English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ A ] / Açma

Açma traduction Français

2,595 traduction parallèle
Ona güvenemiyorsan, kapıyı açma. - Yapma böyle!
Si tu ne lui fais pas confiance, n'ouvre pas la porte.
- Hediyeleri açma vakti geldi!
C'est le moment des cadeaux!
- Hediyeleri açma vakti! - Hepiniz buraya gelin!
Ouverture des cadeaux!
Mektubu açma vakti mi?
Que fait-on, on ouvre le courrier?
Sakın açma!
N'ouvre pas!
Sakın açma.
Ne réponds pas.
Lütfen açma.
S'il te plaît.
Kapıyı açma.
N'ouvre pas.
Buraya geliyor. Ağzını açma.
La voilà.
"Bill Cosby" konusunu sakın açma.
Ne lui parlez pas de Bill Cosby.
Açma o kitabı.
Ne l'ouvrez pas.
"Açma kapama düğmesi üzerinde değil."
"Bouton allumer / éteindre... "... non inclus. "
Lütfen gözlerini henüz açma.
S'il vous plaît, gardez-les fermés.
Açma-kapama düğmesi olan her şey.
Tout ce qui a du réseau.
O konuyu hiç açma.
Oublie ça.
Askerleriniz cesur ve yürekli ama kendilerini emniyete almadan karşı ateş açma dürtüsüne karşı koymalılar.
Vos hommes sont courageux, mais ils apprendront à tirer depuis des positions sûres.
Ama Tanrı aşkına, sakın camı açma.
Mais surtout, sans ouvrir les fenêtres.
Açma.
- J'éviterais...
Muslukları açma zamanı, annesi.
On ouvre les vannes.
5. kez çalana kadar....... açma.
Laisse sonner cinq coups. Donne à Angela le temps de le dépister.
Sakın açma. İçeride küçük dostlar var.
{ \ pos ( 192,140 ) } PAS OUVRIR PETITS COPAINS À L'INTÉRIEUR
Işığı açma.
Fermez.
Endişem paket açma gücüne dönüştü.
Mon énergie nerveuse est un vrai pouvoir de déballage. Qu'est-ce que tu as fait?
Son zamanlarda yaşanan kısırlık ve düşük oranlarından dolayı JNL Pesticides'a dava açmak isteyen Fallstrom mahallesini temsil ediyoruz ve davayı açma hakkımızı kabul etmenizi talep ediyoruz.
Nous représentons la communautée de Fallstrom sur l'affaire "JNL Pesticides", devant une infertilité et des fausses-couches à répétition, et nous demandons de statuer en notre faveur.
Kendisinin Truva atı olduğunu iddia ediyoruz amacı bu davayı açma hakkını kendine alarak, mahvetmektir.
Et nous pensons que c'est un cheval de Troie aider cette communauté pour mieux la détruire.
Dava açma meraklısı toplumumuz ve avukatlar oldukça Anayasanın birinci maddesini kötüye kullanmak için giderek daha da akıllıca yollar bulacaklar.
Notre société procédurière et un monde où les avocats trouvent des moyens malins pour mettre fin au Premier Amendement.
- Sakın ağzını açma.
- Ne commence pas avec moi.
Ağzını bile açma.
Tais-toi.
Açma.
- Tais-toi.
Asla çalmaz. - Açma.
- Réponds pas.
Açma sakın gaganı!
Pas un mot!
Kalp açma gününü mü kaçırırım?
J'atteindrai la date limite de l'ouverture de coeur?
Kapıyı kilitle, kimseye açma, birkaç saat içinde geri döneriz.
Enferme-toi, n'ouvre à personne, on revient dans deux heures.
Neden? Açma kapıyı!
N'ouvre pas la porte!
Kilitleri açma tecrüben olma şansın var mıdır?
Avez-vous une expérience de crochetage de serrure, Par hasard?
Açma sakın. Hayır, hayır.
Ne regardez pas.
Sakın açma.
Ne fais pas ça.
Hazır olan AII sağ bazı alan açma için?
Bon, qui est prêt pour un petit voyage?
Kapıyı açma. Polisi ara.
Appelle la police.
Açma.
- Non.
Açma ama. - Bay Jason, ben de alabilir miyim?
- M. Jason, je peux en avoir?
Yok, benim yüzümden başına daha fazla iş açma. Eve ; Alcide'e git.
Non, j'ai assez de problèmes comme ça, rentre chez Alcide.
Ses açma egzersizlerini yaparken komşuların rahatsız olacağını düşündü.
Cela l'ennuyait que les voisins aient à supporter ses vocalises.
- Hiç açma o mevzuyu.
- Parle-m'en.
Sakın açma!
Don't - ne l'ouvrez pas!
Galiba son analizlerde oldukça belli ki birlikte çalışabiliyoruz ve son üç yıllık periyotta Birleşik Devletler'de bölünmeler, şiddet toplumumuzun gözünü açma siyah ve beyazlar arasındaki bölünmeler fakirlerle zenginler arasındaki bölünmeler veya yaş gurupları ile Vietnam savaşı birlikte çalışabileceğimiz bir şey.
Ce qui est clair, c'est qu'on peut travailler ensemble. Ce qui s'est passé aux États-Unis durant ces trois dernières années, les désaccords, la violence, la désillusion de notre société, les divisions entre les Noirs et les Blancs, entre les pauvres et les riches, entre les générations ou sur le Vietnam, tout cela peut changer.
Sakın telefonu açma, Joseph.
Ne répond pas à l'appel, Joseph.
- Arayı açma, olur mu?
- T'éloigne pas.
Hayır, hayır, açma. Sakın kapıyı açma.
N'ouvre pas!
Altına yaptıysan ne olmuş? Bu konuyu açma, Linda.
- Tu as fait caca dans ton pantalon!
Noel, ne yapıyorsun? Lütfen açma orayı.
Qu'est-ce que tu fais?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]