Düğmeye bas traduction Français
682 traduction parallèle
Düğmeye bas.
Appuyez sur le bouton.
Hadi yukarı gel, asansörde 10. düğmeye bas.
Monte. Appuie sur le 10ème.
Hizmetçi için düğmeye bas.
Appelez le valet.
Öyle mi? Kanepenin üzerindeki düğmeye bas.
Poussez le bouton près du sofa.
Baba, kenarındaki ufak düğmeye bas ve ne olacak bir gör.
Pousse le bouton! Tu vas voir!
Ekselansları, hayat hikayem böyle ve o düğmeye basıp beni gönderebilirseniz çok memnun olacağım.
Voilà, Excellence, l'histoire de ma vie. Je vous serais reconnaissant d'appuyer sur le bouton, qu'on en finisse.
Şu düğmeye basın..... yoksa kapıyı kırarım!
Miss McCardle, allez-vous appuyer sur ce bouton, ou faut-il que je vous prenne à bras pour défoncer cette porte en me servant de vous comme bélier?
Düğmeye basıyorsun, fabrikalar kuruluyor. Veya telefonu açıyorsun ve 100 tanker İran'a gidiyor. Veya diktafona diyorsun ki :
Vous appuyez sur un bouton et une usine se crée, vous prenez le téléphone et 100 pétroliers partent pour la Perse, vous allumez le dictaphone et dites,
İşte efendim. Çıkmak için bu, inmek için de bu düğmeye basın.
Appuyez là pour monter, et là pour descendre.
El bombası atan adama ne yaparlar? Ya da havan, top, uçak bombası atana. Ya da düğmeye basıp binlerce kilometreden hidrojen başlıklı füze gönderene?
Qu'est-ce qu'ils font à un type qui lance une grenade, envoie l'obus de mortier, déclenche le tir de canon, largue la bombe, ou à celui qui appuie sur le bouton qui lance le missile armé d'une bombe H?
Çok süper şeyler. Bir düğmeye basıyorsun, buz veriyor. - Aman!
On appuie sur un bouton et on a des glaçons.
İşiniz bitince düğmeye basın, ben açarım.
Appuyez sur le bouton quand vous aurez fini, J'ouvrirai la porte,
Bir düğmeye basıyorsun, koltuk mavi çarşaflı yatağa dönüşüyor.
On presse un bouton, et le canapé se transforme en lit. Tout en bleu.
Şu tek düğmeye basılarak verilen savaşlara ne oldu?
Je croyais que les nouvelles guerres se faisaient en pressant des boutons.
Düğmeye basınız, zili çalınız... Ve bütün şu lanet dünyanın koşarak geleceğini düşünüyorsun, değil mi?
Appuie sur un bouton et le monde accourt, c'est ce que tu crois?
Bunun için de düğmeye basın. Beni anladınız mı?
Quand il est relâché, vous recevez.
Düğme, düğmeye bas!
Le bouton, lâche le bouton!
Eski uçağımda yalnızca bir düğmeye basıyordum.
Dans mon avion, j'avais juste à pousser un bouton.
Bu düğmeye basıyorsun, şoför de seni duyuyor.
Tu appuies sur le bouton et il t'entend.
Poletti, düğmeye bas.
Poletti, appuyez sur le bouton.
Düğmeye bas, Max.
Pousse le bouton.
Düğmeye bas, Max!
Pousse le bouton, Max.
Düğmeye bas, Max.
Pousse le bouton, Max.
Duman perdesi! Düğmeye bas, Max!
Pousse le bouton.
Düğmeye bas, Max!
Pousse le bouton!
- Düğmeye bas, Max.
- Pousse le bouton.
Düğmeye bas.
Je sais : "Pousse le bouton."
"Saat 9 : 00'de bu düğmeye bas".
"Brancher le magnétophone à 21 h."
Düğmeye basıp patlamaya sebep olan biz değiliz. " dedi. Bu aptallığı aştık.
Et j'ai répondu que ce serait absolument génial.
Unutmayın, gece yarısı Fantomas geldiğinde düğmeye basıyorsunuz... - Ben ortaya çıkıyorum. - Ortaya çıkıyoruz.
Alors, Fantômas arrive, n'oubliez pas, le bouton, nous la lampe rouge, je surgis!
- Benden sesli komut aldığında düğmeye bas ve otomatiği devre dışı bırak.
Il fera demi-tour. Quand je t'en donnerai l'ordre, éteins le pilote automatique.
Ayrıntıya inecek bir şey yok. Bir şey istediğinde, düğmeye bas - artık patron sensin.
Si vous voulez quoi que ce soit... appuyez sur un bouton.
- Güzel, şimdi kırmızı düğmeye bas.
- Appuyez sur le bouton rouge.
Düğmeye bas. - Ne?
Appuyez sur ce bouton.
- Düğmeye basıver.
- Mettez-le en marche.
Düğmeye bas!
Mettez-le en marche!
Düğmeye basın.
Tenez, pressez le bouton.
Düğmeye bas! Son şansın!
C'est votre dernière chance!
Düğmeye basın! Dokuz saniye...
Neuf secondes...
Masaya koyun, düğmeye basın, kussun.
Posez-le sur la table, appuyez sur le bouton, il vomit.
Düğmeye bas ve gitsinler!
T'appuies sur un bouton et ça marche.
Sadece bu düğmeye basın.
C'est ça. Appuyez sur le bouton.
Şu düğmeye basın ve çektiğiniz. -... gitgide yakınlaşacak.
Vous tournez ça comme ça, et vous verrez votre sujet de plus en plus près.
Almanların üzerinde çalıştığı "harika silahlar" dan haberimiz var : Uzun menzilli roketler, düğmeye basılan bombalar askersiz silahlar.
Les Allemands travaillent à des "armes miracles"... comme des fusées à longue portée... qui permettent de se passer de soldats.
Bir düğmeye bas ve ZING!
On appuie et, vlan!
10 a kadar sayın, sonra basın düğmeye.
Comptez à rebours depuis 10 et appuyez sur ce bouton.
Bu Geiger sayacı. Bu düğmeye bas.
C'est un compteur Geiger.
Düğmeye bas! - Lütfen devam et.
- Veuillez continuer.
Siz basın o şeyin üstündeki düğmeye.
C'est vous qui appuyez sur les touches.
Siz basın o şeyin üstündeki düğmeye.
Vous appuyez sur les touches.
Biz basıyoruz düğmeye.
Nous appuyons sur les touches.
başın sağolsun 19
başarısız 35
başlayalım 455
başladı 99
başın sağ olsun 33
baskı 31
başlıyoruz 580
bashir 86
başka bir isteğiniz var mı 22
başarılar 28
başarısız 35
başlayalım 455
başladı 99
başın sağ olsun 33
baskı 31
başlıyoruz 580
bashir 86
başka bir isteğiniz var mı 22
başarılar 28
başınız sağolsun 27
bastille 25
başkan 645
baş üstüne 324
başınız sağ olsun 59
başkanı 24
başka bir gün 31
başlayın 254
başkan yardımcısı 27
başarılı 32
bastille 25
başkan 645
baş üstüne 324
başınız sağ olsun 59
başkanı 24
başka bir gün 31
başlayın 254
başkan yardımcısı 27
başarılı 32