English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ D ] / Durdular

Durdular traduction Français

467 traduction parallèle
NEHRİN GAZABINA UĞRAYAN ARABALARI ONARMAK VE YENİDEN GÜÇ KAZANMAK İÇİN DURDULAR
MALMENÉ PAR LA RIVIÈRE... LE CONVOI S'ARRÊTE POUR REPRENDRE DES FORCES.
Üç blok boyunca arkamdan ateş edip durdular.
Ils ont fait ce qu'ils pouvaient. Ils m'ont tiré dessus longtemps.
- Memnun oldular mı? İlgisiz göründüler. Parıldayıp durdular, küçük teşhirciler işte!
Indifférentes et exhibitionnistes.
300 yıldan beri kardeşlerimiz, diğerlerinin kıskançlığından ötürü, bir yerden diğerine... bir ülkeden diğerine gezip durdular.
Depuis 300 ans, nos frères errent de lieu en lieu, de pays en pays, à cause de la jalousie des autres.
Terlediler ve soluklanmak için durdular, aynı bugün sizlerin de yaptığı gibi.
Ils ont transpiré, fait une pause comme vous aujourd'hui.
Durdular, orada öylece durup izlediler. Sadece işin iyi yapıldığını görmek için.
Ils restaient là, à regarder, pour s'assurer que le travail serait bien fait.
Sen ayrılırken ki hallerinde kalmaları için çok uğraştım ama benden uzak durdular.
J'ai tout fait pour qu'ils ne changent pas, mais ils m'ont échappé.
Kısa bir süre sonra da durdular. Ama dinlenmek için değil.
Ils s'arrêtèrent peu après, mais pas pour boire.
Yıllar sonra paralı askerlerden kurulu ordusu ile zorba geri döndüğünde aynı yurttaşlar ona şehrin kapılarını açmakla kalmadılar hükümet üyelerini idam ederken onun yanında durdular.
Quand il revint avec une armée... ces mêmes citoyens lui ouvrirent les portes et lui permirent d'exécuter les membres du gouvernement légal.
7 Agustos'ta Punta Prieta'da üç Amerikalı erzak almak için José Andrade'nin dükkanının önünde durdular.
Maintenant, à Punta Prieta. Le 7 août, trois américains s'arrêtent pour s'approvisionner au magasin de José Andrade.
Ateş edip, yapacaklarını söyleyip durdular.
Ils tiraient et hurlaient!
- Uslu durdular mı?
- Elles ont été sages?
Memnuniyetlerini bildirmek için borulara vurup durdular.
Ils arrêtent pas de cogner pour dire qu'ils apprécient.
Bütün gün gevezelik edip durdular.
Ils bavardent toute la journée.
İnsanlar bana paranın her şey olmadığını söyleyip durdular.
On me répétait que l'argent n'était pas tout. Et je le croyais.
Neden durdular?
Pourquoi ils s'arrêtent?
Belkide zorunlu olarak durdular.
Ils ont dû se barricader dans un relais sur le chemin.
- Bilinmiyor, efendim. Durdular.
- Tout s'est arrêté,
Bir kır lokantasında durdular.
Ils s'arrêtèrent près d'une guinguette au bord de l'eau.
O kasetleri Washington'a gönderdik ve aranan suçluların geçmişini arayıp durdular. Ta ki astımlı geçmişi olan birini bulana kadar.
Ils ont trouvé dans leurs fichiers un type qui a été soigné pour asthme.
Yanına bu kadar geç geldiğim için özür dilerim. Ama kral ve baronlar, yanlarında daha fazla kalmam için beni sıkıştırıp durdular.
Désolé de n'arriver que maintenant mais le service du Roi prime et les Barons doivent se tenir prêts à l'embarquement dans la baie.
Neden durdular?
Pourquoi se sont-ils arrêtés?
- Neyse ki müziği durdurdular. - Neden durdular?
Pourquoi se sont-ils arrêtés?
Nedense benden uzak durdular Peder.
Je ne crains pas le diable.
Sol akciğerin dış sınırında durdular.
Ils se sont arrêtés aux limites du poumon gauche.
Protesto olarak tüm polis güçleri görevlerini durdular ama Polis Şube Müdürü onlara emirlerini geri almalarını söyledi.
Les agents ont quitté le service, mais le directeur leur a dit de reprendre. Vont-ils obéir?
Bize zorluk çıkarıp sürekli gülüp durdular.
Ils nous ont poussé, en riant.
Durdular, efendim.
Ils se sont arrêtés net.
Demek istiyorum ki, Fransa'ya yığınak yaptılar ve durdular.
Ils s'approchent de la France, et ils s'arrêtent.
Telefon etmek için durdular çünkü beni ne yapacaklarını bilmiyorlardı. O sırada hâlâ baygın olduğumu sanıyorlardı.
Ils se sont arrêtés pour téléphoner, me croyant toujours évanoui.
Olan bitenle ilgili konuşmak istiyorsun gibi? Sana söylüyorum, şu uçaklar 1.5 saattir bulutlara birşeyler atıp durdular.
Leurs hélicoptères ont balancé une poudre pour faire pleuvoir.
Durabilirlerdi. Ama durdular mı?
Ils auraient pu s'arrêter.
Bir yıl boyunca küstah tavırlarla aylak aylak bira içip durdular.
Ils ont bu de la bière, nous ont regardés de haut.
Onu görmeliydin. İnsanlar alkışlayıp durdular.
Cela a été un triomphe.
Benimle bir iki kelime konuşmak için durdular, ve sadece merak ettiğim için başka kiminle konuşmak istediğini görmek istedim ve senin olduğun ortaya çıktı.
Il est passé me voir, et je me demandais qui d'autre il voulait voir... Roger lui doit de l'argent.
Müfettiş, yine durdular.
Ils se sont encore arrêtés.
Hükümet ajanları doluştu, soru sorup durdular.
Des agents du gouvernement partout, à poser des questions à la con.
Aptal SS askerleri bugün sabahtan geceye kadar çamurlu ayaklarıyla geminin içinde aranıp durdular.
Des imbéciles de S.S. Fouillent notre dirigeable... du matin au soir, les bottes pleines de boue.
Ve durdular.
Ils s'arrêtent.
Ondan kurtulmam gerekti çünkü devamlı düşüp durdular.
J'ai fiini par la jeter parce qu'elle chavirait tout le temps.
Zeytin tomurcukları yumuşak havaya kanarak vaktinden önce çiçeğe durdular.
Les plants de notre oliveraie, trahis par le climat... s'épanouirent prématurément.
Gariban köpeği gezegenin etrafında çevirip durdular.
Avec ce clebs sur orbite!
Kudretli yıldız gemileri, Galaktik uzayın en ücra köşelerinde güneşten güneşe sefer yaparak, ödül ve macera arayarak gezinip durdular.
De puissants astronefs se frayaient leur route entre des soleils exotiques, en quête d'aventure et de butins aux plus extrêmes confins de l'espace galactique, car en ces jours, les esprits étaient braves, les enjeux élevés,
Neden durdular?
Pourquoi sont-ils arrêtés?
Tanrıya şükür, durdular.
ils ont arrêté.
Durdular.
Ça s'est arrêté.
Dönenip durdular sallangaçta ; Berbat mızmızlardı yapışkan kuşlar,
"Gyraient sur l'alloinde et vriblaient Tout flivoreux allaient les borogoves"
Seller gibi akan bir ırmağın kenarında durdular.
Au bout d'un chemin, ils s'arrêtèrent pour regarder une rivière torrentueuse par endroits.
Durdular.
Ils s'arrêtèrent.
Sorup durdular.
Ils ne cessaient de me questionner sur lui.
Durdular.
Ils se sont arrêtés...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]