English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ Ş ] / Şey için

Şey için traduction Espagnol

56,099 traduction parallèle
Şey için... Kanyon Kadınları.
Mujeres del cañón.
Safkan ve dibine kadar nefret hissediyorum o şey için.
Siento puro... maldito... odio hacia esa cosa.
Her şey için.
Por todo lo que ha pasado.
Senin burada oluşun önemli büyük bir şey için Yani lütfen üzgün olma.
El que tú estés aquí es algo grande, tremendo, así que no lo sientas.
Yaptığımız şey için asla kredi almayız.
Nunca tomamos ningún crédito por lo que hacemos.
Bizi daha güçlü yapan şey için.
¡ Por lo que nos hace más fuertes!
" Joe, her şey için üzgünüm.
" Joe, te pido una disculpa por todo.
Düşünüyorum ve Rosa'yla ilgili olan her şey için çok üzgünüm.
He estado pensando y lo siento mucho por toda la mierda sobre Rosa.
Her şey için sağ ol Holly.
Gracias por todo, Holly.
Her şey için.
Lamento todo.
Kusura bakma şey için...
Lo siento por... ya sabes.
Paige, teşekkürler. Her şey için.
Y, Paige, gracias por todo.
Rebecca için... her şey için.
Rebecca... todo.
Sadece söyleyeceğim şey için seni hazırlıksız yakalamayı umuyordum.
Esperaba desarmarte para lo que voy a decir.
Askıya alındın! O kayıtları bana getireceksin ki böylece sıradaki şey için hazırlıklı olabileyim.
Me darás esos registros para poder prepararme para lo que venga.
Her şey için onu suçladın!
- ¡ Le culpabas de todo! - Callaos.
Belki de çevreme bakınınca bir şeylerin yanlış gittiğini görüyorum ve merak ediyorum acaba düzeltmek için bir şey yapabilir miyim.
Quizá hace tiempo vea cosas que están mal a mi alrededor y me pregunte si no hay nada que pueda hacer.
Belki senin için her şey daha kolay olurdu, eğer ben...
Quizá todo sería más fácil para ti si yo no...
Bir gün, restoran için benden birkaç şey istedi ama ben yapamadım.
Un día, me pidió que hiciera unas compras para el restaurante, pero yo no podía.
Her neyse, sen diğer seçeneklere karşı açık fikirli ol ve yakında tekrar çalışmak için bir şey bulalım, tamam mı?
Como sea, ¿ por qué no mantenemos una mente abierta y buscamos algo en lo que colaborar pronto, de acuerdo?
- Bu senin için sevdiğim şey.
Eso es lo que amo de ti.
Pekala, bazılarım var. Ekstra havlu sizin için, Sıcaklık iyi olmalı, Ancak, bazı battaniyelere ihtiyacınız varsa Ya da bir şey, onlar Dolap.
Muy bien, tengo algunas toallas extra para ti aquí... la temperatura debería de estar bien, pero, si necesitas algunas mantas o algo así, están en el armario.
Bilmenizi istediğim bir şey var, ben sizin için buradayım.
Solo quiero que sepas que estoy aquí para vosotros.
Sence o adam sana gıcıkça davrandığın için bir şey mi yaptı?
¿ Crees que ese tío te hizo algo porque fuiste un capullo rabioso?
Size bir şey söylemek için geldim sisteminiz biraz olsun bize yarım etseydi benim bir şey yapmama gerek kalmayacaktı.
Estaba aquí para decirle que tu sistema nos ayudó un poco No tendría que hacer nada.
Cuma sabahı ilk adım atılacak. Böyle adamların bir daha kimseye böyle bir şey yapamaması için çok ciddi bir adım bu.
El viernes por la mañana es el primer paso en una serie de pasos para hacer que hombres como esos, no le hagan esto nadie nunca más.
Uyuması için bir şey verdim.
Le he dado algo para dormir.
Bu gerçekten benim için çok büyük bir şey.
Esto es realmente importante para mí.
- Benim için bir şey yapmanı istiyorum.
Necesito que hagas algo por mí.
Başarılı olduğum tek şey bu olduğu için yarışıyorum.
Hago esto porque es lo único para lo que sirvo.
Her şey olduğunda Brennan ile telefonda olduğumuz için, kaçırıldığı zamanı tam olarak biliyoruz.
Como estábamos al teléfono con Brennan cuando sucedió, no sabemos el momento exacto en que fue raptada.
Ben sadece... her şey bittiği için gerçekten çok rahatladım.
Yo solo... estoy realmente aliviado de que se acabó.
Herhalde her şey yolunda mı diye kontrol etmek için oraya gitti.
Creo que fue a ver que lo hicieran bien.
Bu Pen Gu'dan çıkmak için tek şansım ve anlamlı bir şey yapmak için.
Esta es mi oportunidad de irme de Pen Gu y hacerme famoso.
Çok dekolte olmamalı tabii şey, eee, senin yaşındaki biri için.
Nada demasiado escotado, obviamente, algo que sea apropiado para su edad.
Bulman için bir şey bırakmış mı işaret gibi, taş falan?
¿ Dejó algo para que lo encontraras, como, como una señal o más piedras?
Ama ikimiz de, senin tehdidinin içi boş olduğunu biliyoruz çünkü bende, senin için daha önemli olan bir şey var, o da oğlun.
Pero los dos sabemos que tu amenaza es vacía, porque sabes que tengo algo aún más valioso para ti : tu hijo.
Benim için yapabileceğin bir şey var.
Hay una cosa que puede hacer por mí.
Bu fotoğraflara bakıp senin için hiçbir şey ifade etmediklerini söyleyemezsin.
No puedes mirar estas fotos y decirme que no significan nada para ti.
Şirin şey, benim için onu bırakmaya ne dersin?
Cariño, ¿ por qué no sueltas eso?
Beni Natalie'ye götürecek bir şey görüp görmediklerini öğrenmek için kaçırdığım tüm insanlarla konuşmak zorunda kalacağım.
Voy a tener que hablar con toda la gente que he secuestrado y averiguar si vieron algo que pueda llevarme a Natalie.
Kuzeybatı Pasifik'te ölüleri dezanfekte edip beyinleri bize yollamaktan başka bir şey yapmamak ve lüks semtlerdeki evler için para ödeyen birkaç ölü yakma yeri sahibi var.
Hay varios dueños de crematorios aquí en el Pacífico Noroeste que pagan en efectivo por casas en barrios de lujo por no hacer nada más que descerebrar al difunto y mandarnos esos cerebros.
Onun asker beyni Drake için keder içinde parçalanmamı engelleyen tek şey.
Su cerebro de soldado es lo único que evita que me derrumbe por Drake.
Yaptığım her şey onun için.
Todo lo que hago es por ella.
Güzelliğini bir an görmek için insanların bataklıkta kilometrelerce süründüğü çok nadir bir şey.
Es tan rara, que la gente se arrastra a través de kilómetros de pantano solo para observar su belleza.
Çocuklar, her şey onlar için.
Hijos... es de lo que va todo esto.
- Değişen bir şey yok. Poseidon, Ramal'ı kaçırmamız için getirdi bizi buraya ama sonra da bizi terk etti.
Poseidon nos puso aquí para sacar a Ramal, pero, entonces, nos abandonó.
Laurel'in sana kızmaması için yapabileceğim bir şey yok.
No puedo hacer que Laurel no esté enfadada contigo.
Sizin için yapacak tek şey kaldı, o da yalvarmak.
Lo único que puedes hacer ya es implorar.
Şu andan itibaren geçerli olmak üzere. Hepinizin huzurunda, Chuck'a HMM için yaptığı her şey adına teşekkür etmek istiyorum.
Quiero aprovechar este momento para agradecerle a Chuck... todo lo que ha hecho por HHM.
Şey, bu aslında yetişkinlerin güzel birini anlatmak için kullandığı bir kelime.
Pues, de hecho, es una palabra que los adultos usan para describir a una persona bonita.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]