Şarap mı traduction Espagnol
2,325 traduction parallèle
Şarap mı getirdin?
¿ Trajiste vino?
- Şarap mı?
- No hay sangre. - Es vino.
Bu şarap mı?
¡ Es vino!
Hala kırmızı şarap mı içiyorsun?
¿ Siempre tomabas vino tinto?
Kırmızı şarap mı, be- - Ne?
Una botella de tinto, una de... ¿ ¡ Qué!
Şarap mı alırsın?
Uh, ¿ vino?
Bu saatte şarap mı içiyorsun anne!
¿ Ya estás dándole al oporto?
Bira mı, şarap mı?
¿ Cerveza? ¿ Vino?
Dün gece şarap almaya gidince, Carson'ın geçmişini araştırmaları için merkezi aradım. Her ihtimale karşı.
Anoche cuando fui a por más vino, llamé a la estación para pedir que investiguen a Carson, solo por si acaso.
Biraz kırmızı şarap alırdım. Çeyrek bardak kadar. Bir de tahta kaşık.
Tomaría algo de, vino rojo, cerca de un cuarto de taza, luego cogería una cuchara de madera.
Bir şişe daha şarap açacağım.
Abriré otra botella de vino.
Şarap garsonluğu tecrübesi olan bir kâhyaya tabii bir de hizmetçiye ihtiyacımız var.
Necesitamos un mayordomo con experiencia como sumiller, y una ama de llaves para facilitar las cosas discretamente.
- Şarap garsonluğu tecrübeniz var mı?
- ¿ Tiene experiencia como sumiller?
- Olur, Bir bardak şarap, kızım?
- Ah, vale, ¿ una copita de vino, chiquilla?
Çiçekler, şarap ve mumlar bu dünyada bütün masalarda var mı sanıyorsun?
¿ Crees que hay flores, velas y vino en las mesas de todo mundo?
Size, karıştırılmış şarap efsanesini anlatayım.
Permítanme decirles sobre la leyenda del vino mezclado.
Şarap karışım uzmanı Ahn Do Hyun'un gizli silahı Jindo kırmızı şarap.
El arma secreta del experto del vino mezclado, Ahn Do Hyun, es... el vino tinto Jindo.
Ev yapımı şarap hiç fena değil. Bir kadeh?
El vino de la casa no está mal. ¿ Sólo una copa?
Biraz daha şarap alır mısınız?
¿ Le sirvo el vino?
Eğer evde olsaydım, aptal, pahalı bir doğum günü partisi planlardım ve sizler de bana hediyeler ve şişelerce şarap alırdınız.
Si estuviera en casa estaría planeando una fiesta estúpida y ustedes me estarían comprando regalos.
Livorno'ya bir şarap satışına mı gidiyorsun?
¿ Una subasta de vinos? ¿ En Livorno?
İnsanlar abartıyor. - Biraz şarap alır mısın Paul?
Y no es tan malo, no exageremos.
Şarap tadımına bizi de davet etmesi ne kadar tatlı.
Fue muy amable de su parte invitarnos a la degustación de vinos.
Şarap ve silah bakımı mı?
¿ Bebiendo vino y limpiando armas?
Sanırım şarap alabilirim di mi?
- Puedo tomar vino cierto Tania. - Así es
Şarap tadımından çıktım, biraz çakırkeyiftim, ama kontrolüm yerindeydi.
Salí de aquel lugar, un poco borracho pero no descontrolado.
Fransa'ya gelince şarap ve biftek yiyeceğimizi sanmıştım.
Pensé que nos darían vino y carne cuando llegáramos a Francia.
Kırmızı şarap diyince aklıma arkadaşım Veeraiah geldi.
El vino tinto me recuerda a mi amigo Veeraiah.
Burası şarap mahzeni mi sanki, çeyrek yarım full olsun?
¿ Dirás un cuarto la mitad y todo?
# Somunlar ve balıklar, ekmek ve şarap # # Teşekkürler Tanrım, akşam yemeği için # # Hadi yiyelim, hadi yiyelim #
â ™ ª roscas y peces pan y vino â ™ ª â ™ ª gracias, Dios es la hora de cenar â ™ ª â ™ ª así que vamos a comer, oh, vamos a comer â ™ ª
Küveti doldurdum, bir bardak şarap koydum, John Legend'ı açtım ipek bornozumu üzerimden atıp vücudumun her santimetrekaresini köpüklere teslim ettim.
Me preparé un baño me serví una copa de vino, puse un disco de John Legend. Luego me quité la bata de seda y dejé que las burbujas cubrieran cada centímetro de mi cuerpo.
Şarap barı mı?
- ¿ Vinoteca?
O pisliğin şarap yerine tekrar gitmeme konusunda anlaştık mı?
¿ Estamos de acuerdo en no volver nunca más a la vinoteca de ese gilipollas?
Benim tek ilgi alanlarım şarap içmek ve insanları yargılamak.
Mis únicos intereses son beber vino y juzgar a la gente.
Şarap arası vermek isteyen var mı?
¿ Alguien quiere hacer un descanso con unas copas de vino?
Ben çok iyi saklanırım. İçeri girip şarap içmek ister misiniz? Evet.
Soy muy bueno escondiéndome. ¿ Queréis esconderos dentro y beber vino? Así pues... ¿ os vais a meter todos con Sam ahora que lo hemos dejado?
Şarap barına mı geldik?
¿ Un bar de vinos?
Sadece bütün bıçaklarım,... yarım şişe şarap, ve tek düğmeli ateş tabancası.
Solo... todos mis cuchillos, media botella de Merlot, y un juego de apretar el botón de incendios.
Şarap içmem lazım.
Necesito vino.
Ben varım, yanımda bir vazo şarap ve yanımdaki küçük ıslak ayının kustuktan sonra gelen kokusu.
Solo yo, un vaso lleno de vino, un hediento y húmedo oso que acaba de vomitar una chancleta.
Beni hayatta tutan tek şey ayırdığım çok az şarap.
La única cosa que me mantiene con vida es este poquito de vino que estoy guardando.
Ben gidip beyaz şarap alayım.
Yo llevaré el vino blanco.
Biraz şarap alır, küçük bir ateş yakarım ve önünde diz çöküp yüzüğü uzatırım.
Un poco de vino junto al fuego. Y espero que todo termine bien.
Ona çok değer veriyorum ve 2.5 kadeh kırmızı şarap içtim. Yani bu demek oluyor ki ; şu an gidip dudağına yapışacağım ve harika olacak.
Él me interesa mucho y me tomé dos copas y media de vino tinto, y eso significa que iré a besarlo ahora mismo y será maravilloso.
Ben de bir kadeh beyaz şarap alayım.
Quisiera una botella de vino blanco.
Avignon'da tanıdığım bir şarap tüccarı.
Un viticultor que conocí en Avignon.
Şarap dolabım!
¡ Mi nevera de vinos!
Şarap dolabıma yaptıklarından sonra Stan için kendimi riske mi atayım?
¡ ¿ Crees que voy a arriesgar el cuello por Stan, después de lo que le hizo a mi nevera de vinos? !
Biraz şarap içmem lazım.
Creo que voy a necesitar una copa de vino...
Akşam yemeğinde şarap içmemem lazım.
Yo debo... Podría tener que saltarme el vino en la cena.
Siz ahmaklar ruhlarınızı ve zihinlerinizi genişletirken, ben de "İtalyan Şarap Tadımı" ile karaciğerimi genişleteceğim.
Bueno, mientras ustedes, cabezas huecas expanden sus mentes y almas, yo estaré expandiendo mi hígado en "Degustación de Vinos Italianos".