Değişken traduction Français
808 traduction parallèle
Herr Frankenstein çok parlak bir genç, ve çok da değişken.
Herr Frankenstein est extrêmement brillant, mais excentrique.
Çok garip ve değişken birisiniz.
Vous êtes une personne étrange et lunatique.
Her görüştüğümüzde değişken bir ruh haline bürünüyorsun.
Sur le plan émotif, vous êtes la fille la plus instable que je connaisse.
Kadınlar ne değişken!
L'inconstance des femmes!
Bu battaniye çok değişken bir geçmişe sahip.
Cette couverture a une longue histoire.
Hep böyle değişken ve ters midir?
Est-il toujours aussi lunatique et brusque?
Biliyorsunuz, bu üzerinde çalıştığım en değişken vaka.
C'est le cas le plus consternant que j'ai examiné.
Çok değişken bir hatunsun.
Vous êtes un drôle de numéro.
Anız yangını gibi değişken.
Il va te le laisser.
Güven çok değişken bir özelliktir.
La confiance est une qualité aménageable.
Değişken doğalı olmam benim suçum mu?
- Mais j'ai du tempérament.
Ruh halim çok değişken.
Mais j'ai un sacré caractére.
Merkez hattı ışığa tut. O vakit değişken su vermenin bıraktığı mavi noktaları görürsün.
Sur le poli délicat, il y a des petits reflets bleutés comme des étoiles.
Çok değişken bir mizacın var.
Vous tes bien capricieuse.
Vindicator, sen değişken kalpli boynuzsuz boğasın.
Défenseur, tu es un taureau bien capricieux.
- Elimizde değişken hızlı...
- Il y a une vitesse...
4 silindirli değişken kuvvet.
" 4 cylindres, moteur flottant.
Daha çok değişken, ince, gaz bileşimi gibi.
C'est instable, précaire, comme un amas de gaz.
Senin de aşkın onun gibi değişken olur sonra.
De peur que ton amour ne varie autant qu'elle!
- Tansiyon değişken. İnip çıkıyor.
- Pression erratique — monte et chute.
Başkalaşabilir. Değişken. Çeşitli.
mutable, variable, versatile, mobile, muable,
- Kadınlar çok değişken mizaçlı.
- Les femmes sont capricieuses.
Değişken karakterli bu Avusturyalı ressam ve tahrikçi Nazi Partisi üyelerine askeri üniforma giydirdi.
UN PEINTRE ET AGITATEUR AUTRICHIEN QUI IMPOSA L'UNIFORME AU PARTI NAZI
Kararlarınız hava gibi değişken.
Votre esprit varie comme le temps!
2 ) Dünya'dan uzaklaşan Ay'ın hareketine bağlı, değişken yerçekimi güçleri.
FORCE DE GRAVITE CHANGEANTE DUE AU MOUVEMENT DE LA LUNE ;
Engin, muazzam örülmüş, etkileşimli, sürekli değişken... bir para egemenliği.
Un système immense, monstrueux, entremêlé, interactif et multi-varié, un empire multinational de dollars.
- Bilmiyorum. Ama ne kadar değişken olduklarını göz önüne alırsak, bu olabilir.
- Je l'ignore, mais vu leur caractère, c'est possible.
Nabzına bakın, ne kadar değişken.
Venez sentir ce pouls irrégulier!
Her kültürün değişken değerleri olduğuna inanıyordu.
Il estime que toute culture est légitime.
Burada değişken "boşluklar" var...
Il y a la variable du grain de folie.
Sapık ve değişken bir kişilğe sahip.
Il souffre de multiples troubles de la personnalité.
Bu değişken çok aktif.
Les variables sont trop actives.
Tahminince Zelig'in değişken makyajı... metamorfozlarının fiziksel dışavurumudur.
C'est le maquillage instable de Zelig, dit-elle... qui produit ses métamorphoses.
Tanıştığımızda değişken biri olduğumu biliyordun.
Tu le savais quand tu m'as rencontrée.
Bu değişken çapını değiştiriyor.
Cette variable modifie son diamètre.
- Sir Harry ne kadar değişken bir adam.
Quelle girouette, ce Sir Harry.
Değişken, standart sapma değerlerinin içinde, Dr Ludlum.
La variable est dans les limites de la déviation standard, Dr Ludlum.
Balinaların değişken kütleleri tekrar giriş programımıza nasıl uyacak?
Avez-vous inclus la variable de masse baleines / eau?
Algılayıcılarım katı bir yapı göstermiyor, ama çok fazla enerji ve değişken desenler gösteriyor.
Si vous accordez une permission, on pourrait envoyer un petit groupe. Bien sûr. Wesley?
Müzede değişken yumuşakçayla ilgili çok ilginç bir sergi olacak.
Le musée a une exposition assez intéressante sur le développement du mollusque.
Yaratığın değişken arzularıyla çok fazla içli dışlı olurduk.
On pénètre intimement les pensées et les humeurs changeantes de l'animal.
Solunum değişken, nabız düzensiz, kan basıncı neredeyse sıfır.
Respiration irrégulière, pouls irrégulier, tension presque nulle.
Parazit çok değişken.
L'interférence est instable.
Gücü Atılgan'dan mekiğe aktarabilmek için... değişken fazlı bir çevirici gerekecek.
Il va nous falloir un inverseur de phase pour régler les circuits de l'Enterprise sur ceux de la navette.
"... değişken ve saldırgan bir ruh hali, oldukça zeki, dengesiz.
" Violentes sautes d'humeur, très intelligent, instable.
Değişken ruhlu olduğunuzu mu düşünüyorlar?
Ils pensent que vous êtes malheureux?
- Ölçümler değişken.
- Les relevés fluctuent. - C'est normal.
- Kim değişken?
- Qui est lunatique?
Değişken zaman hızlandırıcılar. - İnanılmaz. - Evet, öyle de diyebilirsin.
On devait rendre les personnages plus complexes et leur histoire plus intéressante pour que ça fasse un long-métrage.
Hayır, sadece şu değişken zaman değerlerini. Sadece ana konsepti. Bir oyun içindi, şimdi içindeyiz.
Rares sont les acteurs qui ont cette présence physique et un jeu aussi diversifié.
- Değişken.
- Capricieux