Belli olmaz traduction Français
1,220 traduction parallèle
Kadınların sağı solu belli olmaz.
Les femmes sont imprévisibles.
- Hemen belli olmaz.
- Ils peuvent pas le dire si vite.
- Belli olmaz.
Il va guérir?
Hiç belli olmaz. Koca bir yüreği var.
On sait jamais. ll a un grand cœur.
Ama bu Carolyn, belli olmaz.
Quoique... on parle de Carolyn...
- Belli olmaz, belki uçuyorlardır.
- Qui sait? Peut-être qu'ils volent.
Anılar böyledir - nitrogliserin gibi sağı solu belli olmaz ve onları neyin patlatacağını asla bilemezsiniz.
C'est ça, les souvenirs : de la nitroglycérine. On ne sait jamais ce qui les déclenche.
Su püskürtücünün sağı solu belli olmaz.
Il faut pas non plus que ce soit trop sensible
Hiç belli olmaz.
On ne sait jamais.
- Belli olmaz.
Ça dépend.
Güverteye çıkıp etrafa bakmalısın. Belli olmaz.
Va sur le pont, et regarde par-dessus le parapet, très loin.
Kimin, kimi öldüreceği belli olmaz.
C'est difficile de dire qui va tuer qui.
Bu adamın ne yapacağı belli olmaz.
On ne sait jamais, avec lui.
Hiç belli olmaz.
C'est vrai, on ne sait jamais.
- Bu herifin ne zaman ne yapacağı hiç belli olmaz- -
Ce type ne répète jamais.
Bana iyi davranmaya başlasan iyi olur. Belli olmaz. En iyi dostuna kanca atabilirim.
Tu devrais etre plus sympa, ou, qui sait... je pourrais sauter ta meilleure amie.
Belli olmaz.
Tu n'en sais rien.
Bence edemez. Ama belli olmaz, fikirler değişebilir.
Peut-être pas, mais tu sais, les gens changent.
Belli olmaz.
Pas sûr.
Ben de kamarasına gitmeyi öneriyorum, ne çıkacağı belli olmaz.
Allons aussi dans sa cabine.
Bilmiyorum canım. Belli olmaz.
Je ne sais pas, ça dépend.
Belli olmaz.
Ça dépend.
Gözlerini açık tut. Ne zaman büyü ile başa çıkacağın belli olmaz.
Garde les yeux grands ouverts, quand il s'agit de magie.
Ne kadar hızlıysa o kadar iyi. Ne yapacağı belli olmaz.
Plus il ira vite... ll est un peu imprévisible.
Ne yapacağım hiç belli olmaz.
Qui sait ce dont je suis capable?
Belli olmaz.
Au cas où.
Belli olmaz.
Peut-être oui, peut-être non.
Tamam şu bulutlara bir göz atalım, belli olmaz.
Monte au-dessus des nuages, juste au cas où.
Parti bile yapabiliriz, belli olmaz değil mi?
Ou se faire une soirée! Au point où on en est!
O belli olmaz.
Peut-être ou peut-être pas.
- Hiç belli olmaz.
Il y a des miracles...
- Hiç belli olmaz.
- On en sait jamais.
Programının nasıl gelişeceği asla belli olmaz.
Il ne sait jamais quel sera son emploi du temps.
Belli olmaz.
On sait jamais.
Bu çocuğun ne yapacağı belli olmaz.
Il est mort... Avec ce mec, on sait jamais...
- Seni düşününce, hiç belli olmaz.
- Avec vous, qui sait?
Size telefon numaramı bırakabilir miyim, belli olmaz.
Je peux vous laisser mon numéro, au cas oú?
Kabul heyetinin ne yapacağı hiç belli olmaz. Tuhaf bir tayfaları var.
On ne sait jamais avec les loustics du service des inscriptions.
Bu hiç belli olmaz. Sadece bu süreci rahat geçirmenizi istiyorum.
On ne peut pas savoir.
Bir palyaço servisine ne zaman ihtiyacınız olacağı belli olmaz, bayan.
Au cas où j'aurais besoin d'un clown.
Ve o dedi ki, "Yatağa gittiğinde, ne olacağı hiç belli olmaz."
Elle dit : "Je me demandais... " si j'arriverais à te mettre au lit ".
Hiç belli olmaz. Başıma gelen en iyi şey budur belki de.
C'est peut-être la meilleure chose qui me soit arrivée.
- Belli olmaz. İyi mi?
Il est bon?
Yani hiç belli olmaz.
Donc, tout est possible...
Belli olmaz.
Pas nécessairement.
- Belli olmaz.
- Ne dites pas ça.
Eğer üzgünsen fondöten belli olmaz.
Non...
Seni uyarayım sağı solu belli olmaz.
Oui.
Ama... hiç belli olmaz.
On ne sait jamais..
- Kime ne? - Hiç belli olmaz.
- On ne sait jamais.
- Belli olmaz.
- Pas forcément.
olmaz 3739
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
belli 115
belli değil 32
belli oluyor 175
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
belli 115
belli değil 32
belli oluyor 175