstesinden gelir ama çaresizliğini gizlemez.
" Conociendo todos los límites de la pasión, del poder, del arte, dominándolos, pero sin poder ocultar su profunda desesperación.
Henüz ona her şeyi anlatmadık ama o akıllı bir çocuk, üstesinden geleceğine eminim.
No le hemos contado nada aún, pero es un chico listo así que seguramente lo ha averiguado.
İnsanlar her zaman korkularının üstesinden gelmişlerdir.
Las personas superan sus miedos todo el tiempo.
Son birkaç aydır çok şey yaşadılar. Ve şimdi de dedeleri... İki gençten bunun üstesinden gelmesini nasıl bekleyeceğimizi bilmiyorum.
Estos últimos meses, han sido demasiado para ellos, y ahora su abuelo... es solo... no sé como podemos esperar que dos adolescentes manejen todo esto.
Roof, eğer biri seni fena halde korkutuyorsa ama hayatını değiştirecek bir ödüle giden yolda önündeki tek engel de o ise üstesinden gelmenin en iyi yolu nedir?
Hey, Roof, cuando alguien es súper intimidante, y es el único obstáculo en el camino para que recibas la recompensa de tu vida,
Sean, neler hissettiğini tahmin edemiyorum ama inanıyorum ki senin olağanüstü yeteneklerin inanılmaz acıların üstesinden gelecektir.
Sean, no puedo imaginar cómo te sientes, pero creo que tus extraordinarios dones prevendrá un innmenso dolor a lo largo del globo.
Golfte bile dokuz deliğin üstesinden zar zor geliyorsun.
¡ Apenas soportas los nueve hoyos del golf!
Şu adada, sizin varoluşunuzda bazılarının kötülük dediği diğer taraftan korku olarak da bilinen mağlup edilmesi zor olanlar bulunur. Yolculuk sona ermeden önce hepsinin üstesinden gelinmeli.
En esta isla habita todo lo que queda invicto lo que, en tu existencia, algunos llaman el mal también conocido como el miedo todo lo cual debe finalmente superarse antes de que pueda iniciarse el viaje.
Onunla konuşmalı, üstesinden gelmelisiniz.
Deberías hablar con él, discutirlo.
Çünkü karşına çıkan her şeyin üstesinden gelebileceğini biliyordum.
Porque siempre supe que podrías conquistar cualquier cosa en el mundo.
Yani ne oluyorsa, başına neler geliyorsa üstesinden birlikte geliriz tamam mı?
Así que sea lo que sea, lo que éste pasando, vamos a superarlo juntos, ¿ de acuerdo?
Hepsinin üstesinden nasıl geliyor bilmiyorum.
No sé cómo lo está haciendo todo.
Çünkü sen sürekli parti falan yapıyorsun ve bu çok havalı fakat... Ben üstesinden gelemiyorum.
Porque sigues con todo ese rollo fiestero, y está bien, pero no puedo aguantarlo.
Bence Sam üstesinden gelmek için bazı hatıraları engelledi. Hafta sonu ise...
Solo... creo que Sam bloqueó cosas para tratar de hacer frente, y este fin de semana, que va a estar relajado,
Bu şekilde üstesinden gelirsin.
Así es como vas a recuperarte.
Lezbiyen olmadığım çok açık. ve eğer okuldan birisi bunu çakarsa, ifşa oluruz. Onlar idam cezasının üstesinden gelebilirler.
Está muy claro que no soy lesbiana, y si todos los del instituto se enteran de que estamos fingiendo, puede que superen su oposición a la pena de muerte.
Haven hep üstesinden gelir.
Haven siempre lo hace.
Sensiz nasıl üstesinden geleceğim tüm bunların?
¡ ¿ Cómo haré todo sin ti? !
Şu bir kaç ay senin için çok yoğun geçti, Ama çok iyi üstesinden geldin.
Mira, sé que han sido un par de meses muy largos para ti, pero has sido muy trabajadora.
Çocuk ilk toplantısının üstesinden geldi, Ghost.
Oye, el chaval se portó en la reunión, Ghost.
- Bak, eğer üstesinden gelemeyeceğini hissedersen, bir işarete ihtiyacımız olacak.
- Tienes razón. - Si crees que se te escapa de las manos, necesitamos una señal.
Bunun üstesinden gerçekten iyi geldin, Peralta.
Has llevado esto muy bien, Peralta.
Ne olursa olsun üstesinden geleceğiz.
Lo que sea que venga, lo superaremos.
Kötü günler geçiyor olsa bile üstesinden gelecektir.
Si ha tenido unos días malos, creo que tiene un pase.
- Pernell üstesinden gelecektir.
Pernell puede hacer muchas cosas a la vez.
Merak ediyorsan söyleyeyim,... hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, üstesinden de gelemeyeceğim.
Quiero que sepas que nada va a ir bien y que no voy a superar esto algún día.
Daha önce başka şeylerin üstesinden gelmiştik...
Quiero decir, nos hemos enfrentado a otras situaciones en el pasado
Kurnaz hostes kaltak onun üstesinden geldiğini düşünmüş olmalı.
¿ Esa puta y escurridiza azafata... pensó que iba a poder con él?
Gerçek karmaşa nedir gördüm ve üstesinden gelmesini de biliyorum.
He visto como se ve el caos total... y sé cómo ganarle.
- Kim üstesinden gelemeyeceğini söyledi?
¿ Quién dijo que no lo lograría?
Ama üstesinden geliriz.
Pero lo superamos.
Sen de bunun üstesinden geleceksin.
Tú lo superarás.
- Onun için çok zordu, ama üstesinden geldi.
Fue duro para él, pero lo superó.