Cotton traduction Français
522 traduction parallèle
- Ve üzgün olduğunu söyledi. Ve beni yani Eleanor'u Cotton Kulübüne getirmeni istedi. Daha sonra o yani Blackie, bizi tanıştırabilir, yani Eleanor ve Jim'i, son.
- Il est désolé, il vous demande de m'emmener au Cotton Club où il viendra nous rejoindre plus tard.
Geceleyin Eleanor'u Cotton Kulübünde gördüm. Ve neyin ne olduğunu öğrenmek için aramak istedim.
J'ai vu Eleanor au Cotton Club ce soir, je venais aux nouvelles.
Hala cezasını erteleyebilir, öyle değil mi, Bay Cotton?
La peine pourrait encore être commuée, non, M. Cotton?
Sen hep endişelisindir, değil mi Cotton?
Que vous n'avez plus l'énergie de vous inquiéter?
Bu hepimiz için zor, Bay Cotton, özellikle zavallı Bayan Manson için.
C'est dur pour nous tous, mais la pauvre Mlle Manson alors?
Ed, Cotton, treni hızlandırdığımızda siz de harekete geçin. Şimdi gidin.
Dès qu'on est sur le train, vous foncez!
Konuşmayacak. Cotton.
Il parlera pas.
Benim, Cotton.
C'est moi!
Jarrett çetesinin bilinen üyesi...
" Giovanni Cotton Valetti
Giovanni'Cotton'Valenti'ye ait. "
"du Gang de Jarrett."
- Cotton Plant'den efendim.
- De Cotton Plant.
- Neredeki Cotton Plant?
- Où c'est?
- Bizi Cotton Bowl'a götürürs müsün?
Ça pourra nous mener à la coupe Cotton.
Cotton Wilson.
Cotton Wilson.
Cotton, karşında Wyatt Earp var.
Cotton, vous parlez à Wyatt Earp.
Cotton Wilson ödleklik ediyor deseler... hayatta inanmazdım.
Si quelqu'un m'avait dit que Cotton Wilson se dégonflerait, je l'aurais traité de menteur.
Tutuklasın diye Cotton'a telgraf çektim ama beni sattı.
J'ai télégraphié à Cotton pour les attraper, mais il m'a fait faux bond.
- Cotton iyice yoldan çıktı.
Cotton est hors course.
- Cotton Wilson.
Cotton Wilson.
Cotton Wilson ha.
Ainsi Ike lui verse des pots de vin.
Merhaba Cotton. Ben de seni bekliyordum.
Salut, Cotton, je vous attendais.
Biliyor musun Cotton... bu küçük şehir çok güzel.
Vous savez, Cotton, c'est une belle petite ville.
Ike, Finn, Cotton Wilson ve MacLowery'ler.
Ike, le gamin... Cotton Wilson et les McLowerys.
Sen oraya git Cotton.
On y va, Cotton.
Cotton, sen atların yanına git.
Cotton, tu termines avec les chevaux.
Cotton ile birlikte yedi eder.
Ils sont sept, avec Cotton.
Cotton, seni ödlek herif!
Cotton, espèce de lâche...
Ama bu glayöller henüz taze. Bayan Cotton onları daha geçen akşam getirmişti.
Mais ces glaïeuls sont encore tout frais!
Jessie Cotton'un parlak sözleri ile ilgili detaylı raporları zaten alıyorum.
Tu me racontes tous ses mots d'esprit.
Zaten Bayan Cotton'a, kızımın bir milyonerin özel sekreteri olduğunu söyledim.
J'ai dit à Mme Cotton : ma fille est secrétaire d'un millionnaire.
Bayan Cotton'a, kızımın erkeklere bulaşmaya ihtiyacı olmayacak kadar zeki olduğunu söyledim.
J'ai dit à Mme Cotton : ma fille est trop intelligente... pour se laisser impressionner par les hommes.
Marnie, ciddi olarak, Bayan Cotton ve kızının yanıma taşınmalarını istemeyi düşünüyorum.
Je pensais demander à Mme Cotton et à Jessie de venir vivre avec moi.
Bayan Cotton, gerçekten çok hoş biri. Çok terbiyeli, çalışkan ve büyümekte olan küçük bir kızı var.
Mme Cotton est une femme très bien qui travaille dur pour élever sa fille.
Cotton'lar gerçekten çok saygın insanlar.
Les Cotton sont très convenables.
Ben senin Colton'da olduğunu sandım, Sheriff.
Je vous croyais toujours à Cotton, shérif.
Ben Jered Maddox.
Je suis Jered Maddox. Cotton Ryan.
Bu adam nasıl biri, Cotton?
Qu'en penses-tu, Cotton?
Pes etme, Cotton. Konuş onunla.
Parle-lui.
Büyük silahşor, Cotton Ryan. Bir zamanlar iyi silahşordun. Üstüne kimseyi tanımazdın.
Le grand Cotton Ryan, tu étais bon tireur autrefois.
İyi akşamlar, Cotton.
Bonsoir. Lucas.
Senin hesabın görülecek, Cottontail.
Tu es foutu, Cotton le lapin. Tu as à peu près dix minutes, lâche.
Maddox döndüğü zaman başına büyük bir belâ açılacak, Cotton.
Quand Maddox reviendra, tu risques d'avoir beaucoup d'ennuis. S'il revient.
Galiba senin yolun doğruymuş, Cotton.
Vous avez sûrement raison. Trouver une jolie ville tranquille, qui paie davantage d'impôts locaux. Vivre en paix.
Hayatının seyahat arkadaşı Cotton... suçlu oğlu Crackers... ve kafadan sakat annesi Bayan Edie ile birlikte.
Elle vit avec sa compagne de virée Cotton... son delinquant de fils Crackers... et sa mère débile Miss Edie.
- Kimmiş o?
Qui est ce? Cotton Wilson.
Cotton Ryan.
Vous êtes le shérif?
Sırtında büyük bir yük var, Cotton. Dedikoduyu duymuşsun.
- C'est ce qu'on dit?
Sana yardımım dokunabilir mi, Cotton? Bu iş çamura battı, Lucas.
Je suis dans de beaux draps.
Bak sen, Cottontail Ryan.
Cotton Ryan le lapin.
İyi geceler, Ryan. Çıkar beni, Cotton.
Laisse-moi partir.
Cotton?
Je ne peux pas.