Canlanın traduction Français
281 traduction parallèle
Hadi kızlar, canlanın biraz.
Allez, un peu de tonus.
Hadi çocuklar, canlanın biraz.
Allez, les gars, on se dépêche.
Pekala Sande, yola çıkıyoruz. Canlanın bakalım.
On lève le camp!
Hadi artık! Canlanın!
Activez-vous!
Canlanın artık!
Dépêchez-vous.
Canlanın! Dikkatli ol!
Sois prudent, papa.
Canlanın beyler.
Descendez!
10 haftadır tek eğlencemiz! Canlanın!
On a bossé 10 semaines et on a une soirée pour s'amuser.
Budalayı oyna. Abartmadan! Canlanın çocuklar!
tu aimes la petite, mais elle te rit au nez, alors, tu pleures comme un veau.
Canlanın biraz. Muhabbete yolda devam edersiniz.
Vous bavarderez en route.
Haydi ama! Canlanın! Şu çocukların hakkınızda ordunun kadın kolu olduğunuzu düşünmesini mi istiyorsunuz?
De la tenue, on ne va pas passer pour des gonzesses!
Yüzünüzdeki gülücükleri silin. Canlanın, hemen!
Cessez de rire, imbéciles!
Canlanın! Toplanın.
Donnez de la voilure!
Pekala beyler. Canlanın.
Préparez vos documents.
- Canlanın, çocuklar!
Allez, les gars!
- Canlanın millet.
Un peu de tonus, les gars.
Hadi ama, canlanın biraz.
Allons, remettons-nous.
Canlanın. Herkes çabuk olsun.
Réveillez-vous, tous.
Biraz canlanın. Deneyeceğiz.
On va essayer.
Canlanın beyler.
Allons. Leste!
Canlanın!
Du nerf!
- Canlanın!
- Vite!
Canlanın biraz.
Arranger-vous.
Kıpırdayın, kızlar, bir canlanın...
Bougez! Allez! Un peu de mouvement!
Canlanın!
On s'amuse!
Hadi, canlanın biraz!
Allez, du nerf!
Canlanın. Güçlü.
Du pep.
O mükemmel insanlar için biraz canlanın.
Un petit sprint pour ces gens merveilleux là-bas!
Asiler yan tarafımızda! Canlanın!
Des Sudistes sur votre flanc.
- Canlanın, kızlar!
- Du nerf, les filles!
Hadi canlanın biraz!
Ça descend!
Haydi erkekler, canlanın!
Allez, muchachi, vamos!
Kımıldayın! Canlanın biraz!
Avancez!
Canlanın!
En avant!
Mizana yelkenini gevşetin, canlanın.
Montez! Déployez la brigantine, vite!
Pekala. Biraz hareket! Canlanın!
On se presse!
- Biraz canlanın serseriler! - Anlaşıldı!
- Allez, maintenant animez-vous, bande de fanfarons.
Biraz canlanırsın.
On dirait que tu souffres du foie.
O anda gösterinin ve şarkının adı kafamda canlanıverdi.
. C'est un titre idéal.
Okuldan geldiğimde evimizin önünde, taşınan birisinin kamyonetini gördüğüm o bahar gününe kadar yaşadıklarım hafızamda ne canlanıyor, ne de bir şey anımsayabiliyorum.
Rien n'existe dans ma mémoire avant ce jour de printemps où je vis une voiture de déménagement devant chez nous.
- Karanlığın kendine özgü bir yaşamı vardır, ve her türlü şey canlanır
- Oui, et pourquoi? Parce que c'est vivant, l'obscurité! Dans le noir, tout peut exister.
Sanki hiç yaralanmamış gibi tekrar canlanıp büyüyor.
Il revit comme s'il n'avait jamais souffert.
Canlanın, miskin herifler!
Allons, dépêchez-vous, tire au cul! Allons
Hadi canlanın biraz.
Tu t'en fous, quoi.
Tamam, haydi canlanın artık.
A la ronde.
Canlanın!
Ressuscitez!
Sol! Canlanın biraz!
Plus d'enthousiasme!
Bir kaynağa göre cansız bir kuklanın ağzına özel bir karışım konduğunda kukla canlanıyordu.
Cette rumeur avait pour origine une très ancienne légende sur un être constitué d'argile qui prit vie lorsqu'une formule magique fut placée dans sa bouche.
Renkler gün ışığına çıkar insanların yüzleri canlanır. Ellerinle kavrayabileceğin bazı şekiller vardır.
les couleurs se réveillent, les visages se réveillent, les formes sont là, on peut les toucher avec la main.
Canlanırsın zannetmiştim.
Je pensais que tu changerais d'avis.
Hadi canlanın! Canlanın! Evet!
Ah, je comprends maintenant, la tout a l'heure le coup de pied sous la table au restau.