Görev traduction Français
12,938 traduction parallèle
Amerika / Meksika ortak görev birliğinde Zero Kartelini çökertmek için çalışıyordum.
On opérait au Mexique pour démanteler le cartel Zero.
Görev bitti.
La mission est terminée.
Görev tamam.
RAS.
- Özel görev planı yapıyorum.
J'ai planifié l'opération.
- Özel görev mi? - Evet.
L'opération.
Bak görev ters gitti. İrtibata geçemedim.
L'opération s'est mal passée, je n'ai pas pu les prévenir.
Ajan Ruiz, Kunar vilayetinde benim için gizli bir görev yürütüyordu.
L'agent Ruiz dirigeait une opération sous couverture pour moi dans la province de Kunar.
Gerçekten gizli görev Bay Deeks.
En effet, le travail sous couverture, M. Deeks.
Bu hoş bir görev mi sanıyorsun?
Vous pensez que c'est une bonne affectation?
Sana bir görev verdiğimde sana dediklerimi harfiyen uygulayacaksın.
Quand je vous assigne une mission, vous le ferez exactement comme je vous ai dit de le faire.
Uzay mühendisliğinden derece ile mezun olmuş Çin ordusunda görev yapmış ve altı yıl önce New York'a taşınmış.
Il a un diplôme en ingénierie aérospatiale, il a servi dans l'armée chinoise, et a déménagé à New-York il y a six ans.
Ike... Afganistan'da iki görev seferi.
Ike... deux missions en Afghanistan.
Bana daha zor bir görev verirsiniz belki?
On étoffe mon rôle?
Bir görev için Darfur'a gitmiştim.
Je suis allée au Darfour pour une mission.
Bu amaçla bir iş arkadaşım tarafından yürütülecek olan Utopyum görev birimi kurduk. İzinden dönen bölge savcı yardımcısını takdim etmekten gurur duyuyorum. Peyton?
À cette fin, nous avons crée un groupe d'opération contre l'Utopium, dirigé par une collègue que j'ai la joie d'accueillir pour son retour, assisstante du procureur Peyton Charles.
Sonra görev gücüne çağırıldım... -... ve eve gelme zamanı olduğunu anladım.
Puis on m'a appelé pour mener les choses et je suis rentrée à la maison.
Görev nedir?
Quelle est cette mission?
Bence icraatler sözlerden daha sesli konuşur. Özellikle sadakat ve görev aşkıyla yaptıklarımız. Yada aşk.
Mais je pense que les actions parlent plus fort que les mots, spécialement celles au nom de la loyauté ou de notre sens du devoir ou de l'amour ou par espoir, pour une second chance.
Görev sırasında yaralandım.
Blessé en service.
Görev geldiğinde görüşürüz.
On se verra quand le devoir appellera.
Görev iptal.
Annulez la mission.
Görev hissiyatı işte.
Tu sais. Call of duty.
Sevgili Amerikalılar... Meclisimiz, anayasal görev süresini yönetimim dahilinde, titiz çalışmaları sonucunda adaleti sağlayarak tamamladı.
Mes chers compatriotes, maintenant que le Congrès a rempli son devoir constitutionnel, remplissant leur juste et approfondie enquête, dans mon administration,
Nobel ödüllü Frank Holland, çok uzun süredir eğitim haklarını kullanamayan ve kendisinin "dönüştürücü güç" olarak tanımladığı milyonlarca kadının sesi olmayı kendine görev edinmiş biri.
Frank Holland, gagnant du prix Nobel, a fait de sa priorité d'amener ce qu'il décrit comme le pouvoir de la transformation de mots écrits à des millions de femmes autour du globe à qui a été refusé l'accès à l'éducation depuis bien trop longtemps.
NSA ve DEA de soruşturmaya dahil, o yüzden birleşik bir görev gücünün parçası olacağız.
La NSA et la DEA sont impliquées, on fera partie d'une équipe conjointe.
Görev için nasıl bir fedakarlık yaptığını hayal bile edemiyorum.
Je n'imagine pas les sacrifices qu'elle a fait pour partir en mission.
Ressler, Hasaan'i bulmak için Mossad'in CIA ile ortak çalisan bir görev birimi var.
Le Mossad a une unité qui travaille avec la CIA pour trouver Hasaan.
Kaç ajan bu görev birligine atandi?
Combien d'agents sont affectés à cette unité spéciale?
isimlerini ve görev tanimlarini istiyorum.
Je veux leurs noms et leurs missions.
Biliyor musun, bunca zaman seni bu görev gücünü yönetirken izledim zorluğundan dolayı seni hiç tebik etmedim sanırım.
Vous savez, je vous ai observé diriger l'unité tout ce temps, Je pense que je n'ai jamais apprécié à quel point c'était dur.
Bugünkü görev Edie'nin doğum günü değil miydi?
C'est pas plutôt l'anniversaire d'Edie le principal?
Görev dışındayım.
Je ne suis pas en service.
Bunu gizli bir görev olarak düşünmeliyim ama sen kendim gibi olmamı istiyorsun.
Donc, je devrais voir ça comme une mission secrète, mais tu veux que je sois moi même
Abe, çok üzgünüm ama görev beni çağırıyor.
Abe, je suis désolée, le devoir m'appelle!
Bilirsin bu görev hemşiresi garip, bir saat mekanizması gibi.
Vous savez, cette infirmière de service... il est bizarre, comme sur des roulettes.
- Ulusal Seul Üniversitesi'nde yardımcı doçent olarak görev almış ve mühendislik nükleazında genom düzenleme alanındaki çalışmalara öncülük etmiş.
- A pris un job d'assistant à l'Université Nationale de Séoul où il a été le pionnier de nouvelles méthodes d'édition du génome avec nucléases artificielles.
Görev yapabilecek herkes hastaneye çağrıldı.
Tous les médecins de garde ont été appelés.
David'in ölümü ve Roger Levkin'in intiharı bunların bir çeşit görev olduğunu gösteriyor.
Avec le meurtre de David et le suicide de Roger Levkin, tout indique une sorte de mission.
Eğer bunu izliyorsan, görev planlandığı gibi gidiyor demektir.
Si tu regardes ça, la mission se déroule comme prévue.
Griggs, kadronun geri kalanıyla öğlenden sonraki görev raporundan önce tanışma ihtimalimiz var mı?
Est - ce que j'ai une chance de rencontrer le reste de l'équipe avant le débriefing de l'apres - midi?
Görev çağırıyor.
Ah, le travail m'appelle.
Albay'ın, Kaptan Hawdon'u sevdiği belli. Kolonilere gitmek üzere ayrıImadan önce kendisinin önereceği bir görev var.
Il est reconnu que le Colonel apprécie le Capitaine, et aussi qu'il a une commission à offrir avant son départ pour les colonies.
- Bana bir görev verdin, değil mi?
Tu m'as confié une tâche, non? Et?
Ve onların aradığı kişi Wallace, görev boyunca sistemi tıkır tıkır yürüten biri. Ama bölgemde tekerleğime çomak sokan biri var : İtfaiyen.
Et celui qu'ils cherchent, Wallace, c'est quelqu'un qui garde la machine en fonctionnement tranquille, mais, il y une roue qui grince :
- Görev iznini aldın mı?
- Tu es autorisée à rependre?
- Başka zaman Peder. Görev başındayız.
Une autre fois, Père.
Şuna bak, görev aşkıyla yanıp tutuşuyor.
Regarde moi ça, un vrai mec en mission. Bon sang cet œil du tigre.
Çoklu görev.
Multitâche.
Solomon, senin ofisinde senin bilgin dışında bir eleman olarak görev aldı.
Solomon était listé comme un attaché travaillant pour ton bureau.
"Tatlım, hayat boyu sürecek bir görev için birimime katılmanı istiyorum." - Her kız için peri masalıdır bu.
- C'est le rêve de toutes les filles.
Görev başındayım.
Je suis de service.
görevli 39
görevi 115
görev tamamlandı 49
görevin 17
görevim 43
göreviniz 18
görevimiz 59
görev çağırıyor 20
görevdeyim 28
görev başına 19
görevi 115
görev tamamlandı 49
görevin 17
görevim 43
göreviniz 18
görevimiz 59
görev çağırıyor 20
görevdeyim 28
görev başına 19