Görebiliyorum traduction Français
5,941 traduction parallèle
Evet, görebiliyorum. Bir kartal görüyorum.
Oui, je peux voir, et je vois un aigle.
Sarah'nın bu özelliğini nereden aldığını görebiliyorum.
Je vois d'où Sarah tiens ça.
- Bunu görebiliyorum.
Je vois ça.
Hayat mücadelesi verdiğini görebiliyorum.
Je vois que tu as du mal.
# Görebiliyorum gerçeklerini # # Fark et olan her şeyi #
♪ Je peux voir la réalité ♪ ♪ Prend garde à ce moment ♪
Bunu görebiliyorum.
Je peux voir ça.
- Banyonu görebiliyorum.
J'ai une vue sur votre salle de bain. Pas la salle de bain.
Gösteriyi görebiliyorum.
Je vois la parade.
Soruyorum çünkü ben geleceği görebiliyorum.
la raison que je demande est parce que je suis légèrement clairvoyant moi-même.
Sonra seninle tanıştım. Sen çok tatlı bir küçük çocuktun. Yalnızca anneye ihtiyacın yoktu hayaletleri de görebiliyorum.
En revanche je vous ai rencontrés, et vous étiez ce petit garçon sucré qui a eu besoin pas seul clairement d'une mère, mais pourrait voir aussi des fantômes.
Ben hala sanırım senin kalbini görebiliyorum.
Je peux toujours voir ton cœur.
- ikisini görebiliyorum.
J'en ai deux.
Onları görebiliyorum, evlat atalarımı.
Je peux les voir, petit mes ancêtres.
Potansiyeli görebiliyorum.
Ça a du potentiel.
Ne yaptığını görebiliyorum, Alex.
Je vois ton écran.
Ne yaptığını görebiliyorum, Alex.
Je vois ce que tu fais.
Onu sevdiğini görebiliyorum ama onu özgür bırakmalısın.
Je vois que c'est pour ça que tu l'aimes. Mais tu dois la laisser partir.
Bu inanılmaz bir hikaye. Ayrıca Castle'ın yeteneğini nereden aldığını görebiliyorum.
Ecoute, c'est une histoire incroyable, et je comprends d'où Castle tient son talent.
- Tamam iniş pistini görebiliyorum.
Je peux voir la piste.
Geleceğini görebiliyorum.
Ouais, d'accord. Je peux voir tout ton avenir.
İyi vakit geçirdiğinizi görebiliyorum.
Je vois que vous passer du bon temps ici...
Osuruğunu görebiliyorum!
Je peux voir tes pets!
Yaptığı şey doğruydu demiyorum ama kime çektiğini görebiliyorum.
Je ne dis pas que c'est bien, mais je comprends ce qu'il traverse.
Bizim için olan geleceği çok net görebiliyorum.
je vois clairement un futur pour nous
Şimdi seni görebiliyorum.
Et bien, maintenant.. Je peux te voir.
Bunu görebiliyorum.
- Je le vois, mais...
Gereksiz bir fikir olduğunu görebiliyorum.
Je vois que l'idée était géniale.
Evet, onun titiz programının senin sınırsız boş zamanını nasıl çiğnedini görebiliyorum.
Je peux voir combien son planning exigeant réprime ton temps libre illimité.
Üzgün olduğunu görebiliyorum, lütfen oturup, konuşalım.
Je peux voir que tu es énervé mais asseyons-nous et parlons-en.
- Görebiliyorum.
- Je le sens.
Ann'le dalga geçip durduğunu biliyorum, ama içten içe onun senin için önemli olduğunu görebiliyorum.
Tu taquines Ann, mais au fond de toi, je sais que ça te touche.
Bunu görebiliyorum.
Je peux le voir.
Bunu görebiliyorum.
Je le vois.
Görebiliyorum.
Je peux le voir.
Gözlerinde görebiliyorum bunu.
Je le vois dans tes yeux.
Tahtanın sadece bir tarafını görebiliyorum. Rakibin hiç bir hamlesini bilmiyorum.
Je n'ai qu'un côté du plateau, et je ne connais pas les mouvements des opposants.
- Bunu kocaman donutın içinden görebiliyorum.
Je vois clair dans votre... Votre gros donut, Gainey.
Görebiliyorum ama neden bunları bana gösteriyorsun?
Je vois bien. Pourquoi vous me les montrez?
Gitmek istediğini görebiliyorum. Dürüst olmak gerekirse, bunu her zaman yapabiliriz.
Je vois bien que t'en as envie, et on peut remettre ça n'importe quand.
bunu şuan görebiliyorum.
Je peux le voir maintenant.
- İçeriyi görebiliyorum.
- Et je pouvais voir.
Birkaç kere aradığınızı kayıtlarda görebiliyorum.
Il est inscrit ici que vous avez appelé plusieurs fois.
O kadar soğuksun ki göğüs uçlarını görebiliyorum.
C'était si froid, on voit tes tétons.
İkisini de kabul edeceğim, çünkü acı çektiğini görebiliyorum ve dışarda nasıl hareket edeceğini görmek için sabırsızlanıyorum.
Je vais accepter, car je vois que tu en souffres et que je meurs de savoir comment ça va se passer.
Bunu sesinde duyabiliyorum ve düşüncelerinde görebiliyorum.
Je peux l'entendre dans sa voix et dans ses pensées.
İyi. Seni görebiliyorum.
Vous savez, je peux encore vous voir.
Evet, görebiliyorum.
Oui, je peux la voir.
Camlari kapaman birsey degistirmez Seni hala gorebiliyorum.
Fermer les fenêtres t'aideras pas, je peux toujours te voir.
Acıdan perişan olduğunuzu görebiliyorum.
Je peux voir que vous êtes accablé par la douleur.
Seni hala görebiliyorum.
Je te vois encore.
Seni artık net bir şekilde görebiliyorum Javier.
Je te vois clairement maintenant, Javier.