English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ B ] / Başkanı

Başkanı traduction Français

37,960 traduction parallèle
São Paulo Gey Yürüyüşü'nün başkanı.
Pour être grand maître du défilé de la Gay Pride.
Ben de süremi eski Güney Karolina Kongre Üyesi ve mevcut Birleşik Devletler Başkanı'na veriyorum.
Et je les cède à l'ancien député de Caroline du Sud et président des Etats-Unis.
Şu özel arkadaşın Amit... Belediye Başkanı'nın kardeşi.
Ton très cher meilleur ami, est le petit frère du maire.
CIA başkanıyım ben.
Je suis le directeur de la CIA.
Doğrulama isterseniz belediye başkanını arayın.
Appelle le maire si tu as besoin d'une couverture.
- Hayır. Psikopat, polis ya da başkan ol, eğer birini öldürürsen yargılanman gerektiğini düşünen şapşal insanlardanım ben.
Je suis un de ces fous qui pense que si l'on tue quelqu'un, on devrait être jugé, qu'on soit psychopathe, policier ou président.
Başkan çok heyecanlı.
Le président est impatient.
- Başkan.
- Le président.
Demek Başkan, Croome'u aradan çıkardığında...
Le président travaillait avec Whispers.
- Whispers, Başkan'a lazım.
- Le président se sert de lui.
Başkan'ın zombi projesi için Whispers'a ihtiyacı var.
Le président a besoin de Whispers pour le projet zombie.
Bu, Başkan'ın ona neden güvenmediğini açıklar.
Du fait, le président doit se méfier de lui.
Eğer başkan olursan, Van Damn'ı sürmeyi bırakacak mısın?
Si tu deviens président, tu arrêteras de conduire le Van Damn?
Başkan'la ikimizin sizden basit bir isteğimiz var.
Nous ne vous demandons qu'une seule chose.
- Başkan'ı, başkan yardımcısıyken işlenen suçlardan ötürü soruşturmalı mıyız?
- Faut-il enquêter sur des crimes commis pendant sa vice-présidence?
Kurallara göre Başkan'ın resmî olarak davet edilmesi gerekmez mi?
Le Président ne doit-il pas - être officiellement invité?
Başkan bugün kongre rozetini taktığı için her türlü görüşmeye katılabilir.
Le Président porte sa broche du Congrès. Il est par conséquent le bienvenu.
Sayın Sözcü, Başkan'ın bugün tartışılan konuya yönelik hiçbir ilgisi ya da görüşü yoktur.
Mme la présidente, le Président n'a pas d'opinion sur le débat du jour.
Sayın Sözcü, konuşma hakkı hâlâ bende ve Başkan'ın tartışılan konuda hiçbir görüşü olmadığına inanmakta güçlük çekiyorum.
J'ai toujours la parole. Et je peine à croire que le Président n'ait pas d'opinion sur ce sujet.
Maruzatım var! - Sayın Başkan. Bu olağan dışı bir hareket.
M. le Président, c'est contraire aux règles.
- Sayın Başkan, kürsüyü terk etmelisiniz.
- Vous devez céder la parole.
- Başkan kürsüden insin.
Le Président va se taire. Certainement pas.
Güvenlik görevlileri, Başkan'ı dışarı çıkarın.
Faites sortir le Président.
Başkan savaş istiyor ama ona karşı çoktan savaş açıldı.
La guerre réclamée par le Président semble déjà déclarée.
UNDERWOOD KARŞITI PROTESTOLAR PATLAK VERDİ ORTA DOĞU, BAŞKAN'A TEPKİLİ
MANIFESTATIONS ANTI-UNDERWOOD
Başkan, Joshua Masterson'a savaş mı açmış?
Le Président a donc déclaré la guerre à Masterson.
- Sayın Başkan. - Vali Bey.
M. le Président.
Umarım sen ölürsün ve karın başkan olur.
J'espère que vous mourrez et qu'elle vous remplacera.
Benim ölmemi ve senin başkan olmanı umduğunu söyledi.
Elle espère que je mourrai et que tu me remplaceras.
Başkan'la hiç bu kadar gurur duymamıştım.
Je n'ai jamais été plus fière du Président.
Ne benim ne de eşimin dostu olan Heather Dunbar o suçlamaları araştırıp Başkan'ı akladı.
Heather Dunbar, qui n'est pas une amie, a étudié ces accusations et a innocenté mon mari.
Başkan, topraklarımızda savaş istiyor.
Il demande à faire la guerre sur notre sol.
Başkan'ın suçlarına geri dönmeliyiz. Asıl hikâye o, tek hikâye o.
Il faut remettre les crimes du Président sur le tapis.
Başkan emin olmamızı istiyor.
Nous devons en être certains.
Başkan bunu duyduğuna sevinecek.
Ça fera plaisir au Président.
- Sayın Başkan. - Sorun yok.
- M. le Président.
" Acaba Başkan ve First Lady bu gece ne yapıyorlar?
" Je me demande ce que fait le couple présidentiel ce soir.
Peki Başkan ve First Lady bu gece ne yapıyorlar?
Et que fait le couple présidentiel ce soir, Francis?
Başkan'ın ilanını duydum.
J'ai entendu la déclaration.
Siz bir efsanesiniz, üstelik Başkan'la ilgili makaleleriniz...
Vous êtes une légende, et écrire sur le Président...
- Başkan'ı sevmiyoruz.
Nous n'aimons pas le Président.
O komiteye girebilirsen Başkan sana gereken süreyi tanıyacaktır.
Intégrez ce comité, et la présidente vous accordera le temps qu'il faudra.
Başkan Kongre'den Savaş İlanı istedi
Le Président demande au Congrès de déclarer la guerre
- Sayın Başkan?
M. le Président.
Sayın Başkan!
- M. le Président!
Sayın Başkan. Teşekkürler.
M. le Président, merci.
Ben Başkan Madhavrao Shellar. Amit'in ağabeyi.
Je suis le maire, Madhavrao Shellar, le grand frère d'Amit.
Ulusal İstihbarat Müdürlüğü'ne Ulusal Güvenlik Konseyi ve Başkan'a rapor veririm.
Mes supérieurs sont l'ODNI, le NSC et le Président.
Dr. Whitcombe Protezler Bölüm Başkanı Theodore Bagwell.
Theodore Bagwell.
- Harlan Gaines adında bir adamla buluşacaktık adam CIA Başkan Yardımcısıymış.
- On rencontrait un homme Harlan Gaines, le directeur adjoint de la CIA.
Poseidon, başkan yardımcınızı öldürdü.
Poséidon a tué votre directeur adjoint.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]