Elinden geleni yaptın traduction Français
607 traduction parallèle
Herkes gibi elinden geleni yaptın.
Personne n'aurait pu faire plus que toi.
Elinden geleni yaptın.
Tu as fait tout ce que tu pouvais.
Sen elinden geleni yaptın.
Tu as fait de ton mieux.
Jack Stuart'ı mahvetmek için elinden geleni yaptın.
Vous avez tout fait pour écraser Jack Stuart.
O kadar üzülme Bay Davies. Sen elinden geleni yaptın.
Vous avez fait de votre mieux, M.Davies.
Orada elinden geleni yaptın Brickley.
Il n'y a plus rien à faire là-bas.
Olanları kabul etmek zorundasın. Baban yaşlı ve güçsüz. Elinden geleni yaptın.
Prends-en ton parti, il est vieux, on ne peut lutter contre son destin.
Sen elinden geleni yaptın.
T'as fait de ton mieux. T'as pas de reproches à te faire.
Elinden geleni yaptın. Hemen dön ve misafirinle ilgilen.
Tu as fait de ton mieux, alors rentre voir notre invité.
Elinden geleni yaptın, Marius. Minnettarız.
Marius, tu as fait tout ce qui était en ton pouvoir, et nous te remercions.
Onu caydırmak için elinden geleni yaptın.
Tu as vraiment fait de ton mieux pour le décourager.
Sen, yaşaması için, elinden geleni yaptın, doktor.
C'est un miracle que vous l'ayez gardé en vie aussi longtemps, doc.
Sen elinden geleni yaptın.
Tu as fait tout ton possible.
- Sen elinden geleni yaptın, Luke.
- Ça ne servirait à rien, Luke.
- Bilmem neden... lsrarı bırak Pat. Elinden geleni yaptın.
Vous avez fait ce que vous avez pu.
- Sen elinden geleni yaptın evlat.
- Vous avez été très bien.
Bak anne, sen elinden geleni yaptın, tüm paranı harcadın o cezaevinden bu cezaevine, peşimde gelmekten yaşlandın artık.
Maman, tu as lutté, tu t'es ruinée, tu as vieilli en me suivant de prison en prison.
- Beni öldürmek için de elinden geleni yaptın.
Tu as tout fait pour me tuer.
Benim gelmeme engel olmak için elinden geleni yaptın.
Tu as tout fait pour m'empêcher de venir.
Komutanım dedi ki, "Asker, elinden geleni yaptın" sonra bana para verdi ve eve yolladı.
Le général Elias m'a dit " Vieux, va à la maison,
Elinden geleni yaptın sen Arlette.
T'as fait au mieux.
- Elinden geleni yaptın.
- Vous avez fait votre possible.
Elinden geleni yaptın.
Tu as fait tout ce que tu pouvais,
Bu ülkede elinden geleni yaptın. Sonu hep ateş ve mezar oldu.
Tu as fait tout ce que tu as pu, ici, et á quoi ça a servi?
Sen elinden geleni yaptın.
Tu as fait tout ce que tu pouvais.
- Kesinlikle! Sen elinden geleni yaptın. Tekrar bize kefil olamazsın.
Tu en as assez fait, on ne peut pas te demander ça.
O arabaya bir şey olmaması için elinden geleni yaptın, ama... dün gece onu arkaya park etmiştin ve bu sabah yerinde yoktu.
Tu t'occupais super bien de sa voiture, mais tu l'as laissée dehors hier soir, et ce matin, plus rien.
Elinden geleni yaptın değil mi?
T'as fait de ton mieux, n'est-ce pas?
Sana şunu söyleyeyim Crane, elinden geleni yaptın.
Je dois reconnaître que vous avez essayé.
Elinden geleni yaptın.
Vous avez fait de votre mieux.
Evet, elinden geleni yaptın.
Tu as fait ce que tu pouvais.
Elinden geleni yaptın, John.
Mais il a pris un sacré coup.
Onu ikna etmek için elinden geleni yaptın mı?
As-tu tout fait pour le convaincre?
Elinden geleni yaptın, biliyorum.
Je sais que tu as fait au mieux.
Aramızı açmak için elinden geleni yaptın.
Tu as tout fait pour que ça ne marche pas.
Elinden geleni yaptın.
Tu as fait de ton mieux.
Sen elinden geleni yaptın.
Vous avez fait votre possible.
Sen elinden geleni yaptın, Alex.
Vous avez tout fait, Alex.
Elinden geleni yaptın. Fakat, yeterince akıllı değilsin.
T'as fait de ton mieux, mais tu n'es pas assez malin.
Sen de bunun için elinden geleni yaptın.
Vous avez fait de votre mieux pour satisfaire cette condition.
Sen elinden geleni yaptın.
Tu as fait ce que tu as pu.
Hey, Grimm, elinden geleni yaptın.
Grimm, tu as essayé.
Elinden geleni yaptın, Hastings.
Vous avez bien travaillé.
Elinden geleni yapıyor. Yaptığını biliyorum.
Il se donne beaucoup de mal.
Görev ahlakı yüksekti... güvenli olmadığını bildiği bir uçağı... yere indirmek için elinden geleni yaptı.
Son sens du devoir était si fort qu'il a fait décoller un engin dangereux après s'être battu pour faire annuler ce vol. Comment savez-vous cela?
Kendisi için fazla iyi bir erkek olduğunu fark edince oğlunun da babasına benzememesi için elinden geleni yaptı.
Mais quand elle découvrit son véritable caractère, elle n'eut plus qu'une pensée. Que son fils ne soit pas comme lui.
Bir yurttaşın suç işlenmesini önlemek için elinden geleni yapmasının... yasaya aykırı olduğunu ben hiç duymadım. Onun yaptığı tam da buydu.
J'ai jamais entendu dire qu'il était interdit... de tout faire pour empêcher qu'un crime soit commis... ce qui est exactement ce qu'il a fait.
- Elinden geleni yaptın.
- Vous avez fait tout votre possible. - Oui.
- Elinden geleni yaptığını söyledin zaten.
- Je fais ce que je peux, oui. Tu te rends compte que c'est idiot?
Sen elinden geleni yaptın.
On dirait que notre plan n'était pas tout à fait au point.
Elinden geleni yaptın.
On a fait tout ce qu'on pouvait.