Hanımefendiler traduction Français
114 traduction parallèle
Bunu size karşı kullanmam. Hanımefendiler beni etkilemez.
D'ailleurs elles ne m'intéressent pas.
Hanımefendiler, beyefendilere söylemezler, rica ederler.
Les dames ne disent pas ce qu'elles pensent. Elles demandent.
Hanımefendiler, beyefendiler hepinize iyi akşamlar, en sevdiğiniz yayımcı, "Dehşetin Sesi", sizlere Zeisberg'den sesleniyor.
Bonsoir, mesdames et messieurs. Votre animateur radio préféré, la voix de la terreur, vous parle depuis Salzbourg.
Hanımefendiler ve beyefendiler, sizler John Dillinger'in suç geçmişinin sadece önemli noktalarından bir bölüm izlediniz.
Mesdames et Messieurs, vous venez de voir quelques-uns des faits saillants qui ont marqué la vie de John Dillinger.
Hanımefendiler ve beyefendiler... Bestecimiz, George Harvey Bone.
Mesdames et Messieurs, notre compositeur, George Harvey Bone.
Hanımefendiler!
Des dames?
Balıklar çok şanslı çünkü güzel hanımefendiler tarafından tutuldular.
Et les anchois en ont de la chance d'être touchés par ces beautés!
İşte bu kadar hanımefendiler ve beyefendiler
Le spectacle est fini, mesdames et messieurs.
İyi akşamlar, hanımefendiler ve beyefendiler.
Mesdames et messieurs, bonsoir.
Hanımefendiler yıkanmamış bardaklardan içmez.
Une dame ne boit pas dans un verre sale.
Kristal şamdanların, şampanyaların dünyası, hafif müzik, kürklerinin içinde zarif hanımefendiler.
Lustres de cristal, champagne, douce musique, femmes élégantes, couvertures en fourrures,
İpekler. Güzel hanımefendiler, şerif, yumuşacık, yusyuvarlak, bembeyaz kollar. Sen kimsin?
de belles filles, shérif, aux bras ronds et blancs.
- Al, hanımefendiler sana emanet.
Al, occupez-vous bien d'elles.
Siz hanımefendiler hamile ve benim hizmetime muhtaç değilse, kendi işinize bakmanızı öneririm.
A moins que vous ne soyez enceintes, et nécessitiez mes services, je vous suggére de vous occuper de vos affaires.
Hanımefendiler yabancılarla konuşmazlar.
Une dame ne devrait pas parler aux inconnus.
Bayan Wright ve Bayan Dobie nazik hanımefendiler ve çok da iyi öğretmenler.
Mlle Wright et Mlle Dobie sont de gentilles demoiselles et de bons professeurs.
Şimdi, hanımefendiler ve beyefendiler! Mutluluğa ve İmparator.. ailesine içmek istiyorum.
Maintenant, mesdames et messieurs, je lève mon verre à mon bonheur et a celui de l'auguste famille impériale.
- Evet, iyi para ödüyorlarmış. Şey için kullanıyorlarmış... Hanımefendiler taksın diye.
Ils payent bien pour faire ces trucs que portent les dames.
Bay Corcuera. - Hanımefendiler.
- M. Corcuera, ces dames...
Hanımefendiler bir içkimizi alır mıydınız?
On peut vous offrir un verre?
İyi akşamlar, hanımefendiler.
Bonsoir, mesdames.
Hanımefendiler, yeni dostumuzla tanışın.
Mesdames, voici notre petit nouveau.
Hanımefendiler, bu yeni kiracımız Bay Oliver Twist, hizmetinizde.
Mesdames, j'oubliais. Voici notre nouveau locataire, M. Oliver Twist.
Evliliği bir düşün bakalım. burada. Verona'da. senden genç olan saygın hanımefendiler çoktan anne oldular.
Des filles plus jeunes que vous, ici, à Vèrone... sont dèjà mères.
Hanımefendiler ve beyefendiler, Paris gerçekten bozuk bir şehir!
Paris est tout de même une ville aux moeurs dépravées.
Evet, hanımefendiler oturun lütfen.
Ah, bien. Si vous voulez prendre place.
Soylu lordlarım ve hanımefendiler efendim Don Kişot...
Chers nobles dames et sieurs, mon maître, Don Quichotte...
Günaydın hanımefendiler.
- Oui. Bonjour, mesdames.
Hanımefendiler beylere hediye veriyorsa, diğer beylere aradan çekilmek düşer.
Quand les dames font des présents à d'autres, on se retire.
- Hoş hanımefendiler nasılsınız?
- Comment allez-vous mesdames?
İyi akşamlar hanımefendiler.
- Bonsoir, mes chéries.
" Campton'lu Hanımefendiler bu şarkıyı söyler...
Les filles de Camptown connaissent cette chanson...
Siz hanımefendiler bu Yağlılarla vaktinizi harcarken neler yapıyorsunuz bakalım, ha?
Qu'est-ce que ces demoiselles foutent avec des Greasers?
Lütfen Sam, hanımefendiler var.
Sam, je t'en prie, il y a des dames ici.
Peki, hanımefendiler sözlerini tutarlar mı?
Est-ce que les dames les tiennent aussi?
Keyfinize bakın, lütfen, hanımefendiler ve beyefendiler.
Je vous en prie, servez-vous, c'est à Ia fortune du pot.
Bu masa kapandı, hanımefendiler ve beyefendiler.
Cette table est fermée, mesdames et messieurs.
Hanımefendiler cinayet işlemez mi sanıyorsun, mon ami?
Et les dames ne commettent pas de meurtres?
Hanımefendiler yakalanmaz.
Les dames ne se font pas prendre.
Hanımefendiler ve beyefendiler, hepinizin bildiği gibi dün bir trajedi yaşandı,
Mesdames et messieurs, vous êtes tous au courant de la tragédie d'hier.
Çünkü hanımefendiler, yardım için hep Poirot'a başvururlar.
Les femmes demandent l'aide d'Hercule Poirot.
Oh, hanımefendiler, Üzgünüm.
Salut, mon vieux!
Shannon, hanımefendiler ve ben piyano çalmanı istiyoruz.
Shannon, ces dames et moi aimerions que vous jouiez du piano.
Affedersiniz, hanımefendiler.
Pardon, mesdames.
Hanımefendiler, beyefendiler.
Chers amis, le thé est servi.
Las Vegas için saat biraz erken... ama kumar endüstrisindeki hanımefendiler ve beyefendiler...
- Je sais qu'à Las Vegas, on ne se lève pas tôt. Je suis heureux d'accueillir ces messieurs de l'industrie des jeux.
Bana kalırsa fahişelerle muhabbet etmemeli. En az hanımefendiler kadar ahlakları bozulmuş durumda.
Pour ma part... je ne frequente plus les filles publiques.
Hanımefendiler başka bir şey istiyorlar mı acaba?
Je peux vous servir autre chose?
- Hanımefendiler falan.
Marches, tranchées, combats!
Bu hanımefendiler, bazıları hepsi değilse de, pek çoğu, hayatlarında ilk defa hiç bir koşulda tanışma imkânı bulamayacakları doğma büyüme bir beyefendi ile ilişki, sosyal ilişki, kurdular.
ont été en contact avec un vrai gentleman qu'elles n'auraient jamais connu, autrement!
Hanımefendiler! Ne o gidiyor musunuz?
Vous faut-il déjà partir?