English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ G ] / Gerektiği kadar

Gerektiği kadar traduction Français

525 traduction parallèle
Çok budala ve düşüncesizim ve bundan, olması gerektiği kadar bahsetmiyorum ama içten içe sana büyük minnet duyuyorum.
Je suis si insouciante. Je ne le dis pas aussi souvent que je le devrais... mais je suis très reconnaissante.
Benim yapabileceğim şey ise bu hareketin toplumsal tartışmalarına yerleşmiş bir kaç yanılgıyı açıklığa kavuşturup meseleye bakmaları gerektiği kadar derin bakmayan bazıları tarafından bize karşı öne sürülen bir takım yakıştırmaları düzeltme olacaktır.
Je vais donc m'efforcer de dissiper certains malentendus qui se sont glissés dans le débat public sur ce mouvement et examiner certains des qualificatifs dont nous avons été affublés par ceux qui auraient pu tenter d'approfondir le sujet.
Gerektiği kadar okuma yaparsan, dokuzda kapandığını bilirsin.
Si tu lisais autant que tu le devrais, tu le saurais : 9 heures.
Gerektiği kadar.
- aussi longtemps que nécessaire.
- Gerektiği kadar.
- le temps qu'il faudra.
Sadece güvenmem gerektiği kadar.
Pas plus que j'y suis obligée.
Olması gerektiği kadar kötü değil.
C'est pas aussi moche que ça aurait pu l'être. Vous aussi?
Olması gerektiği kadar.
Pas mal. Ouais?
- Bayan Channing'in işleri yolunda.. .. bu nedenle beni gerektiği kadar meşgul edecek pek birşey yok.
- Ses affaires sont en ordre et je n'ai plus grand-chose à faire.
Ama korkarım Fransız işbirlikçilerimiz olmaları gerektiği kadar destek olmuyor.
Mais les Français ne coopèrent pas aussi facilement qu'on l'aimerait.
Belki, olmam gerektiği kadar yanında olamadım ama sana söz veriyorum ki, bundan böyle izinli olduğum her anımı bunu telafi etmekle geçireceğim.
J'étais trop loin quand tu avais besoin de moi. Aussi, près de toi... je passerai ma vie à me faire pardonner.
Yürek gerektiği kadar, beceri de gerekir.
Il faut du talent tout comme du coeur.
Yani bu gece olman gerektiği kadar.
Comme tu le mérites ce soir?
Bebek bekleyen bir babanın olması gerektiği kadar mutlu olmamış olabilirim.
Je n'ai pas été heureux comme un père devraient l'être.
Sen olman gerektiği kadar mutlu muydun?
Étais-tu aussi heureuse qu'avant?
Sinir sisteminin olması gerektiği kadar kuvvetli değilsin.
Ton système nerveux n'est pas très solide.
Gerektiği kadar çok adam kullanın.
Protégez-les.
Daha sıkı, yoksa olması gerektiği kadar kabarmayacak
Plus serré ou ça ne s'évasera pas comme il faut.
Karen sana karşı olması gerektiği kadar kibar.
Karen est très gentille avec toi.
- Gerektiği kadar.
- Aussi longtemps qu'il le faudra.
- Gerektiği kadar.
- Deux fois de trop.
- Gerektiği kadar.
- Le temps qu'il faudra.
Bunu istediğiniz için memnun oldum. Çünkü istemeseydiniz olmanız gerektiği kadar uyanık olmadığınızı düşünecektim.
Je suis heureux que vous me la demandiez, sans quoi j'aurais su que vous n'êtes pas aussi alerte que vous le devriez.
Adamlarımdan biri gerektiği kadar nakiti gemiye getirecek.
On me livrera la somme à bord.
Gerektiği kadar yok mu sende?
N'as-tu pas tout ce qu'il te faut?
Bazen programlar gerektiği kadar uzun olmuyor.
Parfois, les émissions ne sont pas aussi longues qu'on le voudrait.
Burada bulunmam gerektiği kadar bulundum.
J'ai passé l'heure requise.
- Gerektiği kadar, sayın bakan.
- Le temps qu'il faudra.
Ahırdaki yeri de kirli olmaması gerektiği kadar kirliydi... At yerinde olsa bu kadar kirli olamazdı.
Et sa stalle était moins crottée qu'elle n'aurait dû l'être.
Bu alanda, Olması gerektiği kadar apaçık değil.
Dans ce domaine, c'est plus compliqué que ça en a l'air.
Gerektiği kadar ver!
Mais donne-moi ce qu'il me faut!
Sevebileceğim kadar çok seveceğim seni ve unutmam gerektiği kadar unutacağım.
j'aimerai autant que je pourrais aimer et j'oublierai autant que je devrais oublier.
Olması gerektiği kadar değil.
Froide? Pas autant qu'on croit.
Olması gerektiği kadar nota var, ne az ne fazla.
Il y a autant de notes qu'il en faut, ni plus ni moins.
Efendimiz bana sadece bilmem gerektiği kadarını söylüyor.
Dieu ne me parle que par fragments, et ne me dit que ce que je dois savoir.
Gerektiği kadar arkadaşım var.
Pas à moi. J'ai tous les amis qu'il me faut.
Belki Morrison gerektiği kadar önlem almamıştır.
Morrison n'a peut-être pas pris toutes les précautions nécessaires.
- Gerektiği kadar.
- Autant que besoin est.
Bu da, iş başında ölene kadar çalışmaya devam etmemiz gerektiği anlamına geliyor.
Nous sommes censés travailler jusqu'à mourir à l'ouvrage.
Iki kiz kardesin olmasi gerektigi kadar yakin olmadik hiç.
Nous n'étions pas très liées.
Beyler, anladığım kadarıyla İngiliz Parlamentosu'nda Afrika'daki müttefik kuvvetlerine başkomutanlık için kime görev verilmesi gerektiği sorusu sorulunca bazı üyeler benim adımı önermişler.
Il n'y a pas si longtemps, la question a été soulevée, au parlement britannique, du commandement suprême des forces Alliées en Afrique, et mon nom a été cité.
- Gerektiği gibi yapacağız, o kadar.
Avec méthode, je t'ai dit.
Bu ipler ne kadar gerektiği gibi bağlandıysa o kadar.
Aussi sûr que tu es ligoté.
Bir hafta kadar sonra bir not geçti elime. Mektubu geri almak için ne yapmam gerektiği yazıyordu. Evet.
Puis, j'ai reçu un mot me donnant des instructions pour la récupérer.
- Tabii kimsenin evlat edinmemesi veya Rhoda gibi çocuk yapmaması gerektiği gibi saçma bir inanışa kanacak kadar aptal değilsek.
- J'en étais sûr! - Si nous étions assez fous pour admettre sa thèse, personne n'adopterait ou n'aurait plus d'enfant... comme sa charmante fille, par exemple.
Aşırı misafirperverlikten senin de onlar kadar aptal olman gerektiği konusunda ısrar eden aptal insanların kibirinden.
Et cette arrogance des imbéciles qui vous veulent aussi bête qu'eux.
Şaka bir yana... demek istediğim şuydu... birbirimizi bu kadar sevdiğimize göre... ve artık kendimizi yetişkin olarak görmemiz gerektiği için...
Sérieusement, ce que je veux dire, c'est qu'on tient l'un à l'autre et qu'on peut maintenant se considérer comme des adultes, et je...
Alman olduğun için, sapına kadar Alman olduğun için ve işsiz kalmış olduğun için ve dünyanın düzeni böyle olduğu için ve dünyanın böyle bir düzende olmaması gerektiği için sana bir şey söyleyeceğim. Ne söyleyeceğimi biliyor musun?
Puisque t'es un Allemand, un pur, puisque t'es chômeur, que c'est ça la justice du monde, que c'est injuste que ce soit la justice, je vais te dire une chose, tu sais quoi?
Yani bu pozisyondan pencere dışına kadar olan mesâfenin altı metrenin üzerinde olması gerektiği.
Depuis cet angle, les silhouettes à l'extérieur devaient faire plus de 2 mètres.
Çevre koşulları programlandığı gibi, sıcaklık 97 derece Kelvin, radyasyon akışı sıfır, birikim alanı uygun koşulda, her şey, en küçük ayrıntısına kadar olması gerektiği gibi.
Le conditionnement est tel que nous l'avions prévu, champ de force conforme aux plans, tout est comme ça devrait être, où est l'erreur?
Vale projesi bize bayağı bir yön verdi ancak yönetim, yatırımcıların, şirketin neden bu kadar karlı olduğunu anlaması konusunda bilgi sağlamamız gerektiği konusunda önerilerimize karşı çıkıyor.
Le prospectus de Vale prend forme, mais l'administration refuse de nous laisser fournir des données pour expliquer aux investisseurs pourquoi on est si rentable.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]