Avukatlar traduction Français
3,377 traduction parallèle
Bir avukat tutarak Buck ve inan bana avukatlar insanı iyi sürükler ama şu an -
Par l'embauche d'un avocat, mâle, et croyez-moi... Les avocats font de très bons transporteurs, mais en ce moment...
Ayrıca avukatları çocuğu konuşturmaz.
Ses avocats l'empêcheront de parler.
Evet, üç eyaletin evlilik avukatları yıllık toplantısı hiç de senin düşündüğün gibi karnaval havasında geçmiyor.
La réunion annuelle des avocats du divorce de l'association de 3 États n'est pas vraiment le mardi-gras, comme tu le crois.
Uyuşturucu suçlamasını düşürmek avukatlarım için bir sorun olmayacaktır ama cinayet...
Vous disculper pour la drogue ne sera pas un problème pour mes avocats, mais le meurtre...
Avukatlarıma kontratı hazırlatırım ve oradan devam ederiz.
Mes avocats vous déposeront les contrats, et on démarrera de là.
Öyle dedim çünkü Harvey gibi avukatları çiçekle etkileyemezsin.
J'ai dit ça parce que vous n'impressionnez pas un avocat comme Harvey avec des fleurs.
Sen diğer avukatlar gibi değilsin. Avukat-müvekkil gizliliğini ihlâl ettin ve Liam'da olacağı gibi seni de araştıracaklardı.
Tu brises le secret professionnel, rien de différent est arrivé avec Liam, mais crois moi, ils vont faire leurs recherches sur toi.
Babam erkek avukatları sever.
Mon père aime les avocats masculins.
Gross ve avukatları yarın görüşmelere başlamak için geliyorlar.
Gross et ses avocats vont passer demain pour commencer la négociation.
Gross ve avukatlarının ona iyi dozda gerçeklik vereceklerinden emin olmalıyız.
Nous allons nous assurer que Gross et ses avocats lui donnent une bonne dose de réalité.
- Gross ve avukatları mı?
- Gross et ses avocats?
Avukatları ilişkideki bazı işaretli maddeler konusunda da ısrar ettiler.
Ses avocats ont aussi insité sur certains points cruciaux de la relation.
- Avukatları etti.
- Ses avocats l'ont fait.
Bak, ne zaman oturun dediğinizde, avukatları avantajlarını baskılıyorlar.
Attendez, quand vous parlez de démission ses avocats prennent l'avantage
Avukatlarınızdan şu şekilde mektuplar alıyorum :
J'ai reçu des lettres de ton avocat disant :
Davacının avukatlarının da bir parçası olduğu kurumlar bunlar.
Les organisations dont font partie les avocats des plaignants.
Ve davacı tarafın bütün avukatları :
Et tous les avocats qui aident à l'accusation :
Onun Cuban'ın teklifine evet demesini sağla. Ya da lig işin içine avukatlarını sokacaktır.
Faites qu'elle consente à l'offre de Cuban, ou la ligue fera appel à des avocats.
Lig bu teklifi en ince detayına kadar inceledi. Ama avukatların her şeyi incelemek isteyecektir.
La league a soigneusement examiné toute l'offre, mais je suis sûre que vos avocats vont tout revoir au peigne fin.
Ben şimdi avukatları da eş derecede seksi buluyorum.
Maintenant je trouve les avocats tout aussi sexy.
Az önce avukatlar aradı. Doktor, Elise'in dengesiz olduğunu söylemiş.
Je viens de recevoir un appel des avocats, et le médecin a dit qu'Elise n'avait pas l'esprit clair.
Avukatlarımız ellerinden geleni yapıyor.
Notre avocat fait de son mieux.
Tom, başkanın evinin hemen önündeyim. Başkan, avukatlarına karşı çıkarak doğaçlama bir basın toplantısı yapmayı kabul etti.
Je me trouve devant le manoir du Maire, où, contre la volonté de ses avocats, le Maire a accepté de donner une conférence improvisée.
İyi avukatlar da pahalı oluyor.
Mais il doit être bon.
Avukatları gelmeden bir an önce halledin.
Finissez-en avant qu'elle prenne un avocat.
Hazırladığın konuşmadan alıntı yapman delilleri saklayan avukatlarından bahsetmen sistemi nasıl kandırdığın falan filan.
À citer ton dossier, parler de tes avocats qui vérifient les preuves, encore, et encore, et encore, et de la façon dont tu te joues du système.
Avukatlarım buna çok sevinecek.
Mes avocats vont avoir de quoi remplir les médias pendant une journée.
Tesekkür ederim, avukatlar.
Merci, Maîtres.
Avukatlar.
Maîtres.
Avukatlar!
Maîtres!
Avukatlarımdan biriyle konuşup seni hemen aratırım.
Je vais parler à un de nos avocats Qu'il vous appelle sur le champ.
Özel yaşamı koruma avukatları Stark Endüstrilerinden onu rafa kaldırmalarını talep ediyor.
Les défenseurs du droit à la vie privée veulent qu'il soit détruit.
# Plak şirketinin avukatları #
♪ Les avocats de la maison de disques ♪
Bu durumda atanan... avukatların davada işi ne?
Étiez-vous l'avocat en charge de la défense à l'époque?
O gizlilik anlaşmasını imzalamayan avukatlar olarak... -... sana istediğimiz soruyu sorabiliriz.
On peut te poser n'importe quelles questions que des avocats qui n'auraient pas signé un accord de non divulgation poseraient.
Diğer avukatların orantısız çalışma saatleri onların, davalarının hâlâ öncelikli olup olmadığı konusunda merak ettirir.
Un nombre disproportionné d'heures effectuées par les associés les laisse se demander si leur cas est toujours une priorité.
Öyle mi düşünüyorsunuz bilmem ama bu avukatlar bu hizmeti, mesleğe olan aşklarından aşırı hırslarından veya içlerindeki idealizm duygusu nedeniyle yapmazlar.
Contrairement à ce qu'on croit, un avocat pro deo ne vit pas d'amour et d'eau fraîche et n'est pas motive par un idéalisme implacable et irrépressible.
Bu nedenle de bu tip davalarda yani sizinki gibi davalarda diyelim failler, Bayan Teugels gibi seçkin avukatları tutabiliyorlar.
Voilà pourquoi, dans des cas fortement médiatisés, comme le vôtre, M. Segers, les auteurs peuvent se permettre des pointures du barreau, comme Mlle Teugels.
Soruşturmadaki avukatların soru sormalarına izin veriliyor ancak toplamda yalnız üç soru.
Lors d'une enquête, les avocats sont autorisés à poser des questions, mais pas plus de trois questions.
Bu hususta eğer birkaç partner daha alabilirsek,... başdanışmanlarımız dört-yıllık avukatların eline düşmüşüz gibi hissetmeyecektir.
Si nous pouvions obtenir quelques partenaires de plus de telle façon que notre VIP ne croit pas que nous sommes entre les mains d'un collaborateur de 4ème année.
Yalnızca Ludwig'in avukatlarıyla çalışan araştırmacılar.
Juste quelques enquêteurs des avocats de Ludwig.
Hayır. Savunma avukatlarınız rozet takıyorsa,... suçlu olmalı diye düşünüyor.
Non, vous les avocats de la défense pensez, parce qu'il porte un badge qu'il doit être coupable.
John Nickels'ın avukatları bugün basına konuştu.
Les avocats de John Nickels ont parlé à la presse aujourd'hui.
- Bütün kraliyet avukatlarının arasından seni seçtiler.
- Ils vous ont préféré à tous les plus âgés.
Evet gördüm, ama dava beni teğet geçti ve kraliyet avukatlarından birine verildi.
Je l'ai entraperçu pendant qu'il me passait sous le nez à grande vitesse - pour atterrir chez un autre.
- Peki, "Avukatlar Odası" şikayeti ne demektir?
- Qu'est-ce qu'une plainte au barreau?
Bu adam ki kısa zaman önce, sizin davranışlarınızla ilgili Avukatlar Odası'na ciddi bir şikayette bulunan ve hayatınızda bulunmayacak olması epey işinize gelecek bir adam.
qui avait récemment eu l'occasion de porter plainte contre vos agissements à l'ordre du barreau? un homme dont l'absence dans votre vie serait bien utile en effet.
Avukatları çağırın.
Appelles les avocats.
Avukatlar aradı ve "Juddy, korkarım evi boşaltmayacak" dedi.
Le notaire a appelé, craignant que Vivian ne parte pas.
Avukatlar burada ama müvekkil yok.
Où est votre cliente?
Avukatlar, lütfen odama geçelim.
Maîtres, dans mon cabinet, s'il vous plait.