English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ G ] / Gökyüzü

Gökyüzü traduction Français

1,801 traduction parallèle
Merhaba, gökyüzü.
Bonjour, le ciel.
Bu uçuştaki gökyüzü şekerinin senin olmanı istiyordum.
C'est un peu comme la cerise sur le gâteau, de t'avoir sur ce vol!
Sonra, bence, palmiye ağaçları ile dolu bir adanın broşürünü gördüler... masmavi gökyüzü ve kilometrecelerce uzanan sahili olan bir adanın... ve "Hey" dediler...
Ils ont dû voir un dépliant vantant une île ses palmiers son ciel d'azur, ses kilomètres de plage et ils se sont dit...
Pastadan çıktıktan sonra, biliyordum başa geçirmem lazımdı. fakat zordu.... gökyüzü dalışı?
Après avoir surgi du gâteau, je me devais de faire plus fort, mais c'était dur...
Gökyüzü aynı görünüyor.
Le ciel est exactement pareil.
Her şey çok farklı ama gökyüzü de, yıldızlar da aynı.
Tout le reste est três... différent. Mais c'est le même ciel, les mêmes étoiles.
Gökyüzü kalabalık, dostum.
Le ciel s'obscurcit.
Yarın gökyüzü parçalı bulutlu olacak ve hava biraz ısınacak ve en yüksek sıcaklık 10 derece olacak.
Demain le temps sera plus clément, avec des passages nuageux et un maximum de 10 ° C.
Önümüzdeki bir kaç hafta güneyden gelen yüksek hava basıncının etkisiyle açık bir gökyüzü ve sıcak bir hava bekleniyor.
On prévoit à long terme un dégagement et un léger réchauffement en raison d'un anticyclone qui nous arrive du sud.
Fırtına öncesi gürleyen gökyüzü gibi.
Comme le tonnerre avant la tempête.
# Gökyüzü mavi bir örtü alır tam üstüne #
"Le ciel s'étend au-dessus de nos têtes tel un drap bleu"
# Lâkin artık dolunay kadar, gökyüzü kadar ;
'Mais maintenant la lune est pleine dans le ciel
Daha sonra 7'inci bölümde Henry inkar ediyor, bir şey bilmiyormuş ve Macarların sadece, Blake'in gökyüzü ve cehennemin evliliğinin görsel imgeleri ve kimyasal deneyleriyle ilgilendiğini söylüyor.
sur le scandale Iran-Contras grâce à Henry. - Chose qui le lie au volume sept, où il soutient qu'il ignorait tout de cette vente d'armes à l'Iran et que les Hongrois n'étaient intéressés qu'à son analyse révolutionnaire du livre le Mariage du ciel et de l'enfer de William Blake et à certaines de ses expériences de chimie.
Gökyüzü mavi, sıcaklık 27 derece. Açılış maçı için harika bir gün!
Pas un seul nuage, 27 degrés, le beau fixe pour le début de saison.
Gökyüzü. Temiz hava.
Le ciel.
"Mas mavi gökyüzü bize..."
'A travers le bleu, les nuages bleus filtrent'
Dostum, savaşmadığın sürece, gökyüzü gerçekten hoş ve huzur verici.
Quand on ne combat pas, c'est si calme là-haut.
Gökyüzü, hala duman ve küllerle kaplı.
La fumée et les cendres sont omniprésentes...
Hatta bizim parlak gökyüzü herkesi şaşırtır.
"Même en notre ciel lumineux tous ont été stupéfiés"
Ardından gökyüzü kararıyor.
Et là, le ciel devient tout noir.
Sen olmasan da, gökyüzü yere düşmez.
En votre absence, le ciel ne tombera pas.
Ve cehennemin eziyetlerine, memnuniyetle kucak açacağım eğer Gökyüzü Çiçeği'mi orada bulamazsam.
Et j'embrasserai volontiers les tourments de l'enfer... pour retrouver ma Fleur du ciel.
Gökyüzü karardığında beni mutlu edersin.
You make me happy when skies are grey.
Gökyüzü yuvarlaktır.
Le Ciel est rond.
Doğuda gökyüzü açık.
Cette dépression s'est déplacée vers l'est. Le ciel est clair.
Yatağımızdan, bu güzel dolunayı görebiliyorduk tek bir bulut bile yoktu. Sadece güzel gökyüzü vardı.
On voyait cette superbe lune depuis notre lit, il n'y avait pas un nuage, le ciel était dégagé.
Gökyüzü gözyaşına boğulsa da... İncil bize der ki ; Tanrı'nın nazarında asıl değerli olan... onun aziz kullarının ölümüdür.
- Le ciel pleure... mais la Bible nous assure qu'aux yeux de notre Seigneur... la morts de l'un de ses saints est précieuse.
Magdalena bana büyünce anlatacağını söyledi, Denizi görebileceğimizi.. gökyüzü ve sahilleri.
Magdalena dit que quand je serais grand, je pourrais voir la mer... le ciel et les plages.
Gökyüzü güneşli, o yüzden rahat olabiliriz.
C'est le Grand Bleu. On est au chômage.
Gökyüzü açılır ve bir sürü kar yağar ve bu da insanlar için bazı şeyleri güçleştirir.
Qui se produit quand le ciel est plein à ras bord et qu'il lâche des flots de neige.
Sonra yukarı bakıyorum görmek için, gökyüzü senle dolu.
Et puis, je regarde en haut pour voir des cieux pleins de vous!
Burada sadece aydınlık ve karanlık var Gökyüzü ondan yana
Il n'y a là que lumière et ténèbres Le ciel lui appartient tout entier
Kasvetli görünüyor olabilir, kasvetli olabilir ama ayaklarının altında katı toprak ve başının üzerinde gökyüzü olacak.
Ce sera dur, c'est certain, mais c'est de la vraie terre, avec un vrai ciel.
Asla. Ayaklarımın altında farklı bir zemin farklı bir gökyüzü.
Un sol différent sous mes pieds, un ciel différent.
Bir çeşit gökyüzü gemisi.
Une sorte de vaisseau du ciel.
Bu sabah, cildim bulutsuz bir gökyüzü kadar temizdi.
Ce matin, ma peau est claire tel un ciel bleu sans nuages.
Cadılar artış Güç gökyüzü arasında görünmeyen Ders
Pouvoir des sorcières Invisible dans les cieux
Ama gökyüzü açık olduğunda Polonya'dan bile duyulur.
Mais quand le ciel est super clair, on peut nous entendre en Pologne.
Yani bu hafta sonu mavi bir gökyüzü olacak.
Donc c'est un ciel bleu pour ce week-end.
Paris'in gökyüzü.
Le ciel de Paris...
O kadar büyük yaptı ki, Gökyüzü ve dünya içine sığdı.
Elle le fait assez grand pour que le Ciel et la Terre forment un ensemble parfait.
Ölmek istemiyordu, yağmur cinini azarlamak için, gökyüzü imparatoruna gitti.
Elle ne veut pas mourir. Elle va voir l'empereur, qui gronde le génie de la pluie.
O yüzden Gökyüzü İmparatoruna gidiyor.
- Elle va voir l'empereur du ciel.
Gökyüzü İmparatoru, Yağmur cininin patronu.
L'empereur du ciel, le chef du génie de la pluie.
Söylediğimiz gibi gökyüzü kararmış durumda ve dünyamız durdurulamaz makinaların kuşatması altında.
Du ciel assombri au dessus de nous se déverse une nuée de machines que rien n'arrête...
"Gökyüzü o kadar hüzünlüymüş ki bir tekne intihara teşebbüs etmiş."
"Avec un ciel si triste qu'un bateau s'est suicidé..."
Bir gökyüzü.
Un ciel.
Ve gökyüzü dumanla doldu ve tüm makineler durdular. Ve caddeler nehirler cesetlerle doldu.
et le ciel se remplissait de fumée... et toutes les machines s'arrêtaient de travailler, et les rues, et les rivières... étaient pleines de corps.
İyi Geceler Yıldız İyi Geceler Gökyüzü
"Bonne nuit les Étoiles". "Bonne nuit le Vent".
Ruhun umut edebileceğinden ve zihnin saklayabileceğinden daha fazla büyüyen hayat adlı ağacın, gökyüzünün gökyüzü.
Le noyau du noyau et le bourgeon du bourgeon.
Gökyüzü.
Le ciel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]