English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ B ] / Ben yalnızca

Ben yalnızca traduction Français

1,580 traduction parallèle
Ben yalnızca diğer adamım.
Je ne suis que l'autre gars.
Ben yalnızca kimliğimi geri istiyorum. Tamam mı?
Contentez-vous de me rendre mon identité.
Koridorda başıboş koşan bazı çocuklar vardı ve ben yalnızca onları durdurmaya çalışıyordum.
Il y a des gamins qui courent comme des sauvages et je voulais arrêter tout ce tapage!
Ben yalnızca onların bıraktığı mirası takip ediyorum.
Je suis seulement... l'héritage qu'ils ont laissé.
Herkes beraber oturuyordu, konuşuyorlardı, ben yalnızca ayrılamadım.
Tout le monde s'asseyait ensemble et parlait. Je ne pouvais pas aller tout simplement.
Ben yalnızca...
Je suis juste...
Ben yalnızca öyle oynarım.
C'est la seule façon de jouer que je connaisse.
Ben yalnızca ortağının bana anlattıklarını ve bulduklarımı söylüyorum.
Je répète seulement ce qu'on m'a dit et ce que je sais.
- Ben yalnızca işimi yapıyorum. Vic'le göbeğimiz bir değil ya.
On est pas siamois.
Ben yalnızca hangi tarakta bezin olduğunu bulmaya çalışıyorum.
J'essaie de comprendre quel uniforme vous portez.
Ben yalnızca Weir ile konuşacağım.
Je ne parlerai qu'avec Weir.
Ben yalnızca... sanki beni diri diri yiyor.
J'ai juste... on dirait que ça me mange toute crue.
Ben yalnızca muhabbet ediyordum.
Je faisais seulement la conversation.
Ben yalnızca seni düşününce destek olmaya belki sen -
Je voulais te rassurer au cas où tu croyais que tu pourrais...
Ben yalnızca bir doktorum.
Ils ne me disent pas ce genre de choses. Je ne suis qu'un docteur.
Ben yalnızca bir kardeş değil, bir arkadaş kazandım.
J'ai gagné une soeur, mais aussi une amie.
Ben yalnızca gerçeği yazdım.
J'ai juste écrit la vérité.
Yapma, beni korkak bir tavuk gibi gösteriyorsun. Ben yalnızca Charles'a bir cini şişesinden çıkarmanın tehlikeleri konusunda tavsiyelerde bulunuyordum.
Je prévenais seulement Charles des dangers qui suivent la délivrance d'un génie de sa bouteille.
- Ben yalnızca cinayet işleyerek para kazanan insanlar için bir tehdit unsuruyum.
Je ne suis une menace que pour les personnes tirant profit du meurtre!
Ben yalnızca 11 Wraith öldürdüm, 12 Wraith.
J'ai seulement tué onze, douze Wraith.
Ben yalnızca borcumu geri ödedim.
J'ai simplement remboursé ma dette.
Ben yalnızca sigaralı bir adamım
Je ne suis que l'homme a la cigarette
Ben yalnızca kederli bir adamım
Je ne suis qu'un ma heureux
Bilirsin, ben yalnızca sonunda kazanan tarafta çıkmak istedim.
Je voulais juste être du côté des gagnants.
Ben yalnızca...
Pour tout à l'heure en bas.
Yalnızca ben yargılanacağım.
Et ils m'exécuteront à la place des autres.
Ben böyle yetiştirildim yalnızca böyle davranabilirim.
C'est comme ça que j'ai été élevée. C'est tout ce que j'ai jamais connu.
Yalnızca sen ve ben.
Ça se passe entre nous.
Yalnızca sen ve ben bebeğim. Gel.
On est rien que tous les deux, chéri.
Ben yalnızca komik bir şey yaşandığında kahkaha atarım.
En roulant! Ha! Ha!
Artık yalnızca sen ve ben varız.
Il ne reste plus que vous et moi.
Yalnızca ben, bir Havai beldesi ve uğraşacak şikayet eden yolcular olmadan.
Rien que moi, une plage de sable à Hawaï et pas un seul passager déplaisant qui vient se plaindre.
Ama yönetimsel bir sorun yoktu. Yalnızca ben pek yetenekli değildim.
La marchandise n'était pas en faute, je n'étais pas douée pour ça.
Yalnızca teker patladı. Annen aksini söylese de ben tamamıyla yararsız biri değilim.
Ce n'est qu'un pneu à plat, c'est... tu sais, malgré ce que dit ta mère, je ne suis pas complètement bon à rien.
Olmak zorunda değil anne. Yalnızca ne olduğunu anlat ve ben de elimden geleni yapayım.
Ca n'a pas à être "gênant", maman, dis-moi juste ce qu'il se passe et je ferai de mon mieux pour t'aider.
Yok ben yalnızca müzayede takvimine bakıyordum.
Non, j'étais juste...
Yani, yalnızca bir mesaj göndermek için, birikimlerinizi ve geleceklerinizi feda etmeden önce ben daha uzun ve iyi düşünürdüm.
A votre place j'y réfléchirai à deux fois avant de risquer toutes vos économies... et votre avenir... juste pour faire passer un message.
Ben yalnızca en kötüsünü düşünüyordum.
Attendez...
Ve burada yalnızca sen ve ben.
Et ici, il n'y a... que vous et moi.
Ben yalnızca sarhoş konuşması olduğunu düşünmüştüm ama birşeyler söylemişti...
Un problème?
Ben yalnızca alfabetik sevkiyatı düşünmüştüm.
C'est une peinture d'enfant.
Senin benimle tekrar bir araya gelmenin haricinde, bu topu tekrar benim sahama atmış oldu... ve... şimdi de, ben senden ayrılıyorum, bu da demek oluyorki, ikimizi yalnızca ben ayırabilirim.
Excepté, uh, puisque nous nous sommes remis ensemble, je te renvoi la balle dans ton camp... et... maintenant je romps avec toi, ce qui veut dire que j'ai le pouvoir de dé-rompre.
Ben toplanmış olan DNA bilgilerini yalnızca bir ATF ajanının katilinin genetik tarifine yaklaşabilmek için kullanacağım.
J'utilise simplement des informations d'ADN qui ont déjà été collectées pour faire une approximation de la description génétique de l'assassin d'un agent de l'ATF.
Ben seninle yalnızca arkadaşlık etmek istiyorum, başka bir amacım yok.
Je veux juste être votre ami. Rien de plus.
Yine de ben... yalnızca beş saatliğe baygın olduğuma inanamıyorum.
D'accord. Mais, je... ne peux pas croire que je n'ai été absente que cinq heures.
Yalnızca ben.
Vraiment tout seul.
Yalnızca Sheppard'ın söyleyeceği şeylerdi, ben de düşündüm ki...
Oh, juste des trucs que Sheppard dirait, donc j'ai pensé que je pourrais...
Yalnızca kederli bir adamım ben
Je ne suis qu'un ma heureux
Tamam ben... yalnızca...
Je vais juste...
Ben de seni özlemedim. Yalnızca...
Tu ne m'as pas manqué non plus.
Ben yalnızca... Ben...
Ce sont des ballons.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]