Beni bağışlayın traduction Français
882 traduction parallèle
Bu akşamki nişanınıza katılamadığım için beni bağışlayın.
" Ne m'en veuillez pas si je ne puis assister
Ve eğer değineceğim konu, nasıl desem mahremiyetinize dokunacak olursa, beni bağışlayın... -... çünkü görevim gereğidir. - Evet?
Et si j'aborde des sujets de nature trop intime, pardonnez-moi, c'est mon devoir.
Bu kadar heyecanlı olduğum için beni bağışlayın, mileydi,... ama sizi böyle yalnız bırakmak hiç hoşuma gitmiyor.
Excusez-moi d'être si nerveuse, baronne, mais je n'aime pas vous laisser seule.
Sizi tanıyamadığım için beni bağışlayın, Dr. Blood.
Pardonnez-moi, Dr Blood!
Bu şekilde odanıza girdiğim için beni bağışlayın.
Excusez-moi d'entrer ainsi.
Sizi bu şekilde rahatsız ettiğim için beni bağışlayın. Fakat sorunun önemini kavradığınızdan eminim.
Excusez-moi de vous ennuyer, mais vous comprenez que c'est urgent.
Konuşacaklarımdan dolayı beni bağışlayın, birkaç yıldır hizmetinizdeyim. Bence Müfettiş Krogh'u çağırıp ona her şeyi anlatmanız daha iyi olur.
Excusez-moi, mais je suis à votre service depuis longtemps et... je crois que vous devriez tout dire à l'inspecteur Krogh.
Beni bağışlayın.
Excusez-moi.
Tabii ki, ne yapacakları konusunda sizin şu anda bildiğinizden fazlasını biliyorum. Sırtımı döndüğüm için beni bağışlayın.
Comme je sais ce qu'elles vont faire à présent, je dois vous tourner le dos!
Yalvarırım beni bağışlayın.
Je vous prie de me pardonner.
Değerli vaktinizi aldığım için beni bağışlayın.
Pardon de vous avoir fait perdre votre temps précieux.
Beni bağışlayın. Yapacak işim var.
Désolée, j'ai du travail.
Beni bağışlayın bay Graham,... berbat bir baş ağrım var.
Pardonnez-moi, M. Graham, j'ai une forte migraine.
Beni bağışlayın. Şerif vekili demeliydim.
Pardon, j'aurais dû dire le shérif-adjoint.
Beni bağışlayın.
Excusez moi.
Lütfen beni bağışlayın.
Veuillez m'excuser.
Beni bağışlayın, genç bayan, ben...
Oh, pardon, Mademoiselle.
Beni bağışlayın.Şakayı pek anlayamadım.
Je ne saisis pas la plaisanterie.
Beni bağışlayın kraliçem, kötü bir niyetim yoktu.
Pardon, Reine, je ne pensais pas à mal.
Beni bağışlayın, Bayan Nolan.
Je m'excuse, Mme Nolan.
Beni bağışlayın Madam. Çiftlikteki herkes sizin için dua ediyor. İyileşip tekrar eski neşenize...
En vous demandant pardon, Madame... je voudrais dire que tous les gars... prient très fort pour que...
Duygularınızı incittiysem beni bağışlayın.
Excusez-moi si je vous ai blessée.
Masanıza geldiğim için beni bağışlayın bayanlar.
Pardonnez-moi, mesdames. Je m'appelle Dudley.
Böyle konuştuğum için beni bağışlayın, Aziz Ana, ama bizim işimizin ona uygun olduğunu düşünüyor musun?
Pardonnez-moi de le dire, ma mère, mais... pensez-vous que notre vocation soit la sienne?
Açıksözlülüğüm için beni bağışlayın.
Ne m'obligez pas à en dire plus.
Başçavuş O'Rourke, açık konuşacağım için beni bağışlayın. Bir astsubay olarak, sizin sınıfınızla benimki arasındaki sınırı biliyorsunuzdur.
Pardonnez ma franchise mais nous n'appartenons pas à la même classe.
Başçavuş, evinize davetsiz olarak girdiğim için beni bağışlayın.
Je m'excuse d'être entré sans y avoir été invité...
Beni bağışlayın.
Pardonnez-moi.
Bay Townsend, beni bağışlayın.
M. Townsend, veuillez m'excuser.
Beni bağışlayın ama burasının bir yıl daha kapalı olacağı söylenmişti. - Merkezden bana bir şey bildirilmedi.
Pardon, mais cet établissement... n'a pas le droit d'ouvrir jusqu'à nouvel ordre.
- Beni bağışlayın Bay Sadece Smith.
Me pardonnerez-vous?
Yakında ayrılıyorum, patavatsız konuşursam beni bağışlayın.
Je pars bientôt, vous m'excuserez si mes paroles sont brutales.
Bay Arlington'öldürmeyin beni, n'olur canımı bağışlayın'diye yalvarıp durdu.
"'Oh, épargnez-moi', disait M. Arlington,'épargnez-moi! '".
Lütfen beni bağışlayın.
Pardonnez-moi.
Bağışlayın beni.
Excusez-moi.
Kazandıklarımı alırken beni bağışlayın.
Je vais chercher mes gains.
Davetsiz geldiğim için bağışlayın beni ama kocam hakkında görüşmek için, sizi görmem gerekiyordu.
Excusez mon intrusion. Il fallait que je vous parle de mon mari.
Bağışlayın beni, güzel insanlar. Dediklerinizden birşey anlayamadım.
Excusez-moi, j'ignore de quoi vous parlez.
Bay Poppins, beni bağışlayın.
Voici ma petite-fille Essie.
" Bağışlayın beni canlarım.
" Pardonnez-moi, mes chéris.
Bağışlayın beni.
Je vous demande pardon.
- Elbette, bağışlayın beni.
- Vous ne voulez pas vous asseoir?
Bağışlayın beni bay Marlowe.
Excusez-moi.
Sahip olduğum herşeyi, ki çok şeyim var, benim olan herşeyi, ayaklarınıza seriyorum. Bağışlayın beni, Matmazel.
Tout ce que je possède, et je possède beaucoup, tout ce qui m'appartient, je le dépose à vos pieds.
Budalalık ettiysem, bağışlayın beni.
Permettez-moi de me retirer.
Bağışlayın beni.
- Il a besoin de solitude.
Eğer aniden masayı terk edersem beni bağışlayın.
Pardonnez-moi, Lady Agathe.
Bağışlayın beni ama siz Bayan Ingeborg musunuz?
Excusez-moi, vous n'êtes pas tante Ingeborg? Si.
Bağışlayın beni Peder. Size görevinizi hatırlatmak niyetinde değildim.
Je ne voulais pas vous rappeler votre devoir.
Bağışlayın beni, ama gerçekten de komik siz ikiniz ölü yaşlı bir tavuk hakkında çok ciddisiniz.
Désolée, mais c'est drôle de se mettre dans un tel état pour un vieux poulet mort.
Bağışlayın beni albay ama Lex'in durumu biraz farklı.
Le cas de Lex est un peu différent.
bağışlayın 321
bağışlayın beni 89
bağışlayın efendim 16
beni affet 279
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
beni bırakma 249
beni hatırladın mı 260
beni takip et 247
bağışlayın beni 89
bağışlayın efendim 16
beni affet 279
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
beni bırakma 249
beni hatırladın mı 260
beni takip et 247
beni anlıyor musun 257
beni arama 21
beni sevmiyorsun 73
beni dinlemeni istiyorum 19
beni arar mısın 16
beni rahat bırak 762
beni bekle 346
beni duyuyor musun 999
beni seviyorsun 108
beni mi 242
beni arama 21
beni sevmiyorsun 73
beni dinlemeni istiyorum 19
beni arar mısın 16
beni rahat bırak 762
beni bekle 346
beni duyuyor musun 999
beni seviyorsun 108
beni mi 242