Bıraz traduction Français
65 traduction parallèle
- Evet, bıraz ıslanmış.
- Oui, je le suis un peu.
Merak ediyordum, acaba bana söyleyebilir misiniz, saat 17 : 00, 17 : 30 bir boğa güreşi için bıraz geç bir zaman değil mi?
Est-ce prudent de toréer le soir vers 17h30?
Bıraz geç kaldık.
On est un peu en retard.
Bıraz makyaj da fena olmaz, Al.
Un peu de maquillage, ça ne serait pas du luxe non plus.
Al. bana bıraz sıcak bastı.
Al, je ne me sens pas très bien.
bıraz brakmam gerekyodu, fakat, ammm...
- J'espère que non.
Arjantin pesosu bıraz çalkantılı şu sıralar. Fakat sanırım üstesinden gelecek. Jesus Christ.
Le peso argentin est un peu bancal en ce moment, mais je pense qu'il va s'en tirer.
8 : 00.'i bıraz geçiyor. Bıraktığını sanıyordum?
8 h. T'avais pas arrêté?
Senin için, gerekirse her şeyi bırakmaya razıyım.
Pour vous, si besoin est, je suis prêt à renoncer à tout.
Razıysan sana su vereceğim,... ama razı değilsen,... kafanı tıraş edecek, tırnaklarını sökecek ve seni bağlı halde bırakacağım!
Si tu m'obéis, je te donnerai de l'eau. Sinon, je te raserai les cheveux, t'arracherai les ongles et te trancherai la gorge.
Seni yalnız bırakmaya gönlüm hiç razı değil, Jai.
Le cœur n'y est pas. Fais attention.
Silahını bırakıp teslim olmaya razı mısın?
T'es prêt à te rendre?
Bıktım artık oradan.
Raz le bol du centre-ville!
Diyelim ki Donna'nın öbür yüzünü gözden çıkarmana razı oldum... sözleri nasıl kıvıracaksın?
Même si on sait que la face B de Donna, c'est du bidon, comment tu vas faire pour les paroles?
Onu serbest bırakmaya razı oldum.
Nous leur livrons Tosk.
Evet. Bay Baily bir çocuğu bırakmaya razı.
Il a accepté de relâcher un enfant.
Bunu bize bırakmaya razı olmazsın, değil mi?
Faites un petit effort.
Onunla New York'a dönmeye razı olana kadar peşimi bırakmayacağını söylüyor.
Il me lâchera quand j'aurai accepté de rentrer à New... York avec... lui.
Eğer o da isterse, farklıklarımızı sonraya bırakmaya razıyım.
Je suis prêt à voir au-delà de nos différences, s'il l'est également.
Tamam, bu bıraz fazla oldu.
Je vais pas te laisser négliger...
Onun ayak işlerini yapmaktan bıktım.
J'en ai raz le bol de travailler pour elle.
- Bıraz daha un kat.
Ajoute un peu de farine et étale-la.
Eğer razı olmazsanız, virüs serbest bırakacağız.
Sinon, le virus se propagera parmi la population.
Eğer razı olmazsanız, virüslü iki tüpü büyükşehirlerinizde serbest bırakacağım.
Si vous ne m'obéissez pas, je relâcherai deux fioles du virus dans des grandes villes.
Eğer razı olmazsanız, virüslü iki tüpü büyükşehirlerinizde serbest bırakacağım.
Si vous n'obéissez pas, je lâcherai 2 fioles du virus dans des grandes villes.
Bıktım senden. - Umarım almaz.
J'en ai raz-le-cul de toi!
Tony beni erken bırakmaya razı.
Tony me laisse partir tôt.
Burada böyle bırakıp gitmeye de gönlüm razı olmuyor.
Et j'aurais du mal à les laisser.
Nasıl yani, serbest bırakılmamıza razı mı oldu?
Tu veux dire, il nous laisse juste tranquille?
Kıt kanaat geçinmemize rağmen bırakıp gitmeye gönlü razı olmadı.
Et tant pis si on était fauchés.
Ama tamamen yabancı bir kadına çocuklarınızı bırakmaya razı oldunuz?
Et vous lui confiez vos filles?
Korkularımı geçmişte bırakıyorum Ve yetersizliklerimi...
- Bonjour, Raz de marée.
Onların hatırı için tahtını bırakmaya razı olacak.
Il est prêt à abandonner son trône pour le sauver.
Sizi bırakmaya gönlüm razı olmuyor.
Vraiment, je ne me sentirais pas bien si je vous laissais partir.
Beni çıplak bırakmadan, ayrılmaya razı olabileceğim eşyalarım.
Tout ce dont je peux me séparer - sans me retrouver à poil.
Beni affettiğin sürece cezası neyse razıyım bir daha asla kaçmayacağım seni bir daha asla yüzüstü bırakmayacağım Suçluyum.
J'accepterai mon châtiment, quel qu'il soit. Je le mérite. Pour sauver ma peau, j'ai abandonné ma propre mère et mon frère.
Ben her seferinde sizi kitaplarınız ve mecazlarınızla baş başa bırakıyorum,... fakat amcanızdan duyduğuma göre, bahçe mimarisine karşı bir tutkunuz varmış. Ki ben seve seve destek olmaya razıyım.
Je vous laisserais tout votre temps pour vos livres et toute liberté dans votre passion du paysagisme.
Üçüncüde ise, La Rive Gauche,'da 200 $ bıraktım ve işte! Sonunda razı oldun.
Mais au troisième rendez-vous, j'ai dépensé 200 dollars au restaurant, et tu es passée à la casserole.
Çok yoğun çalışıyorum. Harmony'yi dadıya bırakmaya gönlüm razı olmadı.
Je n'aime pas laisser Harmony avec une baby-sitter.
Peki, o tarafa bakmanı istiyorum. Sırf sen bu bıçakları alabilesin diye kendime sevimli kıyafetler alabileceğim 1200 doları feda etmeye razı olduğumu açık bir şekilde görmeni istiyorum.
Donc, je veux que tu regardes la vitrine, et je veux que tu voies avec une grande lucidité que je m'apprête à sacrifier 1200 $ des ravissants sous-vêtements qui sont à l'intérieur pour que tu puisses avoir ces couteaux.
Sean, bu soruşturmaya yardımı olsa ilaçlarını bırakmaya razı olur muydun?
Sean, seriez-vous d'accord pour arrêter vos médicaments si ça pouvait aider cette enquête?
- Sean ilaçlarını bırakmaya razı oldu.
Sean a accepté d'arrêter sa médication.
Biri onu kışkırtmış, eğer işin ucunu bırakırsa onun da razı olduğundan şüphelenebileceğimiz söylenmiş.
Il a été poussé, on lui a dit que s'il n'allait pas jusqu'au bout nous le suspecterions tous d'être du même bord.
Herkes bıktı artık senin bu...
Tout le monde en a raz le cul..
- Biliyorum biraz tuhaf, biraz eski kafalı ama artık sen nasıl istiyorsan öyle olmasına razıyım. İstediğin buysa, seni yalnız bırakmak da buna dahil.
Je sais que c'est bizarre et vieux jeu, mais je suis prêt à la jouer comme tu veux, même te laisser seule si c'est ce que tu veux.
Razı olursun, bırakırsın, kaçarsın, kovulursun.
Tu as capitulé, abandonné, fui, renoncé.
Açıkçası seni mutlu bir kavuşmadan mahrum bırakmaya gönlüm razı gelmedi.
Eh bien, je ne voulais pas vous priver de vos heureuses retrouvailles.
Pierre sanatını bırakmaya razı ve biraz paraya ihtiyacı var.
Pierre est prêt à abandonner son art et a besoin d'un peu plus d'argent.
Komiğime gidiyor biliyor musunuz. Bırakın insanlar istedikleri malı yalayıp yutsunlar! Erkek olsun, kadın olsun, razı hayvanlar olsun.
Mais, vous savez, je rigole sur un point, parce que laisser les gens brouter les parties intimes de leur choix homme, femme, animaux consentants.
Bedeli neyse razıyım. Bırak onunla konuşayım.
Rachel, pour ce que ça vaut, laissez-moi lui parler.
- Maymun seni bırakmaya razı oldu.
- Le singe est d'accord pour te relâcher?
biraz 988
birazcık 224
birazdan 150
biraz yorgunum 69
birazdan geliyorum 76
biraz ister misin 172
biraz uyu 104
biraz daha 472
biraz daha iyiyim 16
biraz sonra 59
birazcık 224
birazdan 150
biraz yorgunum 69
birazdan geliyorum 76
biraz ister misin 172
biraz uyu 104
biraz daha 472
biraz daha iyiyim 16
biraz sonra 59
biraz daha dayan 42
biraz daha var 16
birazdan görüşürüz 75
biraz dinlen 152
biraz daha kal 33
biraz bekle 203
biraz sakin ol 53
biraz daha iyi 17
birazdan gelir 64
birazdan gelirim 80
biraz daha var 16
birazdan görüşürüz 75
biraz dinlen 152
biraz daha kal 33
biraz bekle 203
biraz sakin ol 53
biraz daha iyi 17
birazdan gelir 64
birazdan gelirim 80