Elinizden geleni yapın traduction Français
157 traduction parallèle
Elinizden geleni yapın.
Voyez ce que vous pouvez faire.
Elinizden geleni yapın!
Il le faut à tout prix
Hemşire Rachel, elinizden geleni yapın.
Occupez-vous d'eux.
Misafirlerimize münasip bir kahvaltı hazırlamak için elinizden geleni yapın.
Julio, débrouillez-vous, faites un bon petit-déjeuner.
- Rahatlatmak için elinizden geleni yapın kuvvetli bir ağrı kesici ve sedatifiniz varsa verebilirsiniz.
Faites en sorte qu'elle se sente aussi bien que possible. N'hésitez pas à lui administrer de fortes doses de sédatifs.
Ben birini bulacağım. Elinizden geleni yapın.
Tout ce que vous voudrez!
Yaşatmak için elinizden geleni yapın.
Il ne faut pas qu'il meure!
Trafik olsun, olmasın, elinizden geleni yapın.
- Quoi? Embouteillage ou pas, faites pour le mieux.
Eger başıma bir şey gelirse..,... intikam almak için elinizden geleni yapın.
Dans le cas contraire, au moins pourrez-vous me venger.
Siz sadece acı çekmemesi için elinizden geleni yapın. - Yapacağız.
Votre boulot à vous, c'est... de tout faire pour qu'elle ne souffre pas.
Elinizden geleni yapın.
Faites de votre mieux.
Patronu mutlu etmek için elinizden geleni yapın. Anlaşıldı mı?
Soyez à la hauteur.
Bu rezil olayla ilgili boş dedikoduları engellemek için elinizden geleni yapın.
Faites votre possible pour prévenir toute rumeur sordide.
Annie gelirse mutfak işine başlasın. Elinizden geleni yapın.
Si Annie arrive, qu'elle commence à la cuisine.
Elinizden geleni yapın.
- Merci monsieur. Faites de votre mieux.
Yokluğumda, Tanrı Askerlerini diriltmek için elinizden geleni yapın.
En mon absence, concentrez vos efforts pour faire revivre le Dieu Guerrier.
Elinizden geleni yapın.
Bon, faites de votre mieux.
Elinizden geleni yapın, Bay Data.
Faites tout ce que vous pouvez, M. Data.
- Elinizden geleni yapın.
- Faites au mieux.
- Elinizden geleni yapın.
- Faites de votre mieux.
Elinizden geleni yapın protestocular.
Faites ce que vous voulez.
Tek söyleyebileceğim sakin olun, eğitiminizi hatırlayın ve elinizden geleni yapın.
Un seul conseil : restez calmes, soyez méthodiques et faites de votre mieux.
Bu arada, onu Wilshire'da tutmak için elinizden geleni yapın. Gerekirse itfaiye kamyonlarını kullanın.
Entre-temps, utilisez des voitures de pompiers, si nécessaire.
Bu uğurda elinizden geleni yapın.
A cette fin faites ce que vous devez faire.
Elinizden geleni yapın, iğrenç, göşterişçi babarlar!
Faites ce que vous voudrez, bande de sauvages prétentieux.
Elinizden geleni yapın!
Tuez-les! Et pas de pitié!
Elinizden geleni yapın, Iütfen.
Faites de votre mieux.
Elinizden geleni yapın.
Faites des miracles.
Elinizden geleni yapın.
On peut essayer.
Söylediğim gibi... istediğim bisikleti almak için... elinizden geleni yapın.
Comme je disais... à propos du vélo que je veux... fais tout ce que tu peux pour l'obtenir.
Elinizden geleni yapın.
Vous devriez l'aider.
Sizi görmemeleri için elinizden geleni yapın, Albay.
Faites en sorte qu'ils ne vous voient pas non plus.
Konunun beni ilgilendirmediğini söyleyeceksiniz ama lütfen onları yeniden Gizli Dosyalar'a almak için elinizden geleni yapın.
- J'aimerais... Avant d'entendre que ça ne me regarde pas, je vous demande de les remettre sur les affaires NC.
Elinizden geleni yapın.
Fais de ton mieux.
- Önemli değil, elinizden geleni yapın işte!
- C'est pas grave, faites de votre mieux!
Bu arada lütfen onu kurtarmak için elinizden geleni yapın.
En attendant, je vous en prie, faites tout votre possible.
Jerry burada kalıyor, bu yüzden kızı oyalamamak için elinizden geleni yapın.
Jerry reste. Vous faites pas repérer par la fille.
Elinizden geleni yapın!
Donnez-vous à fond!
Elinizden geleni yapın. En azından başkasını bulun olmaz mı?
Essayez au moins de trouver quelqu'un d'autre.
Doğudaki, batıdaki, kuzeydeki güneydeki melekler elinizden geleni yapın. O uyurken onu koruyup sakının.
Anges du sud, anges du nord... de l'est et de l'ouest, faites un effort... pour veiller sur elle quand elle dort.
Doğudaki, batıdaki... kuzeydeki, güneydeki melekler, elinizden geleni yapın. O uyurken onu koruyup sakının.
Anges du sud, anges du nord... de l'est et de l'ouest, faites un effort... pour veiller sur elle quand elle dort.
Elinizden geleni yapın!
Faites de votre mieux!
Elinizden geleni yapın!
Donnez tout ce que vous avez!
Siz elinizden geleni yaptınız. Daha iyisi yapılamazdı.
Vous vous êtes surpassés, personne n'aurait fait mieux.
Elinizden geleni yapıp yine de onu anlamayı başaramıyorsanız, o zaman aslında hatalı olanın ben olduğum gerçeği ortaya çıkar.
Et quand on en a une et qu'on n'arrive pas à la captiver, on se dit qu'on est une incapable.
Elinizden geleni yapın.
Faites ce que vous pouvez.
Sadece elinizden geleni yapın.
Soyez courageux.
Sizi her gördüğümde bana salağın teki olduğumu hissettirmek için... elinizden geleni yapıyorsunuz... ama hiç zahmet etmeyin.
Vous semblez prendre beaucoup de mal à essayer de me faire sentir... comme une pauvre idiote, chaque fois queje vous vois... et vous ne devriez vraiment pas prendre cette peine.
Benimle uğraşmak mı istiyorsunuz, elinizden geleni yapın.
Mais ils ont fait don d'une bibliothèque.
Onun için elinizden geleni yapın.
faites tout ce que vous pouvez pour lui.
Bu çok önemli, o yüzden elinizden geleni yapın. Tek yapacağım, emirlerinize uymak olacaktır efendim.
Êtes-vous heureux ici?