Bâzı traduction Français
60 traduction parallèle
Hattâ hiç ilgilendirmez, ama ofiste çalışanlardan bâzıları,... Bayan Hayes ve sizin aranızda özel bir şeyler olduğunu düşünüyor.
Ça ne me regarde sans doute pas, mais... Certains des employés, au bureau, pensent qu'il y a peut-être quelque chose de personnel entre vous et Mlle Hayes.
Bâzı plânlar yaptınız ve sonra erken saatte düşündüğünüz eylemi yapmaya koyuldunuz.
Vous avez échafaudé des plans... Puis, au petit matin, vous avez décidé de passer à l'action.
Kramer, eğer orada yaşayacaksam, bâzı şeyleri atmalısın.
Si je dois vivre chez toi, enlève un peu de ton bazar.
Son zamanlarda bâzı sağlık sorunları yaşamaya başladım.
J'ai des petits problèmes de santé.
Vivian'ın bâzı sağlık sorunları olduğunu öğrendim ve kötü birşey olursa, Vivian Jimmy'e benim bakmamı istiyor.
Vivian a peut-être une maladie grave, et en cas de malheur, elle veut que je m'occupe de Jimmy.
Onların bâzıları bayan kıyafeti.
Vous avez pris des vêtements de femme.
Bu binada bâzı hırsız olayları oldu.
Il y a eu des vols dans l'immeuble.
Phil, bâzı insanlar gibi takıntılı şekilde onu aramayacak.
Il ne sera pas complètement obnubilé par cette clé, comme certains...
İsa'yı oynayan aktörün bâzı garip tercihleri vardı.
L'acteur qui joue Jésus a un jeu assez étrange.
Bâzıları duymaktan en çok korktukları şeyi duyuyor.
C'est leurs peurs les plus profondes qu'entendent les victimes.
Bâzılarına göre bu kötü bir şeydi ama dünyanın sonu da değildi.
Mais ce n'était pas la fin du monde, comme on l'a cru.
Hanna bâzı kabuslar gördü.
Hanna a eu des cauchemars.
Kızlardan bâzılarına tecavüz ettiler.
Certaines femmes ont été violées.
Bâzıları "Yangın var!" diye bağırdı.
Quelques personnes ont tiré la sonnette d'alarme.
Bâzı şeyler oldu...
Il est arrivé quelque chose...
Times Meydanı sâkinlerimizden bâzıları kirâlarını nakit olarak ödüyor.
- Quelques-uns de nos locataires de Times Square paient leur loyer en argent comptant.
Bugünkü konuşmamda bâzı kumar şirketlerinin patronlarını ele alacağım.
Je parlerai de la façon dont certains établissements se comportent.
Belki de yaptığımız bâzı şeyler kaybettiğimiz arkadaşlarımız...
Peut-être... Certaines des choses qu'on a faites... et des amis qu'on a perdus...
Koyunlardan bâzıları kaçtı, babam da peşlerinden gitti.
Quelques moutons se sont enfuis et papa les a poursuivis.
Bâzı kurallar vardır.
Il y a des règles.
Bâzıları birbirine o kadar benziyor ki bir fark ararken ömrünü tüketebilirsin.
Certaines si semblables qu'il serait vain d'essayer de les différencier.
Bâzıları da o kadar farklı ki aklın havsalan almaz.
D'autres si radicalement différentes que cela en défie l'entendement.
Yapmam gereken bâzı işler var.
Il y a certaines choses que je dois faire d'abord.
Ben bâzı kimyasallar üretirken kapıyı açık bırakmıştı. Görsel yanılsamalara ve paranoyaya neden olabilirler.
Il a laissé la porte ouverte alors que je synthétisais des produits chimiques pouvant causer des distorsions visuelles et de la paranoïa.
Bâzı akademisyenlere göre, cevap verilemeyen soruyu da yanıtlayacaksın.
Certains érudits affirment entre autres, que tu as répondu à la question insoluble.
Aslında ODIN, bâzı boş pozisyonları doldurmak için pek az ISIS personelini terfi ettirmek istiyor.
On aimerait promouvoir certains agents de l'ISIS à des postes prochainement vacants.
- Hadi canım. bâzı şeyleri itiraf etmeme yetecek kadar. Her zaman yılın annesi değildim...
J'admets d'ailleurs que, même sans avoir été la mère de l'année, je peux changer!
Oteli yenilediğimiz için hâlen elektrik hattı çekiliyor. O yüzden bâzı kameralar çalışmıyor olabilir.
Parce que l'hôtel est en rénovation, ils travaillent toujours sur le réseau, donc quelques caméras peuvent être en pannes.
Herhalde aranızda bâzı sorunlar vardı.
Je suppose que vous avez des difficultés en ce moment, hein?
Bâzıları öyle söylüyorlar.
C'est ce que disent certains.
Bâzılarımızın köken öyküsü pek de hoş olmuyor.
Certains parmi nous ont eu un départ assez difficile.
Bâzı insanlar teröristlerin hak ettiklerini bulmalarını istiyor. Mümkün olduğunca yavaş ve acı dolu hem de.
Les gens pensent que les terroristes devraient être éliminés de façon très lente et très douloureuse.
Bâzı kişileri güzelce benzeteceğini söyledi.
Il veut s'occuper de certaines ordures!
Bâzıları tiyatrodan hiç anlamıyor.
D'autres n'ont aucun sens de la mise en scène.
Danny, işinin en iyisidir ama o bile senin Genisys'e eklediğin bâzı gelişmiş kodları çözemiyor.
Danny est le meilleur et même il ne peut pas déchiffrer. Certains codes de pointe qui font partie de la genèse.
Tarihin bir momentumu vardır Kyle, bâzı şeyler gerçekleşmek ister.
Il ya un moment dans le temps, Kyle. Choses qu'ils veulent se passer,
Ama bâzıları diğerlerinden çok daha güçlü.
Mais certains sont plus forts que d'autres.
Beni ele alın. Burada bir sandalyeyeye bağlıyım.. ... çünkü bâzı kişiler burada olmamı istedi.
Si je suis attaché ici, c'est que j'ai fait un truc mauvais ailleurs.
Bâzı şeylere katlanamam.
Y a des trucs qui passent pas.
Bâzı kişilere bulaşmış olabilir.
Et d'autres choses qui intéressent certaines personnes.
Chessani aile reislerinin bâzı âdetleri ona ağır geliyordu.
Les Chessani ont des traditions qu'elle a mal supportées.
Belki de ameliyat bâzı şeyleri zorlaştırmış olabilir.
Peut-être... que c'est à cause de l'opération. Ça a peut-être compliqué les choses.
Dedikodulara göre Caspere bâzı elit partilere katılmış olabilirmiş.
Elle allait à des soirées pour le gratin. Caspere a pu y assister.
Tekrar bâzı işlere dönüyorum.
Je reprends mes vieilles affaires.
Klüplerde bir süre bâzı yeni adamlar çalışacak, haftada birkaç gün.
Il y aura des nouveaux gérants dans les boîtes de nuit. Trois jours par semaine.
Bâzı işlerim vardı.
J'avais des choses à faire.
Bir holdingin belgeleri. 92'deki bâzı kirli polislere dair bir teori.
Des documents sur une holding, une théorie sur des flics corrompus en 1992.
Monterey'deki özel bir toplantıda bâzı vatandaşların belgeleri çalındı.
Des documents ont été volés lors d'une soirée privée à Monterey.
Caspere elmasların bâzılarını sakladı.
Caspere a gardé des diamants.
Ufak bir başlangıç için bâzı kişiler firmama gelmişti..
Une start-up.
Bâzı şeyler, bâzen göründüğü gibi olmayabilir.
On ne peut pas se fier aux apparences.