Ara traduction Français
32,897 traduction parallèle
Biraz ara verdik, aslında.
Une pause, en fait.
Waverly'yi ara.
Appelez Waverly.
Ve diğer herkesle konuşmamıza rağmen, siz açık ara en iyisisiniz.
Vous êtes de loin les meilleurs, bien que nous côtoyons tous les autres.
Günlük yaşamınıza ara vererek cinsel ilişkinize öncelik veriyorsunuz.
En prenant le temps dans la routine de tous les jours, vous faites de votre relation sexuelle la priorité.
Hiç mi çabuk gelmedin ya da ara sıra gelmekte hiç zorlanmadın mı?
Vous n'avez jamais joui trop tôt... ou échoué à vous raidir?
O yüzden lütfen, lütfen beni ara.
Je t'en pris, appelle-moi.
Buna bir süre ara versek, Guy?
On va se le garder sous le coude.
- Kadın doğumu ara. - Tamam.
Bipez l'obstétrique.
Uzun zamandır biraz ara vermek için dua ediyordum.
J'ai longtemps prié pour cette pause.
Yukarıda takılırız bir ara.
On devrait traîner ensemble.
Ama geri dönmek istersen beni ara.
Mais tu m'appelles si tu as besoin que je revienne.
Söz veriyorum sana bir ara yenilerini alırım.
Je t'en trouverais d'autres.
Bir ara beraber bir şeyler izlemek ister misin?
Tu voudrais regarder la télé avec moi plus tard?
Lütfen ara oğlunu.
Je vous en prie, appelez-le.
Daphne, oğlunu ara.
Daphne, appelez votre fils.
Biraz ara vermesinde sorun olmaz sanırım.
Je pense que je pourrais lui lâcher un peu la bride.
Ne yaptın sen beni ara?
Comment tu viens de m'appeler?
- Bir ara topa vurmak istersen, haberim olsun.
- Faites-moi savoir si vous voulez taper des balles.
Ara sıra Washington'daki kokteyl partilerinden daha iyi geliyor orası.
Comme quoi de temps en temps quelque chose de bien ressort de ces soirées huppées de Washington.
Jesse, tomografiyi ve ameliyathaneyi ara.
Appelle un traumato et le bloc.
Jesse, kan bankasını ara.
Appelle la banque du sang.
Yani, ben ara sıra kapsamımızı birazcık genişletmeye ve iklim değişikliği üzerine konuşmaya çalıştım ama o bunu sıkıcı buldu, o yüzden...
J'essayais parfois d'élargir nos sujets de conversation et de parler du changement climatique, mais elle trouvait ça ennuyeux...
Tahmin edeyim bağımsız istasyonlara ve kolonilere girip sahte kayıt doldurup ara sıra yerli memurlara rüşvet vererek bunu başardın.
Laisse-moi deviner, en fréquentant des stations indépendantes et des colonies, en remplissant de faux registres, soudoyant parfois des officiels locaux.
Ara sıra ziyaret bile mi etmeyeceksin?
Même... même pas une petite visite de temps en temps?
Winston Aly'i ara ve ona tekrar ortak olmak istediğini söyle.
Winston, appelle Aly et dis lui que tu veux faire équipe avec elle.
- Winston, lütfen Aly'i ara.
- Winston, s'il-te-plaît appelle Aly.
- Kepner'ı ara. Benimle beşinci muayene odasında buluşmasını söyle.
Qu'elle me retrouve en salle d'examen 5.
Askeriyedeki adamı ara ve kendine bir erkek arkadaş edin.
Rappelez votre militaire et trouvez-vous votre propre mec.
- Kardiyo ve nörüyu ara. - Tamam.
Bipe la cardio et la neuro.
Bir kaç yıl kariyerine ara verip ailesiyle ilgilendi.
Elle a fait une interruption de carrière de plusieurs années, élevé une famille.
Bazı belirtiler gözlemledim, baş ağrısı, ara sıra hafıza kaybı.
J'ai eu quelques symptômes, maux de tête, perte occasionnelle de mémoire.
Bir şey duyarsan, lütfen beni ara. Tamam mı?
Si tu apprends quoi que ce soit, tu m'appelles.
Bir şey biliyorsan, normal olmayan bir şey görürsen beni ara.
Si tu sais quelque chose, si tu vois quelque chose de suspect, tu m'appelles.
Bizimle konuşmak istiyorsan, avukatımızı ara.
Si vous voulez nous parler, appelez notre avocat.
Ara beni, orospu çocuğu.
Appelle-moi, fils de pute.
- Yakına git. Ara onları.
Appelle-les.
- O zaman sen ara amına koyim.
- Bordel, appelle-les.
Dinlenmeniz, yemek yemeniz, sıvı almanız gerektiğinde ara verin.
Prenez le temps de dormir, de manger, de vous hydrater.
Eninde sonunda affetti ama ara sıra konuyu açar.
Oui, finalement, mais tu sais, elle me le ressort de temps en temps.
Bir ara fırsat bulup bu konuyu baş başa konuşmaya ne dersin?
Peut-être pourrait-on trouver un moment pour discuter. bientôt, juste nous deux?
Beni ara.
Rappelez-moi.
Mesajımı duyunca beni ara.
Rappelle-moi quand tu auras ce message.
Bilirsin, ara sıra kırılan burun, çıkan omuz, ama altılı paket biranın ve birkaç aspirinin düzeltemeyeceği bişey değil.
Tu vois, le nez cassé, l'épaule déboité, mais rien que l'aspirine et un pack de bière ne pouvais pas guérir.
Neyse, eğer fırsatın olursa beni tekrar ara.
Rappelle-moi quand tu pourras.
Bir ara benimle bira içmek ister misin? Bira mı?
- Ça te dirait de prendre une bière?
Her neyse, kuzeye dönmeden önce bir ara size uğramaya çalışacağım.
J'essaierai de passer chez vous avant de repartir vers le nord.
Seni rahatsız ettiğim için özür dilerim ama vaktin olunca beni ara.
Pardon de te déranger chez toi mais rappelle-moi quand tu peux.
Sık demezdim, ama ara sıra geliyorum.
Pas souvent, occasionnellement.
Biraz ara vermek istiyor böylece eğer mümkün olursa uzmanlık dönemi başlamadan önce bir bebek istiyor.
Elle veut faire une pause dans son cursus avant de devenir interne, pour pouvoir faire un bébé, si c'est possible.
- Ara onu.
- Appelez-le.
Nörolojiyi ara.
Bipe la Neuro.
arabam bozuldu 28
arabalar 60
aramızda 46
arabada 85
arabayı 17
aramızda kalsın 121
arabam 88
arabası 18
arabaya 46
araştırma 49
arabalar 60
aramızda 46
arabada 85
arabayı 17
aramızda kalsın 121
arabam 88
arabası 18
arabaya 46
araştırma 49
arabayla 21
ararım 88
aradım 78
aramıza hoşgeldin 29
arada bir 66
aranıyor 55
aramadım 18
arabam yok 26
ara onu 95
arabam var 42
ararım 88
aradım 78
aramıza hoşgeldin 29
arada bir 66
aranıyor 55
aramadım 18
arabam yok 26
ara onu 95
arabam var 42