English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ E ] / Emin değilim

Emin değilim traduction Français

14,509 traduction parallèle
Kanka mıydık emin değilim, ama teşekkürler.
Je ne sais pas si je dirais ça...
Aracının bulunup da içinden onun çıkmasını ister miydim emin değilim.
Je ne sais pas si je veux trouver un véhicule... FRÈRE DE TERESA... et qu'elle soit à l'intérieur.
... " Emin değilim.
" Je ne suis pas convaincu.
Pek emin değilim Sayın Hâkim.
Je ne suis pas très sûr, votre Honneur.
Şu anda, benim sorumluluğumda olmayıp da bu sistem tarafından çiğnenip tükürülen başka insanlar da olabileceğini düşünürken işimi hakkıyla yapabileceğimden emin değilim.
Je ne suis pas sûr de... de faire ce qu'il faut quand je suis préoccupé par... si d'autres personnes qui ne sont pas à ma charge sont... en train d'être détruites par ce système judiciaire.
Emin değilim. "
Je ne suis pas certain. "
Jann'ın kendisinin burada olduğumu bildiğinden emin değilim.
Je ne suis pas sûr que Jann soit au courant.
Evet, bundan emin değilim, anlarsın.
Je suis pas très chaud...
Bundan emin değilim, çünkü ben...
Je n'étais pas sûre...
- Gelebileceğimden emin değilim.
Gerda, je ne suis pas sûr de pouvoir t'accompagner.
Ama başka bir şey olursa insanlar ne kadar şakalanıyor olacak emin değilim.
Mais les gens ne rigoleront plus si autre chose se passe.
Kimyasal mı yoksa nükleer mi henüz emin değilim ama burada güvendeyiz.
Je sais pas encore si elle est chimique ou nucléaire. Mais ici on est à l'abri.
Emin değilim.
Je sais pas trop.
Evlenmek üzereyiz ama bunu isteyip istemediğimden emin değilim.
On va se marier, mais je suis pas sûr d'être prêt.
Efendim haddimi aşıyor muyum bilmiyorum, aradığınız tam olarak böyle bir şey mi emin değilim ama bir saniye bakarsanız yaptıklarımın piyasada ne kadar eşsiz ve profesyonelce olduğunu görürsünüz.
Euh, écoutez, monsieur... Je ne crois pas... Je ne sais pas si c'est exactement le sujet que vous cherchez, mais je crois que ça met en valeur mes capacités de reconnaître ce qui est unique chez un individu et comment le mettre en avant pour le marché.
Emin değilim senin...
Je ne sais pas si tu
Emin değilim.
Je ne suis pas sur.
Aslında benim kızım mısın yoksa bowling kulübündeki hoş yarbayın mısın emin değilim.
En fait, je ne suis pas sûr si tu es ma fille ou celle du lieutenant-colonel qui dirige le club de quilles.
- Emin değilim...
- Je ne suis pas sûr.
Gerçi nereye koyacağımızdan pek emin değilim.
J'ignore où on va mettre ça.
Başında bekleyerek bir şeyler kazanacağınızdan pek emin değilim.
Je ne suis pas sûre que ce soit une bonne idée que vous soyez ici tous les deux.
Pekala bu ırkçı bir söz müydü emin değilim ama bunu bir iltifat olarak alacağım.
C'est peut-être raciste, mais je suis flatté.
Emin değilim...
Je l'ignore.
Devlet izin verir mi emin değilim.
Ce n'est pas sûr, pour un chef d'État.
Emin değilim.
Je ne suis pas sûre.
Ama artık emin değilim.
Je n'en suis plus si sûr.
Emin değilim senden naber?
je suis pas sûr. Et toi?
Hiç bir şeyden emin değilim Ama bildiğim Mike Acosta nehir altınları karşılığında su filtresi ticareti yaptı
je ne suis sûr de rien... sauf que Mike Acosta a échangé des filtres à eau pour de l'or de rivière.
Tam olarak emin değilim yani mezuniyetten sonra ne yapacağımıza.
Je sais pas encore, je suis pas... pas sûr, pour l'instant, de ce qu'on fera après l'université.
- Emin değilim. Belki ikisi birdendir.
Je suis pas sûr, peut-être les deux.
Emin değilim.
{ \ 1cH00ffff }
Dürüst olmak gerekirse, daha önce hiç böyle bir şey tecrübe etmedim bu yüzden nasıl başa çıkacağımdan pek emin değilim. Böyle başa çıkılıyor işte.
Pour être franche, je n'ai jamais vécu de chose semblable et je ne sais pas trop comment réagir.
Şu an hayatım harika gidiyor, yani nasıl düşündün emin değilim hayatımım pek iyi gitmediğini ama iyiyim.
Tout va bien pour moi. Je me demande bien pourquoi vous pensez le contraire.
- HI-hı. Çünkü geri dönmek isteyip istemediğime emin değilim.
Je n'ai pas envie de rentrer.
Şu anda çok katılan olduğundan emin değilim ama herşey mümkün.
Excellent. Je ne te garantis rien mais tout est possible.
Bunun şey olup olmadığından emin değilim...
Je ne sais pas si...
Bunu kullanabileceğimden emin değilim.
Je ne crois pas que ça convienne.
Emin değilim. Yine de kabul edecek misin?
Je ne sais pas, tu vas encore me détester?
- Ne yaptığımdan emin değilim.
Je ne sais plus trop.
Emin değilim.
Je l'ignore.
- Artık bundan emin değilim.
- Je ne crois pas.
Denemek istediğimden emin değilim.
Mais je préfère ne pas les tester.
Artık emin değilim ama yine de hissedebiliyorum şeydi...
Je ne sais plus. Mais je sens que c'est là.
Çünkü bunu söylesem bile ki söylediğime emin değilim. Bu gerçekten bir iltifat.
Parce que si je l'ai dit, ce dont je doute encore, c'est plutôt un compliment.
- Kastettiğin şeyi anladığımdan emin değilim.
Qu'est-ce que tu veux dire?
- Emin değilim.
Je ne le vois pas.
Emin değilim.
Je sais pas.
- Emin değilim.
Je ne sais pas.
Emin ol, kendimden emin değilim.
Pas du tout!
- Emin değilim.
Bien sûr.
- Emin değilim.
- Aucune idée.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]