Biraz zaman alacak traduction Français
819 traduction parallèle
Biraz zaman alacak, ama çarpıp çarpmayacağını öğreneceksiniz.
Bientôt, vous saurez quand il faut se planquer.
Biraz zaman alacak.
Il faut le temps, c'est tout.
Buna alışmam biraz zaman alacak.
Il va me falloir du temps pour que je m'habitue à ça.
Ne yazık ki, maddenin yeterli miktarda üretilmesi biraz zaman alacak.
Malheureusement, il faudra du temps pour en produire en quantité suffisante.
Bu biraz zaman alacak. Odamda olacağım.
Ça risque de durer.
- Bu biraz zaman alacak. Sarah'ya sen buraya gelene kadar şofbeni açık bırakmasını söylemiştim.
Sarah a fait chauffer l'eau.
- Biraz zaman alacak.
Ça prend du temps.
Kaçmam biraz zaman alacak.
Il faudra du temps pour nous enfuir.
Ama şoku atlatması biraz zaman alacak. Kahramanlık madalyası yalnızlığa çare değil.
Elle a eu le temps de se remettre du choc, mais elle ne doit pas rester seule.
Biraz zaman alacak.
Les morceaux tiendront un moment.
- Biraz zaman alacak.
- Avec le temps.
Otların arasındaki farkları öğreneceksin. Ama biraz zaman alacak, tabii.
Tu distingueras les différentes catégories dans quelque temps.
Bizim için zor olacak hayatım ve biraz zaman alacak biliyorum.
Je savais que ce serait difficile pour nous, et qu'il faudrait du temps.
- Alışmak biraz zaman alacak -
Avec l'habitude...
Yeni ismine alışmam biraz zaman alacak. Gerçek adın ne bu arada?
Il me faudra du temps pour m'habituer à votre nouveau nom.
Gerçek savaşın başlaması biraz zaman alacak.
On dirait que la vraie bataille n'aura pas lieu de si tôt.
Seninle tekrar görüşmek biraz zaman alacak, Josef.
On ne se reverra pas avant un certain temps, Josef.
Şimdi, biraz zaman alacak, o yüzden sizi tekrar dünyaya hazırlayana kadar... biraz sabırlı olmaya çalışın.
Mais ça va prendre un peu de temps, alors soyez patient jusqu'à ce que vous soyez prêt à affronter de nouveau le monde.
Şoku atlatmaları biraz zaman alacak.
Il leur faudra un certain temps pour surmonter le choc.
- Biraz zaman alacak.
- Ca sera plus long.
Bu biraz zaman alacak... ama ideallerimiz değişmeyecek.
Il faudra du temps... Mais notre idéal demeure immuable.
Ama hepsini toparlamak biraz zaman alacak.
Je ne peux pas tout faire moi-même.
İniş pistlerimizi onarmak biraz zaman alacak.
On doit réparer les baies d'atterrissage.
- Biraz zaman alacak.
- Ça va prendre deux minutes.
Bu işi kapmak biraz zaman alacak tabii.
C'est un coup de main à prendre.
Bitti. Çıkmak biraz zaman alacak.
C'est terminé, mais il a fallu longtemps.
Size söyledim ya, oraya varmamız biraz zaman alacak.
C'est pas la porte à côté, je vous l'ai dit.
Biraz zaman alacak.
Laisse-lui un peu de temps.
Muhteşem biri değildi ama onu unutmak yine de biraz zaman alacak.
Ce n'était pas une perle, mais il me faudra du temps pour m'en remettre.
Biraz zaman alacak.
Ca va prendre un peu de temps.
Bay Horman, bu biraz zaman alacak.
M. Horman, ça va prendre du temps.
Yeni öğütülmüş var, yapması biraz zaman alacak. Söylediklerine göre hemen gelirlermiş.
J'ai du café moulu, mais ça prendra du temps, et ils arrivent tout de suite.
Biraz zaman alacak gibi.
Ça peut être long.
Biraz zaman alacak. Gemi büyük. Hazır mısınız?
Ça va prendre du temps, c'est un gros vaisseau.
Etkinin yok olması biraz zaman alacak.
Ça prend un moment avant que les effets s'estompent.
Sevgilim, korkma, düzeltmesi biraz zaman alacak, büyük bir hata meydana geldi.
N'aie pas peur. Il y a une grosse erreur, et il faudra un certain temps pour la rectifier.
Biraz zaman alacak ama eğer istersek olur.
Ça va prendre du temps... Mais ça peut marcher, si on veut que ça marche.
Giriyor galiba ama biraz zaman alacak.
On peut y arriver mais ça prendra du temps.
Hayır, bu biraz zaman alacak.
Ça va prendre du temps.
Bunu anlamak biraz zaman alacak.
Ça va prendre du temps, chérie.
Bunu düzenlemem biraz zaman alacak.
Il va me falloir du temps.
Slammer'a gelice, sıkı ayakkabılar giymesi biraz zaman alacak. Jack!
Et Slammer devra patienter avant de porter des chaussures serrées.
Demek ki düzelmesi biraz daha zaman alacak.
Je patienterai.
Bu biraz... Zaman alacak.
Tout cela... prend du temps.
sadece biraz zamanınızı alacak o kadar!
Prenez votre temps, mais tuez-le.
Planımı anlaman biraz uzun zaman alacak.
Mon plan est dur à comprendre.
Bu biraz daha zaman alacak.
Oh, c'est pas demain la veille, M. Fishfinger.
Senin çok zamanını alacak çok uğraşacaksın belki sen de biraz kan dökeceksin.
Cela vous prendra du temps et vous vaudra de la sueur. Et peut-être aussi quelques gouttes de sang.
Bunu açıklamak biraz daha zaman alacak.
Nous vous expliquerons cela plus tard.
Biraz zamanımı alacak.
Ça m'a pris du temps.
Bu biraz zaman alacak.
Ça risque d'être long.
biraz zaman ver 21
biraz zaman alabilir 27
biraz zaman tanı 23
biraz zamana ihtiyacım var 20
zaman alacak 17
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
alacak 20
alacaksın 58
alacaksınız 23
biraz zaman alabilir 27
biraz zaman tanı 23
biraz zamana ihtiyacım var 20
zaman alacak 17
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
alacak 20
alacaksın 58
alacaksınız 23
alacak mısın 19
biraz 988
birazcık 224
birazdan 150
biraz yorgunum 69
birazdan geliyorum 76
biraz ister misin 172
biraz uyu 104
biraz daha 472
biraz daha iyiyim 16
biraz 988
birazcık 224
birazdan 150
biraz yorgunum 69
birazdan geliyorum 76
biraz ister misin 172
biraz uyu 104
biraz daha 472
biraz daha iyiyim 16
biraz sonra 59
biraz dinlen 152
biraz daha var 16
biraz daha dayan 42
birazdan görüşürüz 75
biraz bekle 203
biraz daha kal 33
biraz sakin ol 53
biraz daha iyi 17
birazdan gelirim 80
biraz dinlen 152
biraz daha var 16
biraz daha dayan 42
birazdan görüşürüz 75
biraz bekle 203
biraz daha kal 33
biraz sakin ol 53
biraz daha iyi 17
birazdan gelirim 80