English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ A ] / Amas

Amas traduction Français

681 traduction parallèle
- Onu çoktan affettim ama... - Aması ne? - Paris.
C'est déjà fait mais mercredi prochain je serai à Paris.
- Aması yok.
- Mais...
- Aması yok. Bunda ciddiyim.
Vraiment!
Ah, şunlara yıldız kümesi deniyor.
Voici un amas globulaire d'étoiles.
Şehirde sadece birkaç tane kenar mahalle bulunuyor.
Selon certains, un amas de banlieues en quête d'une ville.
Aç susuz, yorucu bu araştırma hiçbir şeyin doğru gitmediği günlerde kimsenin aklına gelmeyecek şekilde katilin bıraktığı izleri karışık bir labirentin içinde aramak gibiydi.
Il y a des jours de routine, d'enquêtes fastidieuses, de recherches sans fin, des jours vains, des jours où tout va de travers, où il semble que personne ne peut raisonner dans l'amas de pistes brouillées laissées par un criminel.
- Aması ne?
- Quoi?
65'e 33 kilometre genişliğinde vahşi bir kaya yığını.
Un barbare amas de rochers de 65 km de long par 33 de large.
Tek düşünceniz, Kaf Dağı'nın ardındaki... parıldayan altın çanağına elinizi daldırmaktır.
Tout ce qu'on veut, c'est mettre le grappin sur cet amas d'or scintillant.
Elbettesi, aması, niçini yok.
- Non! Ni "bien sûr", ni "mais", ni "pourquoi".
Tenekeden yapılmış ucuz bir şey değil. Bir lsotta Fraschini.
Et pas un vulgaire amas de chromes, c'est une lsotta Fraschini.
Aması filan yok. Öğrenci tokatlamanızı kabul edemem.
Frapper un élève est injustifiable!
- Aması ne?
- Mais quoi?
Beyler, bu işin aması maması yok.
Et pas de tergiversations.
Aması, o değişmiş.
Il a changé.
Serumu o şeye enjekte etmeden önce bir doku yığınından başka bir şey değildi. Cansız!
Qu'avant qu'il injecte le sérum à cette chose, ce n'était qu'un amas de chair... sans vie...
Şu kullandığı ilaç lenfoid dokularımı harekete geçirmek için bana verdiği ilaç ona da verdi mi?
Et vous me parlez de médecine. S'il rate et me transforme comme lui en un amas de tissu
Oraya vardığımda yalnızca elbise yığını buldum.
Mais je ne trouvai qu'un amas de vêtements.
Bununla birlikte, Kılıçlar Kitabı muteber değildir.
Mais "le livre des sabres" n'est qu'un amas de superstitions.
- Aması yok. Güle güle ve iyi şanslar.
J'ai terminé mon travail
- Aması yok, kuşlar uçar ve yarın babalarıyla gidecek çocuklar biraz uyumalıdırlar.
- Les moutons font "Mêêê". Et les enfants qui doivent sortir avec leur père vont se coucher.
Tanımlanamayan uçan cisim.
Amas volant non identifié.
Sen ve Robin, karışmış tozu tekrar ana elemanlarına ayırabileceğinizi sanıyor musunuz?
Mais, parviendrez-vous à trier cet amas de poussières... et à reconstituer ses membres?
Enterprise yıldız kümesi NGC 321'e yönlendi.
L'Enterprise fait route vers l'amas d'étoiles NGC 321.
Daha çok değişken, ince, gaz bileşimi gibi.
C'est instable, précaire, comme un amas de gaz.
- Aması yok.
- Mais mon cul!
Bu madde hepsine başka başka şekiller vererek parçalar halinde katılaştı.
Le limon finit par constituer des amas qui formèrent peu à peu des figures diverses.
- Aması yok!
- Pas de "mais".
- Ama yok, aması yok.
- rien du tout, il n'y a pas de mais.
Aması yok.
- Il n'y a pas de mais!
Etrafa bakmaya bayılıyorum, gezegenleri izlemeyi meteorları, gaz kümelerini ve astroitleri izlemeyi seviyorum..
J'adore ça, observer les planètes, les météores, les amas gazeux et les astéroïdes.
- Aması ne?
Allez!
Niye kamyonla tost yaptılar?
Pourquoi réduire ta voiture en un amas de tôle?
- Aması yok! Hasarı kapattım, biliyorsun.
J'ai rétabli la situation, comme tu sais.
Ona şunu söyle. Bu yararsız kum ve kaya parçası için, bol su ve.. .. bufalo olan bir yerle değiş-tokuş edeceğim.
Je propose un territoire vaste, arrosé de rivières, peuplé de bisons et de chevaux sauvages, contre cet amas de roches, sans valeur.
İki yıllık komünist isyan, binlerce insanın ölümüne neden oldu.
communiste 1947-1949 avaient causé la mort de milliers de gens et le pays n'était plus qu'un amas de ruines.
- Aması maması yok.
- Non, viens finir ton bol.
#... seviyorum, seviyorsun, seviyor, seviyoruz, seviyorsunuz, seviyorlar.
Amo, amas, amat, amamus, amatis, amant...
Kadim krala ve elf lorduna biriktirirlerdi altınları, oranın alacakaranlığında biçimlendirdikleri, işledikleri ve yakaladığı ışıkları gizlediler mücevherlerle kılıcın kabzasında.
Pour un antique roi Et un seigneur lutin Là, maints amas dorés Et miroitants Ils forgèrent Et la lumière ils attrapèrent
Aması yok, unuttunuz mu?
Vous ne deviez plus dire mais.
- Doğruyu istiyorum!
Pas cet amas de conneries!
Arecibo Gözlemevi sürekli olarak uzaydaki uygarlıklardan sinyaller aramakta ve bir seferliğine,... "M 13" denen uzak bir yıldız kümesine sinyal yayınlamaktadır.
L'observatoire d'Arecibo a été paftois utilisé... pour chercher des signaux venant de l'espace... et, une seule fois... pour envoyer un message vers un amas globulaire... qu'on appelle M13.
Saatte 100.000 kilometreden daha yüksek bir hızla yol alan yaklaşık bir milyon ton ağırlığında yaklaşık bir futbol sahası büyüklüğünde buzdan bir dağ.
Fonçant à plus de 100 000 km à l'heure... cet amas glacé, aussi grand qu'un terrain de football... pesait près d'un million de tonnes.
İçindeki materyalin büyük kısmı merkeze doğru çekilerek Güneş'i yarattı.
Les gros amas de matière gravitent vers le centre... et sont destinés à former le Soleil.
Küçük boyuttaki artıklar ise gezegenleri oluşturdu.
D'autres amas périphériques plus petits deviendront les planètes.
Fakat büyüyen küçük yapılar Güneş gibi termonükleer reaksiyonlar üretemeyerek ısı ve ışık kaynağına dönüşemediler.
Mais les amas en expansion n'atteindront pas ces températures... et n'engendreront pas de telles réactions.
Galaksinin kenarında yer aldığımız gerçeği uzun yıllar önce birinci dünya savaşı sonlarında yıldız kümelerini haritalandıran Harlow Shapley tarafından şekillendirildi.
Le fait qu'on soit en marge de la galaxie... a été découvert il y a longtemps... à la fin de la Première Guerre mondiale... par un homme appelé Harlow Shapley... qui répertoriait la position de ces amas d'étoiles.
Buna küresel yıldız kümesi denir.
Ça s'appelle un amas globulaire.
Bu muazzam Samanyolu galaksisinin yıldız kümelerinden oluşan merkezine uzak bir konumda yaşıyoruz.
On vit à la périphérie... et les amas globulaires tournent autour... du centre spectaculaire de la galaxie de la Voie lactée.
Rotamız bizi bildiğimiz güneşimize, ve dünyamıza pek benzemeyen bölgelerden geçirecek, ve hatta Samanyolu'muzun da içinde bulunduğu, uzayın derin bölgelerini de içine alacak.
Plus tard, nous aborderons un monde lointain et exotique. D'ici, nous ne voyons même pas... l'amas de galaxies qui abrite notre Voie lactée... et encore moins le Soleil ou la Terre.
- Aması filan yok.
- Pas de "mais".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]