Coon traduction Français
129 traduction parallèle
Gene Coon'la çalışmayı sevdim.
" Où étaient les Chuck Yeagers de Starfleet?
Hey, rakun Stitch. Hey ne yapıyorsun?
Eh, Coon Stitch, ça va?
Peki Coon-Sanders Nighthawks?
Ou "Nighthawks" de Coon-Sanders?
GECEN SEFER YAPTIGIN GiBi "COACH COON" A MI DANISACAKSIN?
Tu diras au nègre d'entraîneur quoi faire comme l'autre fois?
Başlangıçta 1922'lerde Coon Chicken Inn diye anılıyordu.
En 1922, ça s'appelait "Négro Chicken".
Bunu araştırma yaparken buldum ve "Cook's Chicken" ın aslında "Coon Chicken" olarak anıldığını keşfettim.
J'ai trouvé ça en faisant des recherches. Au départ, les Cook's Chicken s'appelaient les Négros Chicken.
Çeviri : Phadu MaDCoNi Düzenleyen :
Saison 13 Épisode 2 "The Coon"
Ben... Rakun.
Je suis... le Coon.
Dünya umutsuzluğa düşerken, Rakun bozulmamış düzeni korumak için savaşıyor.
Pendant cette chute dans le désespoir, le Coon se bat pour maintenir l'ordre.
Rakun olmazsa kadınlar yardıma muhtaç olur.
Les femmes sont sans défense sans le Coon.
Kurtarıcının Rakun olduğunu söylüyorlar.
On raconte que c'était le Coon.
Rakun da kim?
- Qui est le Coon?
Biliyorum, tamam mı?
- Exactement! Qui est le Coon?
Bence Rakun bir tehdit.
Je crois que le Coon est une menace.
Neyse, Rakun hakkında ne düşünüyorsunuz, Stan ve Kyle?
Bref, vous pensez quoi du Coon, Stan et Kenny?
Hepimiz Rakun'un gerçekten çok harika olduğunu zaten kabul ediyoruz, ama bunun yanında birbirimize neden bu şehrin insanlarını bu kadar önemsediğini de sormamız gerek.
Alors qu'on peut admettre que le Coon est évidemment cool, demandons-nous : pourquoi tient-il à protéger cette ville?
Şuan ihtiyacımız olan tek şey Rakun'un var olduğuna dair bir kanıt.
Ce qu'il nous faut, c'est la preuve que le Coon existe.
Ben bu gece saat yaklaşık 5 : 00-5 : 45 arası inanacağım. Rakun Walgreens'in çatısında olacak.
Je crois que cette nuit, entre environ 5 h et 5 h 45, le Coon sera sur le toit de la pharmacie.
Rakun'un adını duydun ve onun çakması oldun.
Tu as eu vent du Coon et tu me copies.
Benim sınıfımdan bir çocuk olmalı, çünkü sadece onlar Rakun'un Walgreens'in çatısında olacağını biliyorlardı.
Forcément un mec de ma classe. Seuls eux savaient que le Coon serait sur ce toit.
Yarın Rakun'un hayatındaki en önemli gün olacak.
Demain est le jour le plus important dans la vie du Coon.
Rakun'un yaşadığı ve savaştığı her şey yarın belli olacak.
Tout ce pour quoi le Coon a vécu et s'est battu se réalisera demain.
Sorun ne, Rakun?
Quel est le problème, Coon?
Güçlü ve kuvvetli Rakun beni tekrar durdurmaya geldi.
Le grandiose Coon... venu m'arrêter encore une fois.
Bu sefer olmayacak, Rakun.
Pas cette fois, Coon!
Rakun'a Sprite getir, General Kargaşa.
Apportez un Sprite au Coon, Général Désolation.
Peki ya... Sana verdiğim "Rakun kim?" tişörtü hala duruyor mu?
Tu as toujours mon t-shirt "Qui est le Coon"?
Hey, Rakun. Aslında hiç bir şeyi patlatmayacağız, değil mi?
Coon, on ne va rien faire sauter, hein?
ve sonra Rakun ortaya çıktı ve o...
Puis le Coon... et j'allais...
Herkes baksın! Bu Rakun!
Regardez, c'est le Coon!
Kimse korkmasın. Rakun günü kurtarmak için burada!
Ne craignez rien, le Coon va tout arranger!
Endişelenme, Mysterion. Rakun sana yardım edecek. Dur, bekle!
N'aie crainte, Mysterion, le Coon va t'aider.
Mysterion'un yoldan çekilmesiyle, Rakun sonunda şehrin güvenliğini sağlamaya devam edebilir.
Avec Mysterion hors course, le Coon peut enfin protéger la ville à nouveau.
Her şehrin Rakun'a ihtiyacı vardır.
Chaque ville a besoin d'un Coon.
Telefon rehberinde çok fazla Van Coon yoktu.
On trouve peu de Van Coon dans l'annuaire.
- Yani? - Van Coon solaktı.
Van Coon était gaucher.
- Van Coon. Polis şu anda dairesinde.
- Van Coon, la police est chez lui.
Kapılar kilitli, pencereler içeriden sürgülenmiş. Van Coon ile tamamen aynı olay.
Portes et fenêtres verrouillées, comme chez Van Coon.
Müfettiş, gerçekten Eddie Van Coon'un şu şehirli intiharlarından biri olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Inspecteur, croyez-vous vraiment que Van Coon s'est suicidé?
Rıhtım civarındaki binalardan birine altı kat tırmandı,... balkona atladı ve Van Coon'ı öldürdü.
Il a escaladé six étages d'un immeuble des Docklands avant de tuer Van Coon. - Attendez...
Van Coon panikler, evine döner, kendini içeri kilitler.
Van Coon panique, rentre chez lui et s'enferme.
Eddie Van Coon öldüğü gün buraya bir paket getirmiş. O çantanın içinde ne saklıysa...
Van Coon, le jour de sa mort, a apporté l'objet de la valise, ici.
Van Coon hakkında, piyasada nasıl zarar etmediği hakkında.
Comment Van Coon est resté à flot.
Brian Lukis ve Eddie Van Coon uluslararası bir kaçakçılık çetesi için çalışıyorlardı.
Lukis et Van Coon travaillaient pour un gang de passeurs.
Eddie Van Coon ve Brian Lukis.
- Eddie Van Coon et Brian Lukis.
Şimdi de, Van Coon.
À Van Coon.
Lukis'in ve Van Coon'ın dairelerindeki her kitabı istiyorum.
- Tous les livres de Lukis et Van Coon.
Gene Coon ile oturup ne yapılması gerektiğini konuştuk.
Souris.
Gene Coon ve ben, nasıl olur da altı sekiz uzaylı, 400 kişilik bir gemiyi ele geçirir diye çok kafa patlattık.
C'était génial, et ça le reste.
KOC COON! "
Négro!
Ben gidip Van Coon'un kişisel asistanını bulacağım.
Je vais voir l'assistante de Van Coon.