Engel traduction Français
8,709 traduction parallèle
- Haftada üç tane 50 dakikalık ders veren bir devlet üniversitesi öğretmeniyim. Bana engel olmuyorsun, emin ol.
Je suis prof de fac, qui donne trois cours de 50 minutes par semaine.
Dualarını okumalarına engel oldun...
Tu as empêché leur priere, Thom...
Ya kafanı kuma gömüp beklersin ya da öğretilerinin fanatikler tarafından çarpıtılmasına engel olmak için şimdi harekete geçersin.
Vas-tu garder la tête dans le sable, ou prendre les choses en main et t'assurer que personne ne corrompe ton enseignement?
Yarın suçlamada bulunacağız. Ama içimden bir ses Piron'ın buna engel olacağını söylüyor.
Demain nous allons porter plainte, mais j'ai l'impression que Piron essaiera de couper court.
Sadece... paten hakkında sana engel olduysam özür dilerim.
Juste que... je suis désolée de t'avoir causé ces problèmes avec le patinage.
Bağışlarımı buraya yapmama engel ol.
Rappelles moi de cesser mes dons
Tanrım, onunla Londra'ya kadar gidip... kontrol ettirmek isterdim, ama bu bizim soruşturmamıza engel olabilir gibi.
J'adorerais l'escorter à Londres pour qu'il se fasse examiner mais je pense que ça entraverait notre enquête.
Kendime engel olamıyorum. Her köşede meyve suyu barı var.
Il y a un bar à jus à chaque coin de rue.
- Bazen dolandırıcılığa engel olması için böyle yapıyor.
- Parfois, cela déclenche une alerte à la fraude.
Dragon'u engeller arasında ararken, her engel bir kapı.
- On va où? Chercher le dragon en franchissant les obstacles.
- Her engel, bir- - Neyse!
Le premier obstacle est... et puis merde!
Dragon'u engeller arasında ararken, her engel bir kapı.
Chercher le dragon en franchissant les obstacles, chaque obstacle est une porte.
Dragon'u engeller arasında ararken, her engel bir kapı. Tüm engeller Ba Gua'dan oluşuyor.
Chercher le dragon en franchissant les obstacles, chaque obstacle est une porte.
Dragon'u engeller arasında ararken, her engel bir kapı.
Chercher le dragon au travers des obstacles. Chaque obstacle est une porte...
Kendini evliliğe sakladığını söylemişti, yani bir engel var.
Il a dit qu'il se réservait pour le mariage, c'est le souci.
Ardından sizi soruşturmaya engel olmaktan içeri alacağız belki de cinayete yardımdan.
Vous serez poursuivi pour obstruction et peut-être pour complicité de meurtre.
Regina'nın koruma büyüsü bana engel olabilir ama normal bir hırsızı hesaba katmaz.
Le sort de protection de Regina m'a peut-être retenu, mais cela ne compte pas pour un vulgaire voleur.
Sadece pişman olacağın bir şey yapmana engel olmaya çalışıyorum.
J'essaie juste de t'arrêter avant que tu ne fasses quelque chose que tu regrettes
Bizim aramızda.... büyük bir engel var.
Entre nous... il y a un grand obstacle.
Kendi mutluluğumuza engel olmaktan yoruldum, ve bunu daha fazla yapmayacağım.
Je suis si fatiguée de remplacer le chemin de mon propre bonheur, et je ne le ferai plus.
Seni ve ortağını, soruşturmama engel olmaktan içeri attırabilirim.
Je pourrai vous arrêter vous et votre coéquipier pour interférer dans mon enquête.
Hala Melissa'nın neden bana yalan söylediğini anlamaya çalışıyorum ve arkadaşlarımın bana ihtiyacı varken neden bana engel olduğunu?
J'essaie encore de comprendre pourquoi Melissa et toi m'avez menti et avez essayé de me retenir de rentrer quand mes amies avaient besoin de moi?
Aria, onu şehir dışına çıkarsam bile mahkeme celbi varsa onun mahkemeye gitmesine engel olamam.
Même si je peux le faire sortir de la ville, je ne peux pas l'empêcher d'aller au tribunal s'il a été assigné.
Bu durum okulda ki beden dersinde sana engel teşkil etti mi?
Cela vous a t-il empêcher de participer au programme PE de votre école?
Hayır orada sadece bana engel olursun.
- Non. Si vous veniez, il vous utiliserait contre moi.
Bakın sizi soruşturmaya engel olmaktan tutuklamak istemiyorum...
Ecoutez, je ne veux pas vous arrêter pour entrave à une enquête,
- Kendime engel olamadım.
Je ne pouvais pas m'arrêter.
Duvarlar bakır kaplamalı ve tavan radyo iletim frekanslarına engel koyuyor.
Le cuivre contenu dans les parois et le plafond bloquent les transmissions radio.
Ayrıca elektromanyetik dürtüler yayan melezlere karşı da engel koruması var.
Ça empêche les hybrides d'émettre des impulsions électro-magnétiques.
Buna engel olmamıza yardımcı ol.
Aidez-nous à l'empêcher.
Işığının sönmesine izin verme diye yalvarmıştım ancak engel olamadın.
Je t'ai supplié de ne pas perdre ta lumière, mais tu n'as pas pu.
İlişkimiz işimize engel oldu,... işimiz de ilişkimize.
Notre relation a pris le pas sur le boulot. Et le boulot sur la relation.
Ona engel olmalıyız! - Bu ne lan?
- On doit la stopper!
Normalde sorumluluk sahibi bir velinin sana engel olmaya çalışması gerekirdi.
Un tuteur responsable aurait tenté de t'en empêcher...
Ama alınlarında W harfi olan beş kişi bana engel oldu.
Mais cinq de ces gens avec un W sur le front, m'ont arrêté.
- Lange'i götürmelerine engel ol!
Tu vas bien? Ne les laisse pas emmener Lange.
Sahadaki şartlar buna engel olacaktır.
Les conditions sur le terrain ne le permettent pas.
Savaş patlak vermeseydi, zaten öyle bir ekip oluşturma niyetimiz vardı. Yılanın başını küçükken ezmemizi ve bu tür olaylara daha gerçekleşmeden engel olmamızı sağlayacaktı.
Elle aurait dû être créée depuis longtemps, pour attaquer le crime à la racine et prévenir ses méfaits en amont.
- Soruşturmaya engel olacaklarını varsay.
Qu'ils ne nous gênent pas. Bien reçu.
"Engel parkurunu tamamlamakta yetersiz."
"Incapable de réussir le parcours d'obstacles."
- İşimize engel olma yeter.
- Reste hors du chemin.
- Bazı baskınlara engel olunabilir.
- Quelques raids peuvent être empêchés.
Öyle, ama bu benim eğlenmeme engel olacak bir sebep değil.
Eh bien, ça l'est, mais il n'y a pas de raison que je ne puisse pas en profiter, aussi.
Bunu yapmamıza engel olamazsın.
Tu ne peux pas nous priver de ça.
Engel olamadım.
Je n'ai pas pu l'empêcher.
Bize engel olan hiç birşey yok.
Il n'y rien qui nous retient.
Sanırım gururum engel oldu...
Je pense que j'étais dépassé par la fierté...
Sana engel olmayacağım.
Je ne me mettrai pas en travers de ton chemin.
"Umarım rahatsızlığınız katılmanıza engel olmaz" diye yazmışsın.
Tu écris "nous espérons que votre récente maladie n'empêchera pas votre venu."
- İşine engel olmak istemem.
Ça va vous faire un détour.
Sana engel olmak istemem.
Déposez-moi chez moi.