Bilemiyorum ki traduction Français
297 traduction parallèle
Bilemiyorum ki...
Je ne sais pas si...
Beni dört erkekle görse ne düşünür bilemiyorum ki!
Je ne sais pas ce qu'il pensera quand il me verra avec quatre autres gars.
Ne diyeceğim bilemiyorum ki.
Je ne sais pas trop quoi dire.
- Bilemiyorum ki. - Ya da Katolik Şeref Planı var.
Ou à crédit?
- Ne zaman çalıştığını bilemiyorum ki!
Je ne sais pas quand tu travailles.
Bilemiyorum ki, çok büyük.
Je ne sais pas. Il est plutôt gros.
Hayatta seçim yapmak önemlidir ama... ben şimdi içinizden hanginizi seçeceğim bilemiyorum ki.
Mais comment diable choisir entre vous deux?
Bilemiyorum ki. Ama düşüneceğim.
Je vais voir, je vais y réfléchir.
- Bilemiyorum ki.
- Oh, je ne sais pas.
Bilemiyorum ki, belki de tekrar cinayet işledi.
Je ne sais pas, Il a peut-être encore tué! ?
Bilemiyorum ki Carla...
Je l'ignore, Carla.
Hiç bilemiyorum ki.
Je sais jamais.
Bilemiyorum ki.
- Je sais pas.
Bilemiyorum ki, önce bir oturmam gerek.
Je sais pas. Je dois l'essayer.
Bilemiyorum ki nasıl anlatsam, bu kızın içi sevgi dolu, çok sevecen.
C'est une fille qui est très attachée à la terre.
Lanet olsun... Kızlara de ki onları çok seviyorum... Ne kadarlığına bilemiyorum.
merde... dis aux filles que je les aime tant, toutes les deux je sais pas combien de temps je sais, je suis désolé mais s'il te plaît, s'il te plaît... ne les laisses pas croire que je les ai abandonnées... parce que ça n'est pas le cas
Sormak istediğim o kadar soru var ki nereden başlasam bilemiyorum.
J'ai tant de questions à vous poser. Je ne sais par où commencer.
Nereden başlayacağımı bilemiyorum. Polisin bilmek istediği o kadar çok şey var ki!
Il y a tant de choses que la police voudrait savoir.
Bunu öyle bir anlattın ki, ne diyebilirim bilemiyorum.
Si tu le prends ainsi, je n'ai rien à dire.
Öyle çok işim var ki nereden başlayacağımı bilemiyorum.
J'ai tant de choses à faire que je ne sais pas par où commencer.
Bilemiyorum. Görünen o ki, dört iyi parmağınız ve başparmağınız varsa hepsini birden kullanmanız gerekli.
Moi, il me semble que, puisqu on a cinq doigts, autant en tirer le meilleur parti.
Bana öyle geliyor ki, dostumuz, bir türün... mutasyona uğramış bir çeşidi. Bilemiyorum.
Vous savez, notre ami est peut-être une mutation Mais pour ce qui est de l'espèce, je ne sais pas.
Belki de haklısınız, bilemiyorum ama sorun şu ki akıbetinizi bilmezsem kafayı yerim.
C'est possible, mais comment le savoir?
Ta ki bir gece buraya, çiftliğe beklenmedik bir şekilde gelinceye kadar. Çok korkunç. Size nasıl anlatacağımı bilemiyorum.
Tu vois, Helen et moi étions ensemble et tout allait bien, sans trop de heurts jusqu'a ce qu'elle arrive une nuit sans prévenir.
- Ama sen de öyle korkulu duruyorsun ki, bilemiyorum...
Tu es si anxieux.
Bilemiyorum efendim, ama Albay Broderick dedi ki...
Le colonel Broderick a dit...
Tanrıya şükür'ki size rastladım eğer siz olmasaydınız, bu ücra köşede, ne yapardım bilemiyorum.
Je ne sais où vous allez. Pourrais-je cheminer avec vous?
O kadar çok sipariş alıyorum ki, nasıl yetişeceğimi bilemiyorum.
Il y a tellement d'ordres qui n'en sont pas.
O kadar çok ki nereden başlayacağımı bilemiyorum...
Que je ne sais par où commencer
Ama gerçek şu ki, tam olarak elimizde ne var bilemiyorum.
Mais je ne sens pas ce qu'on tient.
Öyle korkunç, öyle inanıImaz ki nasıI söylerim bilemiyorum.
C'est tellement accablant, tellement incroyable que je ne peux rien dire.
Kabul etmeliyim ki ne diyeceğimi bilemiyorum.
Je reconnais que je ne sais que dire.
Dedi ki, "Nerden başlayacağımı bilemiyorum."
Elle a répondu : "C'est mission impossible."
O kadar heyecanlıyım ki, ne yapacağımı bilemiyorum.
C'est trop, je ne sais pas quoi faire.
Bazen, bilemiyorum herşeyden öyle bıkıyorum ki.
Parfois, je ne sais pas... J'en ai tellement assez, plus rien n'a d'importance.
Çünkü kehanetlere inanıyorsan demektir ki evren bunu nasıl tarif edeceğimi bile bilemiyorum.
Parce que si on croit aux présages, ça signifie que l'univers... Je ne sais pas comment dire ça!
Bilemiyorum, bilemiyorum diyorum ki sanıyorum ki sonuçta bütün yerler bir diğeri kadar güzel.
Ça, je sais pas. Écoute, c'est... Je crois que...
Sorun şu ki nasıl soracağımı pek bilemiyorum.
Comment m'y prendre pour faire ma demande?
İkinizin arasında neler olduğunu pek bilemiyorum ama itiraf etmeliyim ki... kızıma yaptıklarından sonra buraya gelecek cesareti bulmana şaşırdım.
Je ne sais pas trop ce que vous vous êtes dit, mais vous avez un sacré culot de venir ici après ce que vous lui avez fait. Je sais...
Sinyali gönderirsem, ki nasıl yapacağımı bilemiyorum... gezegeninizi kurtarıp seni kaybedeceğim.
Si je refais cette transmission, j'ignore comment, je sauve ta planète mais je te perds.
Tahmin etmeliyim ki, bilemiyorum.
Je dois dire que je suis un peu largué.
Tanrım, Julie! Beni kızdıran o kadar çok şey var ki hangisinden başlayacağımı bilemiyorum.
Tant de choses m "'embêtent " là-dedans, c'est dur de faire le tri!
Birbirlerine öyle düşman oldular ki bizi arayacak vakitleri olmayacak. Bilemiyorum.
Ils sont si occupés à se bouffer le nez qu'ils nous oublieront.
İtiraf etmeliyim ki az önce son derece ilginç bir haber aldım. Sizlere söylemeli miyim bilemiyorum, çünkü henüz kesin değil. - Hadi söyle!
Dernièrement, j'ai reçu de très bonnes nouvelles, mais j'ignore si je dois vous en faire part, parce que rien n'est encore officiel...
Kalbinde Harry'nin değeri nedir bilemiyorum,... ama şunu biliyorum ki, onun kalbi sana ait.
Maintenant, je ne sais pas quelle importance il a pour vous, mais je connais celle que vous avez pour lui.
Bak, kimi çağıracağımı bilemiyorum, sen dedin ki...
Écoute, je ne sais pas qui appeler, tu m'as dit...
Bunun nedeninin başka bir etken olduğunu düşünüyorum,... ama itiraf etmeliyim ki, bu etkenin ne olabileceğini şimdilik bilemiyorum.
Je suis sûr qu'un facteur extérieur est intervenu, mais je n'arrive pas à déterminer la cause.
Sonra evin yolunu tuttuk... Ne söylesem ki bilemiyorum?
Et alors, après, quand nous rentrons à la maison... je ne sais pas quoi dire.
Resmen şoka girdim, inan ne desem ki bilemiyorum...
Je suis sonné. Je ne sais pas quoi dire.
Öyle mutluyum ki ne yapacağımı bilemiyorum!
Je suis si heureuse que je ne sais pas quoi faire!
Bu o kadar yavaş oldu ki bilemiyorum.
c'est venu petit à petit, je n'en sais trop rien.