Bir gün traduction Français
51,837 traduction parallèle
Kötü bir gün geçirdiğin için, üzgünüm.
Je suis désolé que tu traverses un jour difficile.
Aynı yerde kalmaya çalışsan da etrafındaki her şey değişecek ve şimdi havalı bulduğun her şey bir gün öyle gelmemeye başlayacak.
Et même si t'essaies de ne pas bouger, tout va changer autour de toi, et tout ce qui est cool maintenant ne le sera plus forcément demain.
Bir gün anlayacaksın.
Un jour, tu comprendras.
Bir gün buraya geri döneceksin. Bunu aç ve beni hatırla.
Un jour tu reviendras ici, ouvre-le et souviens-toi de moi.
Bir gün bekleyebilir mi?
Ça peut attendre un jour?
Bir gün, Pat Hunt'ın bahçesinde çalışıyorum. Bir şişe meşrubat alayım dedim- - 40 derece falan hava- - ve BJ içeride oturma odasında... ayakkabılarını çıkarmış, ayakları koltukta... kızarmış bir bolonya sandviçi yiyip Mike Douglas izliyor.
Un jour, je motoculte je jardin de Pat Hunt, j'ai une bouteille de pop, ça devait être une 110, et je vois BJ, tranquille dans le salon, en chaussettes dans le canapé, qui mange un sandwich frites-bolonaise et qui regarde Mike Douglas.
Reven Wright'ı öldürdüğünü biliyorum... -... ve bir gün bunu kanıtlayacağım.
Je sais que vous avez assassiné Reven Wright, et un jour, je le prouverai.
Hep senin bir gün döneceğini umut etti.
Elle a toujours espéré que tu reviendrais, un jour.
Zor seçimler yapmanın ne demek olduğunu bir gün anlayacaksın.
Un jour, tu comprendras... ce que veut dire faire des choix difficiles.
Belki bir gün kaleme geri dönebiliriz.
Un jour, on pourrait retourner dans mon château.
Henry bir gün bunu anlayacak.
Henry s'en rendra compte un jour.
Ayrıca 20 Haziran 1972 özel bir gün.
Et le 20 juin 1972 est un jour spécial.
Görünüşe göre, Lucy ve ben bir gün epey iyi bir takım olacağız.
Apparemment, elle et moi allons faire une sacrée équipe un jour.
Belki bir gün geri dönerim ve karım ve kızım yine orada olur.
Peut-être qu'un jour je reviendrai et que mes femmes seront là à nouveau.
Deşarj olacağımız bir gün.
Il nous faut un jour de repos.
Aslında hafızam bulanık biraz, uzun bir gün oldu benim için.
Mes souvenirs sont vagues, la journée a été longue.
Ne bileyim belki bir gün...
Et, je ne sais pas... j'espère qu'un jour, on pourra...
Bugünün güzel bir gün olması gerekiyordu.
Aujourd'hui était supposé être une bonne journée.
Belki bir gün sen de büyüyüp onun gibi olursun.
Peut-être tu pourrais grandir en étant comme lui un jour.
Hiç durmayan klasik müzik resitalinden nefret ederdim. Bir gün durana kadar.
Je détestais ça... ce constant air de musique classique jusqu'à ce qu'un jour, ça s'arrête.
Anne ve baba da bir gün ölecekler.
Papa et maman vont mourir.
Ne yapıyorsun? Bana sadece bir gün ver.
Que fais-tu?
Star olacağın bir gün.
Donne-moi juste un jour. Un jour où tu es la star.
Belki bunu bir gün ona vermek istersin.
Vous jugerez peut-être bon de lui donner un jour.
Elbet bir gün ona olan ilginin karşılığını alacaksın.
Vous devez juste espérer que vos efforts d'attention paieront un jour.
Kıyametin tam olarak Jade Helm tatbikatının hükümet sınıfını derin yeraltı sığınaklarına bırakmasından bir gün sonra olacağına katıldı. İnsanlığın geri kalanı Rusların nükleer katliamı sağolsun, yok olacak.
Son apocalypse arrive exactement un jour après l'exercice Jade Helm et l'envoi de l'élite du gouvernement dans leurs bunkers souterrains, et nous deviendrons des bâtons fluorescents humains grâce au génocide nucléaire des russes.
Zor bir gün geçiriyor da.
Elle a une rude journée.
Bugün için ve bugünden önceki her bir gün için özür dilerim.
Je suis... désolée pour aujourd'hui et tous les autres jours avant aujourd'hui.
Bir gün bebeğin olup berbat bir anne olacağın aklına gelmez.
Tu n'as pas un bébé en pensant que tu vas devenir un mauvais parent.
Uzun bir gün oldu.
Ça a été une longue journée.
Bebeğim, bir gün sana dünyadaki, en iyi çamaşır makinesini alacağım.
Chérie, un jour, je te payerai la plus belle machine à laver au monde.
Bu yüzden, bir gün adamın biri kapımı çaldı bende açmak için ordaydım.
C'est pourquoi quand un homme frappa à ma porte un jour j'étais là pour lui ouvrir.
Ben de hep, bir gün ben de çocuklarıma okurum diye düşünürdüm.
Je pensais pouvoir les lire âmes enfants.
Düşündüm ki, " Bir gün harika işler yapacak,
J'ai pensé : " il va faire de grandes choses un jour,
Bunlardan bir gün şarap mantarı kolajı yapacağım.
Un jour, je ferai un collage de bouchons.
İki gün önce mülteci taşıyan bir uçağın Florida'ya inmesine izin verdiniz.
Vous avez autorisé un avion de réfugiés syriens à atterrir en Floride...
Demek istediğim, belki de ben ailem tarafından, matematik dehası sıradan bir kişi gibi her gün, gömlek giyip kravat takan, birisi olarak görülmeyecektim.
Peut-être que je ne devais pas devenir un mathématicien rigide et étroit d'esprit destiné a porté une chemise et une cravate tous les jours comme mes parents le pensaient.
Frank Pendergrass... 3 gün önce Central Park'ta yürürken, üzerine bir ağaç dalı düşmüş.
Frank Pendergrass... trois branches sont tombées sur lui il y a trois jours pendant son jogging à Central Park.
"Sabunda Amy'nin kılı olmayan gün sayısı" yazan bir levha astı banyoya.
Il a mis une affiche dans la salle de bain qui dit, "Nombre de jours sans cheveux d'Amy sur le savon."
Bütün gün dondurma çıkarıyor, muhtemelen bir kolu ötekinden büyüktür.
Elle passe son temps à utiliser une cuillère.
Kaya, şişe o gün havada bir çok şey uçuşuyordu.
Une pierre, une bouteille... Il en volait de partout, ce jour-là.
Artı olarak, her gün boş ver demeyi seçtiğim milyonlarca şey, ki beni hiç bir zaman öfkelendirmeyen.
En sus d'un million de choses chaque jour que j'ai choisi d'ignorer, pour ne pas être constamment furieux.
Güzel bir ilk gün.
Bonne première leçon.
Hala her gün bir tanesini yapıyor musun? Evet.
Tu en fais toujours une par jour?
Bütün gün bunu düşündüm. O sıraya girmemin bir nedeni vardı.
Toute la journée, je me disais qu'il y a... qu'il y a raison à ma présence dans cette file d'attente.
Dün bütün gün boyunca buz çiğnedim durdum. Ayrıca pizzayı gördüğüm zaman neredeyse kusacaktım. Ve ne yaptıysam bir türlü eczaneye gidip hamilelik testini almaya cesaret edemedim.
J'ai croqué des glaçons toute la journée d'hier, la vue d'une pizza me fait vomir et je n'arrive pas à me décider à aller acheter un test de grossesse.
Seni tüm gün aktif olman için zorlayan bir makina. Bir spor devrimi.
Une révolution fitness.
Hey Kevin, geldiğinden bu yana bir kaç gün geçti.
Kevin, ça fait quelques jours maintenant que tu as débarqué.
Şuna bakın, tavan arası, birinin birkaç gün kamp yapabilmesi için gayet geniş bir yer.
Regardez ça, c'est le grenier, où il y a certainement assez de place pour que quelqu'un campe pendant quelques jours.
Geçen gün bir toplantı için binaya gitti ve gördü. Biri ona yaklaşarak çete üyesi olabileceğini düşündüğünü düşünüyor.
Elle s'y est rendue l'autre jour, et a vu quelqu'un l'accoster.
Diğer gün, Bennett vuruldu derken. Bir bölüm rahatladım.
L'autre jour, quand vous avez dit que Bennett avait été abattu, j'ai été en partie soulagée.
bir gün gelecek 22
bir gün daha 22
gunther 50
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
bir gün daha 22
gunther 50
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
günaydın tatlım 25
gündüz 49
günahkar 29
günah 39
günaydın hayatım 17
günler 45
günaydın hanımefendi 52
günaydın çocuklar 50
güneş ışığı 22
günaydın tatlım 25
gündüz 49
günahkar 29
günah 39
günaydın hayatım 17
günler 45
günaydın hanımefendi 52
günaydın çocuklar 50
güneş ışığı 22
günaydın efendim 192
güneşte 16
günün nasıldı 39
günlük 37
günaydın bayım 22
günaydın millet 27
günaydın baba 43
güneyde 29
günaydın bayan 34
günün sonunda 21
güneşte 16
günün nasıldı 39
günlük 37
günaydın bayım 22
günaydın millet 27
günaydın baba 43
güneyde 29
günaydın bayan 34
günün sonunda 21