Da değiliz traduction Français
835 traduction parallèle
Orta Çağ'da da değiliz.
Et nous ne sommes pas au Moyen Age.
Normandiya'da değiliz. Koca Fransa'yı geçecek.
Et dire que c'est pas difficile la Normandie... il faut le temps de traverser la France de part en part!
- Sanırım olamayız. Eğer ileride karşılaşırsak kişisel şeyler hakkında konuşmak zorunda da değiliz - sen ve kendim hakkında.
Parlons de choses sans importance.
Siz o işi bize bırakın. Londra'ya kıyasla işler burada yavaş ilerliyor olabilir federal ajan da değiliz zaten ama yapmamız gerekenleri kendi yöntemlerimizle hallederiz.
Écoutez, on est peut-être plus lents ici qu'à Londres, et on ne vaut pas le F.B.I.
Ama şuan Melford'da değiliz.
On n'est pas à Medford.
Fransa'da değiliz.
On n'y est pas.
Biz Belçika'da değiliz, değil mi?
On y est, non?
Ama Nisan'da değiliz.
Inviter un étranger en avril, c'est mal. Mais on n'est pas en avril.
Bunu beslemek zorunda da değiliz.
Pas besoin de le nourrir.
- Sadece arkadaş olsak bile yalnızca senin problemlerin hakkında konuşmak zorunda değiliz. - Biraz da benimkilerden bahsedelim.
Même si nous sommes qu'amis, nous pourrions parler aussi de mes problèmes.
Soru sormak için para almıyoruz ama koyun da değiliz.
On n'est pas payés pour ça, sans être des moutons pour autant.
Beyefendinin ikram ettiği yiyeceklere rağmen... Marsilya'da değiliz sanırım.
Je suppose que nous ne sommes pas à Marseille, malgré ce que cet homme nous a offert à manger.
Baylar! Siyasi bir toplantıda değiliz.
Messieurs, ceci n'est pas une réunion politique!
Seçtiğin üç adam da rahatsız olduğundan, isteklerini yerine getirecek durumda değiliz.
Ceux que vous désirez sont souffrants.
Moskova'da, Leningrad'da değiliz, sınınf mücadelesi olduğu fabrikalarındayız, özgürlük için mücadele ettiğimiz sömürgelerin çöllerindeyiz.
Nous ne sommes pas à Moscou ou à Leningrad, Mais dans les usines où l'on mène la lutte des classes dans les déserts des colonies où l'on combat pour la liberté,
Evlenmek zorunda da değiliz.
Nous n'avons pas besoin de nous marier.
Ve bu geceye kadar beklemek zorunda da değiliz.
Et pourquoi attendre ce soir.
Orta Çağda da değiliz.
Ce n'est pas le Moyen Age.
Hiçbir arkadaşımı da görmek zorunda değiliz.
Nous ne verrons jamais mes amis.
Evli olmadığımız için seks yapmak zorunda da değiliz.
On n'est pas mariés, alors, on ne couche pas.
Hem pişman da değiliz.
Et sans regrets.
Düşünüyordum da tekrar buluşmak zorunda değiliz.
J'ai beaucoup réfléchi. Je dois t'éviter.
Bariyerden geçmek için siz lazımsınız. Sizi sürekli gözetleyecek kadar çok sayıda değiliz.
Nous avions besoin de vous, mais nous sommes en nombre insuffisant pour tous vous surveiller.
Ve başarısız olacak da değiliz.
Nous ne pouvons pas nous permettre d'échouer.
Hem buradayız, hem de Honolulu'da değiliz.. Hey, espiri ne?
Je ne comprends pas ce qu'il y a de drôle.
Biz İskoçya'da, bazı akıllı Londralıların sandığı kadar aptal değiliz.
En Ecosse nous ne sommes pas aussi naïfs que certains Londoniens pourraient le penser.
Biz soylu değiliz. Onurumuz da yok, değil mi?
Car nous n'avons pas d'honneur, n'est-ce pas?
Ayak takımının yaygarasıyla yönetilecek değiliz ya da mahkemelerimizin hükümleri, kiliseye göre şekillenmeyecek.
Nous ne nous laisserons pas gouverner par Ia populace... pas plus que nous ne laisserons l'eglise faire Ia justice.
Hasta ya da sağIıklı bu dünyada tıkanıp kalacak değiliz.
Malades ou pas, nous ne sommes pas faits pour suffoquer.
Artık gemide değiliz Bütün pozisyonlar değişti 1930'da partiye üye olan ilk bir milyon kişiden birisi olduğumu unutmuşsun.
Notre situation a changé. Je suis un haut membre du parti.
Gaddar ya da canavar değiliz.
Nous ne sommes ni des brutes, ni des monstres.
Gösterimizi ya da ailemizi bozacak değiliz.
Ensemble à la scène comme à la ville!
Bu arada Cheril da oynuyor, tabii onun seviyesinde değiliz.
Ma fille y joue bien mieux que nous.
Çok zeki değiliz, iş umuduyla Tampico'da oyalanıp duruyoruz.
C'est pas malin de chercher du boulot à Tampico.
Mutlu değiliz, ve asla da olamayacağız.
Nous ne le serons jamais!
Değiliz. Bunca zaman sonra Kyoto'da olmak harika.
Mais non, c'est merveilleux d'être à Kyoto après si longtemps.
Biz polis değiliz ve bu da bizim işimiz değil.
Nous ne sommes pas des policiers, ce n'est pas notre affaire.
- Engelborg'un da kurtulduğunu sanıyoruz, ama emin değiliz.
Nous pensons qu'Engelborg aussi, mais nous ne savons pas pourquoi.
Mavi üniformalilardan da degiliz.
Et on n'est pas des tuniques bleues.
Fransa'da savaşın olduğu zamandaki gibi biz bize değiliz.
On n'est plus en France pendant la guerre.
Bizi kandırdığını sanıyorsun ama o kadar da enayi değiliz!
Tu croyais nous rouler! Mais on a compris ton manège.
Bana neden böyle bakıyorsunuz, müdür bey? Aslında olayla çok da ilgili değiliz.
Ne me regardez pas ainsi.
Ona yarına kadar zaman tanıdım. O kadar da acımasız değiliz yani.
Alors, je lui ai donné un petit délai, il paiera demain.
Ayrıca orada olduklarından da emin değiliz.
Et on n'est pas sûrs qu'elles y soient.
O kadar da aptal değiliz Simon. Her ne kadar sen öyle olduğumuza inanmak istesen de.
Nous ne sommes pas stupides, même si vous le pensez.
San Simeon'da bizler, aslan değiliz, bizler...
Nous ne sommes pas les lions à San Simeon, nous sommes les...
Ama Mundt'un onunla aynı saflarda olduğundan emin değiliz. Mundt'un demokrasimize ihanet etmek için para aldığından da emin değiliz.
Mais nous contestons que Mundt eût été avec eux, et qu'il eût accepté de l'argent pour trahir notre démocratie.
Rockefeller Enstitüsü ya da Ford Vakfı değiliz..... ama biz de kendi çapımızda daha şanssız olanlara yardım edebiliriz.
On est ni la fondation Rockefeller, ni la fondation Ford, mais, à notre manière, on tend la main aux moins fortunés.
Gerçeklerden o kadar da emin değiliz.
Les faits que nous avons ne sont pas sûrs.
Elas'da değiliz.
Nous ne sommes pas sur Elas.
- Neden ama, o kadar da kötü değiliz.
Que faisions nous de mal?